İDEOLOJİSİZ ANAYASA’DA KİMİN MÜHRÜ VAR?

Başbakan Erdoğan’ın “PKK ile ben görüşmedim, özel temsilcim görüştü. Hükümet görüşmedi, devlet görüştü” şeklindeki tuhaf sözlerinin bir benzerini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den dinledik.

GÜL’ÜN İDEOLOJİSİZ ANAYASA BEKLENTİSİ

Gül, TBMM’nin 24. dönem 2. yasama yılının açılışında yaptığı konuşmada, “yeni anayasa” beklentisini şöyle tarif etti: “Yeni anayasa hiçbir özel fikrin, partinin, ideolojinin ve doktrinin mührünü taşımamalıdır. Anayasanın taşıması gereken tek mühür, milletimizin mührü olmalıdır.

Erdoğan’ın “devlet görüştü” derken, hükmedemediğini söylemesinde bir mantık varsa da, Gül’ün “ideolojisiz” anayasa beklentisinde zerre mantık yoktur.

İdeoloji kelimesine Türk Dil Kurumu sözlüğünden bakalım: “Siyasal ve toplumsa bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir grubun davranışlarına yön veren politik, hukuki, bilimsel, felsefi, dini, moral, estetik düşünceler bütünü.

Bu en basit tanımdan da görüldüğü gibi ideoloji dışı, ideoloji üstü dahası ideolojisiz bir anayasa mümkün değildir. Hatta anayasa, devletin stratejisi olduğundan, en ideolojik metindir!

Gül’in “ideolojisiz anayasa” istemesinde zerre mantık yoktur dedik ama aslında Gül’ün kendi ideolojisi vardır: Karşı devrimcilik! Ve o ideolojide kavramların içi boşaltılmaktadır…

LAİK OLMAYAN BAŞBAKAN

Erdoğan, anımsayacağınız gibi Kahire’de, Mısır anayasasının laik olması gerektiğini söylemişti. Kuşkusuz Erdoğan, tepki de toplayan bu çıkışını, ABD’nin ihtiyaçları doğrultusunda, “ılımlı İslam”ı dayatmak adına yapmıştı. Erdoğan konuşmasında “Ben Recep Tayyip Erdoğan olarak Müslüman’ım ama laik değilim. Fakat laik bir ülkenin başbakanıyım.” demişti.

Oysa Erdoğan’ın “Anayasa’da mührünün taşınması istenilen milletin” kürsüsünden ettiği yemin şöyleydi:

“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve lâik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant
içerim.”

Peki, bu durumda laik olmayan Erdoğan, laik Cumhuriyete nasıl bağlı kalacaktır?

Nitekim, Anayasa Mahkemesi Erdoğan’ın partisinin “laik Cumhuriyete bağlı” olmadığına, hatta “laiklik karşıtı odak” olduğuna hükmetti 2008’de

Ya yeminde yer alan “anayasaya sadakat” sözü?

Erdoğan ve Gül, ideoloji kelimesini yok saysalar da, demokrasi kelimesini hiç ağızlarından düşürmüyorlar; ABD askerlerinin Irak’ta ölmemesi için duacı olurlarken de bu kelimeye sığınıyorlar, doğalgaza zam yaparlarken de…

Oysa bu konuda arşivlerde duran en dürüst tanımları şudur: “Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince
ineriz.”

ANAYASA’DA ABD MÜHRÜ VAR

Sonuç olarak, laik olmayan Erdoğan-Gül ikilisi, durakta inmiş ve “ideolojisiz” diyerek karşı devrimin anayasasını yapmaktadırlar.

Ve o anayasada milletin mührü değil, AKP ile BDP’nin mühürleri var. Üstelik CHP ve MHP, bu mühre ortak olmaktadırlar.

Türkiye, doğrudan TBMM’den bölünmektedir!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
3 Ekim 2011

, ,

  1. Yorum bırakın

Yorum bırakın