ABD’NİN AB’Sİ – ALMANYA’NIN AB’Sİ

Yeni mali sözleşmenin Avrupa’yı nasıl ikiye böldüğünü dün incelemiştik. Ulusal çıkarlarını korumak adına kararı veto eden İngiltere’nin, Almanya-Merkezli Avrupa’nın dışına düştüğünü belirtmiştik.

Bugün de eski ve yeni AB’yi karşılaştırarak inceleyeceğiz.

ESKİ AB

Eski AB, aslında bir ABD projesiydi.

Washington’un projeye desteği, Berlin-Paris ekseninin son dönemdeki farklı politik hamlelerinde bile sürdü.

ABD’ye göre AB, bir rakip olmaktan çok, Çin-Rusya eksenine karşı birlikte hareket edeceği ortağı olacaktı nasılsa. Üstelik ABD, Berlin-Paris ekseninin aşırılıklarını, Londra ile de kontrol edebilecekti. Nitekim İngiltere, zaman zaman AB içinde Truva atı olarak nitelendiriliyordu.

ABD’nin Türkiye’nin AB “üyeliği” adaylığının mimarı olduğu da unutulmamalı. Zira Ankara’yı AB kapısına bağlama fikri Berlin’den ya da Paris’ten değil, Washington’dan çıktı.

YENİ AB

İngiltere’nin vetosunu değerlendiren iki İngiliz gazetesinin başlığını yeniden anımsayalım: The IndependentAB İngiltere’yi terk etti”, Times da “İngiltere, tek başına kaldı” başlıklarıyla değerlendirdi kararı…

Evet, AB, İngiltere’yi terk etti, hatta kapıdan attı! Böylece yeni AB şekillendi: Almanya-Fransa merkezli yeni AB.

Durumu şöyle tarif edenler de var: Hitler’in savaşla yapamadığını, Merkel diplomasiyle yaptı! Yani Avrupa’ya “egemen” oldu.

ALMANYA’NIN ÇIKARLARI DOĞU’DA

Almanya’nın “diplomasiyle Avrupa’ya egemen olması” denilen bu süreç, aslında ABD’ye mesafe koyup, Rusya’yla işbirliği yaptığı sürecin sonucudur.

Ufuk Ötesi okurları anımsayacaktır: Moskova – Berlin bağını güçlendiren son önemli olgu, Mavi Akım’dı.

2005 yılında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Almanya Başbakanı Gerhard Schröder tarafından imzalanan Mavi Akım projesi, geçen ay Dimirti Medvedev ve Angela Merkel ikilisi tarafından açıldı. 1224 kilometre ile dünyanın deniz altından geçen en uzun boru hattı olan Kuzey Akım, Moskova ile Berlin’i daha sıkı bağlıyor artık…

Almanya’nın Doğu’ya doğru bu yönelişi, Berlin’in, dünya kapitalist sisteminin küresel çöküşünden en az zararla çıkmasını sağladı. Krizin daha da süreceği bu şartlarda, Almanya ulusal çıkarlarını, Doğu’yla işbirliğinde artık daha çok görmektedir.

Yani Berlin sadece Moskova ile değil, Pekin ile de işbirliğini güçlendirmektedir. Öyle ki, Berlin yılın ilk yarısında Pekin’le 250 milyar avroluk anlaşmalar imzalamıştır.

ABD’nin uzun süredir Merkel karşıtı açıklamalar yapmasını esbabı mucibesi, Berlin’in işte bu yönelimidir.

İşin ABD açısından trajik yanı ise şudur: 13 yıl önce, Türkiye’nin Avrasya’ya kaymaması için AB kapısına bağlanması gerektiğine Almanya’yı ikna eden ABD, şimdi de Almanya’nın Avrasya’yla işbirliği geliştirmesinden rahatsızdır!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
14 Aralık 2011 

  1. Yorum bırakın

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın