‘Erdoğan Koridoru’ hayali

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in Ankara’daki “güvenli bölge” görüşmelerinden, neyse ki ciddi bir ilerleme çıkmadı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “ABD’nin önerilerinin tatmin eder düzeyde olmadığını” belirterek “Bir an önce güvenli bölge konusunda bir mutabakata varmamız lazım, sabrımız kalmadı” dedi. Ancak buna rağmen Millî Savunma Bakanlığı “güvenli bölgenin askeri yönünün heyetler arasında görüşülmeye başlandığını” duyurdu.

Dolayısıyla Türkiye açısından tehlike devam ediyor!

Amerikan Koridoru

Ulusal çıkarlara baktığımızda ABD ile Türkiye’nin “güvenli bölge” konusunda anlaşması olası değil. Çünkü ABD’nin çıkarları ile Türkiye’nin çıkarları birbirine ters.

1. ABD, güvenli bölgeyi Suriye’yi bölmek için istiyor. Oysa komşusunun topraklarının bölünmesi Türkiye’nin yararına değil.

2. ABD, Suriye’nin kuzeyinde Amerikan Koridoru’nun ikinci parçasını oluşturmak ve ilerleyen aşamada bunu Irak’taki birinci parçayla birleştirmek istiyor. Suriye’nin kuzeyinde bir Amerikan Koridoru parçası oluşturmak Türkiye’nin yararına değil, tersine sonrasında Türkiye’den bir parça koparma hedefini içerdiği için büyük tehdittir.

İran’a karşı destek

Bu iki temel hedefin dışında, ABD’nin “güvenli bölge” ile ilgili başka hedefleri de var:

3. ABD, “güvenli bölge” ile İran’dan İsrail’e uzanan hattı Irak-Suriye sınırı bölgesinde durdurmak istiyor. ABD bu amaçla yatırım yaptığı YPG’yi silahlandırmaya devam ediyor.

Ancak AKP’nin talep ettiği gibi PYD’nin güneye inmesi ve Türk askerinin kontrolünde bir bant/tampon kurulması karşılığında ABD, İran’dan İsrail’e uzanan hattın kesilmesinde Türk askerinden yararlanmak istiyor!

Bu açıkça Türkiye ile İran’ı karşı karşıya getiren bir durum olur ki, bölge için felakettir!

4 ABD ile anlaşmak, Türkiye’yi Astana ortakları ile karşı karşıya getirir

5. Suriye toprakları üzerinde herhangi bir bölgenin Şam’ın egemenliğinden koparılması, koparanı Suriye ile düşman edecektir. Nitekim ABD ile Türkiye arasında süren güvenli bölge görüşmeleri nedeniyle Şam yönetimi “Egemenliğimize tehdit oluşturan herhangi bir ABD-Türkiye uzlaşmasını reddediyoruz” dedi.

AKP’nin ajandası

Peki ABD ile Türkiye’nin çıkarları bu kadar birbirine ters ise Erdoğan ve Trump yönetimleri neden güvenli bölge görüşmelerini sürdürüyor?

Burada AKP açısından ikili bir durum söz konusu:

AKP, YPG bölgesine, yani Amerikan Koridoru’na karşı ama aynı zamanda fırsattan yararlanarak o bölgenin bir parçasında “Erdoğan Koridoru” kurabilmeyi hayal ediyor!

Erdoğan Koridoru dediğimiz, AKP’nin nüfuz alanı olacak bir ÖSO devletçiğidir…

AKP bu hayali nedeniyle Astana sürecine rağmen Suriye’yle barışmıyor, Rusya’yla sıkıntı yaşadığı İdlib’ten çekilmiyor, ÖSO çatısı altında pek çok cihatçı örgütü desteklemeyi sürdürüyor.

Oysa AKP açısından mesele sadece Amerikan Koridoru’na karşı olmak olsa, çözümü basit ve maliyetsizdir: Ankara Şam’la anlaşır ve Suriye ordusunun kendi topraklarında egemen olmasının önünde durmaz, hatta kolaylık sağlar, destek verir.

Suriye ordusu Suriye’nin kuzeyinde egemen olursa ne Amerikan Koridoru kalır ne YPG bölgesi!

Ancak Ankara “Erdoğan Koridoru” hayali nedeniyle Şam ile anlaşmamakta diretiyor ve ABD’yle “güvenli bölge” pazarlığını sürdürüyor.

Güvenli bölge tuzağı

Ola ki Erdoğan yönetimi yaptırımları hafifletmek, Washington’la tamamen ters düşmemek ve kendi ajandası açısından bir mevzi kazanmak için ABD’yle “güvenli bölge” konusunda bir anlaşmaya vardı; bu Türkiye için büyük tuzak olacaktır!

