Güvenli bölge sorunu

Çok parçalı İncirlik Mutabakatının parçalarından biri de güvenli bölge. Ancak Türk ve Amerikan yetkililerinin birbiriyle çelişen açıklamalarına bakılırsa burada tam bir netlik sağlanmadı.

Dışarıya yansıyan pürüzlerin başında güvenli bölgede kimin yer alacağı konusu var. Türkiye 110 km genişlik ve 60 km derinlikte oluşturulacak Azez merkezli güvenli bölgeye PYD’nin girmemesini istiyor. ABD ise PYD’yi Suriye’de IŞİD’e karşı karada en önemli müttefiki olarak görüyor.

Washington bu pürüzü giderebilmek için Türkiye’nin PKK operasyonlarına bile “gönülsüz” destek veriyor; hatta -kısmen yalanlansa da- ABD Büyükelçisi John Bass PKK’ye “Türkiye geri dönülmez noktaya gelene kadar sabredin” diyor!

GÜVENLİ BÖLGENİN HEDEFİ

Türkiye güvenli bölgeyi neden istiyor?

Erdoğan ve AKP Hükümeti Esad‘ı devirmek istiyor. Bunun yolu Suriye’de askeri dengeyi değiştirmekten geçiyor. Askeri dengeyi ÖSO, Fetih Ordusu gibi kuvvetlere dayanarak değiştirebilmek için de güvenli bölge ihtiyaç haline geliyor.

Gerçekte Suriye’nin parçalanmasını sağlayacak bu güvenli bölgeye kurumların ve kamuoyunun ikna edilmesi için de Türkiye’nin önüne Halep havucu konuyor!

Kuşkusuz başta TSK içinde olmak üzere Türk devleti içindeki kimi kuvvetler, güvenli bölgeyi aynı zamanda ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde inşa etmek istediği koridoru engellemenin bir aracı olarak görüyorlar.

İNCİRLİK’İN ÖNEMİ

İşte mesele aslında burada düğümleniyor. Zira Amerikan Koridoru’na engel olmak adına bile olsa, Suriye’de bir başka koridor kurmak, son tahlilde aynı sonucu doğuracaktır: Suriye’nin parçalanması.

Suriye parçalandıktan sonra ise her halükarda ortaya çıkan tablo gerçekte Türkiye’nin ve kuşkusuz bölgenin güvenliğini tehdit edecektir.

Uzun vadede bu tablonun ABD’nin arzuladığı koridora dönüşeceği de kuvvetli ihtimaldir. Zira Ankara’nın kendi koridorunu 300 bin Türkmen nüfusa dayanarak sürdürmesi mümkün olmayacak.

Ve tabi Türkiye’nin AKP Hükümeti’ne rağmen ABD’den bağımsız bir koridor inşa edebileceği de kesin değildir!

İncirlik Mutabakatı tam da bu nedenle, yani Türkiye’yi ABD’nin projesine eklemek için imzalanmıştır; siyasi değeri askeri değerinden kat kat fazladır.

HEDEF SURİYE’NİN BİRLİĞİ OLMALI

Dikkat ederseniz, yukarıda tartıştığımız planın esas hedefi Suriye’deki savaşı sonlandırmak ve bu ülkenin bütünlüğünü savunmak değildir; tersine hedef Suriye’deki savaşı sürdürmek, genişletmek, Şam yönetimini devirmek ve Suriye’yi parçalamaktır.

Güvenli bölge, niyetiniz ne olursa olsun, parçalanmış Suriye’den pay kapmak demektir ve öncelikle bunun için yanlıştır.

Türkiye gerçekten Suriye’nin kuzeyinde koridor önlemek istiyorsa, savaşı sürdüren ve Suriye’yi parçalayan plana değil, savaşa siyasi çözüm arayan ve Suriye’nin birliğini savunan bölgesel plana destek vermelidir.

Çünkü Suriye’yi parçalayarak Türkiye’nin birliğini savunamazsınız!

İncirlik Mutabakatı’nı uygulamama, sınırları kapama, angajman kurallarını kaldırma yani Suriye hava kuvvetlerinin koridor planlanan kuzeyde uçuş yapmasına fırsat verme, teröre desteği kesme, ÖSO’yu dağıtma, Türkiye topraklarındaki eğit-donat programını sonlandırma gibi hemen yapılabilecek hamleler, Şam yönetimininin Suriye’nin kuzeyine egemen olması demektir.

Şam’ın kuzeyde egemenlik sağlaması ise koridoru engellemenin kesin çözümüdür.

Mehmet Ali Güller
14 Ağustos 2015

  1. #1 by Feyzullah Öztürk on 14/08/2015 - 10:57

    Güvenli bölge, niyetiniz ne olursa olsun, parçalanmış Suriye’den pay kapmak demektir ve öncelikle bunun için yanlıştır.

    Türkiye gerçekten Suriye’nin kuzeyinde koridor önlemek istiyorsa, savaşı sürdüren ve Suriye’yi parçalayan plana değil, savaşa siyasi çözüm arayan ve Suriye’nin birliğini savunan bölgesel plana destek vermelidir.

    Çünkü Suriye’yi parçalayarak Türkiye’nin birliğini savunamazsınız! belirlemenize tamamen katılıyorum.

Yorum bırakın