Yeni anayasa, başkanlık ve özerklik

Erdoğan mevcut anayasaya aykırı olarak Kırşehir’de “yeni anayasa” için oy istedi ve “seçim kampanyasını” başlattı!

Erdoğan kampanyasını bir gece önce de AK-Medya ekranlarından başlatmıştı: Başkanlık sistemine geçilmesini istiyordu, bunun için de yeni bir anayasanın çıkarılmasını AKP’den bekliyordu.

Üstelik Erdoğan izleyenleri “Türk tipi başkanlık sistemine” ikna edebilmek adına örneğin “bana göre İngiltere bile bir yarı başkanlıktır, hakim olan unsur orada kraliçedir” bile diyebiliyordu!

Öte yadan Erdoğan “G-20 içerisinde 10’u başkanlık sistemiyle yönetiliyor” da diyordu. Ama nedense bu 10 ülkenin Türkiye gibi üniter devlet olmadığını, çeşitli türden federal devletler olduğunu,özerk yapıalar barındırdığını belirtmiyordu!

TÜRK-KÜRT FEDERASYONU

Bize göre meselenin esası işte burasıdır: Federalizm.

Kuşkusuz Erdoğan başkanlık sistemini “kendisi” için istiyor, tek başına egemen olmak için, padişah gibi yönetmek için… Fakat meselenin kişiselliği aşan bir boyutu da var ve bu AKP’nin 3 Kasım 2002’de sandıktan çıkmasından beri BOP eş başkanlığının en temel işini oluşturuyor: Türk-Kürt federasyonu!

Açalım: Erdoğan‘ın BOP eşbaşkanı olarak en temel görevi, ABD’nin BOP’una uygun olarak Ortadoğu’da yeni bir düzenlemeyi zorlamasıydı. Erdoğan, Gül, Davutoğlu ve kimi AKP kurmayları bunu geride kalan yıllar içerisinde şu tür söylemlerle ifade ettiler: “Sınırları kaldıracağız”, “yüzyıllık parantezi kapatacağız”, “küresel düzen için alt bölgesel düzlem kuracağuz”, “Diyarbakır’ı BOP’un merkezi yapacağız”, “Türkiye’yi Kürtlerle genişleteceğiz.”

Yani ABD’nin BOP’uyla, Erdoğanların “Yeni Osmanlıcılığı” belli ölçüde, aynı hedefte örtüşüyordu. Ama BOP içinde federalizm son tahlilde büyüme görüntülü küçülme ve bölünme demekti!

İş lafta da kalmadı. AKP’nin geride kalan 13 yılda uyguladığı Irak’ta Erbil’i Bağdat’tan koparma siyaseti, Suriye’de Esad‘ı devirme hamlesi ve içeride “Kürt Açılımı” adı altında Türk ile Kürt’ü ayrıştırma projesi, bu hedefin gereğiydi.

İşte Erdoğan‘ın “yeni anayasa” ve “başkanlık sistemi” konusundaki asıl motivasyonu budur. Zira bu iktidarının önce gerekçesi, sonra da dayanağıdır. Ve hatta onun Atlantik kampı içindeki görece “vazgeçilmezliğinin” kaynağı da bu noktadaki potansiyelidir!

FEDERASYON ANAYASASI

Erdoğan BOP eş başkanı olarak Türk-Kürt federasyonu kurmak istiyor. Türkiye’yi Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyine doğru genişletmek, Diyarbakır merkezli bir Kürdistan ile İstanbul merkezli bir Türkiye’den oluşan bir federasyonu inşa etmek istiyor.

Yeni Anayasa’nın “Türksüz bir anayasa” şeklinde çıkarılma çabaları, Türk yerine Türkiyelilik kavramının yerleştirilmesi gayretleri ve “her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına alırım” söylemleri işte bu hedef içindi.

Türk ile Kürt’ü ayrıştıran, ülkeyi adım adım özerkliğe götürmeye çalışan Kürt açılımı işte bu hedef içindi.

Yani yeni anayasa, Türk-Kürt federasyonu içindi!

Peki böyle bir federasyon parlamenter sistemle yönetilebilir mi? İşte başkanlık sistemi bunun için gerekli!

ERDOĞAN’IN İŞİ YARIN DAHA DA ZOR

Erdoğan‘ın 7 Haziran seçimleri için Davutoğlu‘ndan önce miting meydanlarına çıkıp yeni anayasa için oy istemesi, hem acelesi ve son fırsatı olduğu için ama hem de AKP’yi buna mecbur etmek içindir. Zira AKP içinde “başkanlık sistemine” itirazların olduğu anlaşılıyor.

Şu tablo dikkat çekicidir: Erdoğan Somali dönüşü uçakta başkanlık sistemi açıklamaları yaptı, 7 Haziran seçimlerinin en temel konusu olması gerektiğini söyledi ve şu tuhaf cümleyi sarfetti: “Öyle zannediyorum ki, Ahmet Bey’in de savunulacak en önemli tezlerinden bir tanesidir.”

Ertesi gün AK-Medya “Başkanlık sistemi AKP seçim beyannamesi” manşetleriyle çıktı. Ancak akşama doğru Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay çıktı ve “haberler gerçeği yansıtmıyor” dedi!

Ve birkaç saat sonra Erdoğan canlı yayında yeniden “başkanlık şart” mesajı verdi!

Anlaycağınız Erdoğan’ın bu kez işi öncekinden daha zor ve dün çıkaramadığı yeni anayasayı, yarın hiç çıkaramayacak!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
1 Şubat 2015

  1. Yorum bırakın

Yorum bırakın