Erdoğan Koridoru hayaldir ancak Amerikan Koridoru hayal değildir; hedef projedir, gerçekleşmesi zordur ama hayal değildir!

ABD için “güvenli bölge” stratejiktir ve pratikte YPG’nin güvenliği demektir, YPG bölgesine kalkan olmak demektir!

25 yıllık Irak deneyimi derslerle doludur: ABD ile Irak’ın kuzeyinde yapılan işbirliği nasıl Barzanistan ile sonuçlandıysa, Suriye’nin kuzeyinde ABD ile yapılacak işbirliği de benzer sonuç olasılığı taşır.

Bitirirken önemle uyaralım: Erdoğan Koridoru hayalinden çıkacak fatura, Emevi Camisi’nde “zafer namazı kılma” hayalinin faturasından misliyle kabarık olur!

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
29 Temmuz 2019

  1. #1 by Levrek35 on 01/08/2019 - 01:08

    Akdeniz’e çıkışı şimdilik kontrollü olarak engellenen ABD koridorunun yakın gelecekte Erdoğan koridoruyla birleştirilmesi senaryosuna dikkati çekmek istiyorum. O zaman geldiğinde ÖSO’nun gerçek sahibinin Erdoğan mı yoksa ABD mi olduğu daha iyi görülecektir. Eğit-donat anlaşmasının fikir babası ve finansörünü unutmayalım. Parayı veren ÖSO’yu oynatır.

  2. #2 by mehmet soytürk on 02/08/2019 - 09:20

    Merhaba, Perşembe günleri haftanın ikinci yazısı çıkıyordu.
    Bu Perşembe çıkmadı.
    Bu gün Cuma.
    Yine yok.
    Cumhuriyetten ayrıldınız mı?

  3. #4 by puma on 04/08/2019 - 01:45

    Ordu ne durumda peki. Heralde ordu reis’in ordusu degildir. Reis bir cemaat lideri degil sonucta. Ordunun tepesindekiler bence/belki ” misaki milli” ile kandiriliyorlar.

    Suriye o topraklarin mesru sahibi, Rusya da davetle orada bulunuyor. Rusya ABDden cok daha gucludur. ABDyi savasmadan yenecek bir yetenege sahiptir. O zaman niye Rusya ve Suriye ve Iran Turkiyeyi ve ABDyi Suriyeden cikarmiyorlar. Bence bunun sebepleri Rusya acisindan sunlar:

    1. ABDye karsi koruma bahanesyle Suriyede kalici hale gelmek. Dogu Akdenizden pay kapmak.
    Mesela gazin sahibi kendi olmasa bile kendi borusuyla tasiyip, kendi parasiyla satilmasini saglamak.
    2. Turkiye ile yakin durarak
    2a. Karadenizden Akdenize rahatca gecebilmek
    2b. S400 gibi sistemlerle askeri egemenlik bolgesini genisletmek
    2c. Sicak denizlere inmek, yani Antalyadaki plajlara vizesiz girebilmek
    3. Buyuk bir savasi ve insani felaketleri onlemek.

    Rusya Turkiyein Idlibdeki hayallerinden rahatsiz ama sanki ABDnin dogu Suriyedeki hayallerinden o kadar rahatsiz degil. Bunun anlami su olabilir.

    1. Kurtlerle kavgali gorunmek istemiyor.
    2. Koridor tamamlanmazsa sorun yok bati Suriye bana yeter diyordur
    3. Belki zaten Abd ile anlasti. Hattta bu anlasmada idlibin kimde kalacagi belli degil, ama iki taraf ta Turkiyede kalmasini istemiyor, Rusya Suriyede kalsa daha iyi olur diyordur, Abd ise Turkiyede kalsa iyi olur diyordur.
    4. Hatta hem Abd hem Rusya hem Cin 16 Nisan referandumunu kendileri dayatmis olabilirler. Ya da hepsi kendi ajandalari acisindan evet’i desteklemislerdir. Rusya ve Cin, jeopolitik anlamda Reis’i kontrol aldiklarini dusundukleri icin, ve karsi tarafi amerikanci/batici gordugu icin planlari riske dusmesin diye evet’i destekledi. Amerikancilar ise Gul’u baskan yaparsak 15 temmuzu silahsiz olarak basarmis olacagiz hesabi yaptilar. Ve boylece oylarin zorbalikla calinmasina kimsenin gucu yetmedi. Gul’un cati aday olmasini Aksener engelledi galiba. Ama tabi Bati’daki catlak sebebiyle de bazi hesaplar tutmamis olabilir.
    …………………………………………

    Ataturkcu , ve feto/pkk ye karsi basariyla mucadele etmis olanlarin Yas kararlariyla tasviye edilmesi ne anlama geliyor.

    – Bir kere feto ile Akp tam ayrilamadi. Hatta yeni parti kurulmasini onlemek icin bir yakinlasma bile oluyor diyebiliriz. Zaten bence AKplilerin cogu hala, feto guclense Feto tarafina gececekler. Ayrica feto saibesi olanlara santajla hersey yaptirilabilir, temiz askerler kuklaligi reddecer.

    – Kurtlerden oy alma plani olabilir. Sonucta Hdp, Fetonun yaptigi kumpaslari butun amerikancilar gibi destekledi, ve hala bazi amerikancilar saraya yakin durmakla beraber hala bu davalar sulandirildi diye zirvalayabiliyorlar. Karar versinler bunlar Fetocu mu Reisci midirler: Galiba caktirmadan ikisini bir arada yurutuyorlar.

    – Ideolojik ters oldugu kisiler Ataturkculer oldugu icin darbeyi yapsa yapsa bunlar yapar diyordur Ben de diyorum ki, alakasi yok darbeler ve devrimler daha cok konjekture bakar. Yalnizca olayin mahiyeti etkilenir, olup olmamasi degil.

    -Abd de Turkiyeyi kim yonetirse yonetsin , basi dik onurlu olmasin, gerektiginde rusvet santaj v.s. ile kontrol edebilim diyordur, bu sebeple boyle kisilerin elenmesinden memnunluk duyar. Hatta kim bilir biz ABD ile gorusurken elimize boyle tasviye listeleri tutusturuyorlar. Fetonun davalarla yapamadigini , keyfi ve sorgulanamaz kararlarla yaptiriyorlar. Boylece normalde yaratilabilecek bir ekonomik kriz erteleniyor olabilir.
    Hem Avrasya hem Bati Yurkiyede ekonomik krizi tek baslarina onleyebileecek gucteler. Ama olaylar Avrasyanin istedigi gibi olmazsa o zaman Avrasya Turkiyeyi degil, butun Batiyi hedef alabilir, ve hassas sistemi cokertebilir, ama bu da dunya savasina falan sebep olabilir. Trumpun baskanligi burada savas degil pazarlik stratejisiyle bir felaketi onluyor.
    ……………………………………………………..
    AY’a inmenin 50. yildonumu ne oldu. Inansam ben de uzun bir aradan sonra bir sise bira alip kutlardim insanligin bu basarisini! Savunmasi zor oldugu icin sonuk gecti. Yalnizca Nevada coollerinde cekilmis bir fotografin rekor fiyata satilmasiyla haber olabildi bu tarihi ! olay.

    Ne alaka diyebilirsiniz. Iste Avrasya Bati’ya ekonomik bir savas acsa, bunu da gundeme getirecektir. Galiba Avrasya bu yalana ses cikarmayarak, ABDnin tek nukleer silaha sahip oldugu 4 yil boyunca Rusya ve Cin’e saldirmamasina tesekur ediyor.

    Rusya ve ABD orta menizlli fuze anlasmasini iptal ettiler. Goren de zanneder ki ABD ile Rusya manyak Putin ve manyak Trump sebebiyle savasa hazirlaniyorlar. Megerse amac, Cin’i de anlasmaya katmak imis.
    …………..
    Vatan partisine soruyorum. Turkiye Ataturkcu devrim rotasina girdi, Reis Turkiyeyi yinetmiyor, Turkiye Reis;i yonetiyor diyordu. Ne oldu. Bu son olaylari T.Kadan degil degil de Perincek’in agzindan yorumlandigini duysak nasil olur. Perincek’i Tele1’e hatt a 18dakikaya davet ediyorum (sanki banbamin maliymis gibi) . Tesrif ederlerse kafasi karisan Ataturkculer memnun olurlar.

    …………………………………..

    Galiba tasviyelerde Hulusi Akar’in etkisi olmus. H.Akar Gul’un nerdeyse cocukluk arkadasi. Fetoye yakin olanlarla yaki arkadas. Ataturk dusmanlarini da uniformayla ziyaret edigini dusunursek , ve 15 temmuzu yapanlarin oona onu darbenin basina gecirmk isteyecek kadar sempati duydugunu hesaba katarsak, Reis’in Akar’in isteklerine boyun egmesi kendisi acisindan ne kadar dogru.

Yorum bırakın