KAMPTAKİ SON GRUP, 20 GÜN ÖNCE BÖLGEDEN AYRILDI: YALOVA’DA ÇEÇEN TERÖRİST KAMPI

Çeçen terörist kampı, Davlumbaz Tepe’nin eteklerinde ve Erikli Şelalesi’nin yakınında. Türk Ordusu bölgedeki kamplara karşı. Aydınlık’a ulaşan bilgilere göre MİT Bursa biriminde görevli A.E, bölgedeki terörist faaliyeti izliyordu. A.E’nin tayini Diyarbakır’a çıkarıldı. A.E, Diyarbakır’a tayini belli olduktan sonra, 24 Mayıs’ta şüpheli bir şekilde öldü.

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Dergisi
12 Eylül 2004

Aydınlık Haber Merkezi’ne bir buçuk ay önce ulaşan bilgi şuydu: “Yalova’nın dağlarında yasa dışı örgütler eğitim yapıyor. Çoğunluğu dışardan gelen Kafkas kökenliler gruplar halinde ideolojik, sportif ve askeri eğitimden geçiriliyor.”
Aydınlık bir buçuk aylık titiz bir çalışmanın sonucunda kamp yerini buldu ve görüntüledi. Kampa tanıklık edenlerle konuştu.

KAMPTA BİR GECE

Önce Yalova-Termal yolundan Çınarcık’a ve hemen güneyindeki Teşvikiye Köyü’ne geldik. Bu köyde buluştuğumuz ve söz konusu kampta bir gece kalmış olan Kafkas kökenli E.İ’den kampla ilgili ilk bilgileri aldık. Kamp Erikli Yaylası’nda bulunuyordu. E.İ, geçtiğimiz Temmuz ayında bir gece geçirdiği kampta Kafkas kökenli on kişilik grubun sportif eğitim yaptığına tanık olmuştu. Gruptakiler, aralarında, yakında ülkelerine döneceklerini ve zor koşullara alışmaları gerektiğini konuşuyorlardı.
İlk bilgileri aldıktan sonra, Erikli Vadisi üzerinden ve orman yolundan güneye, Erikli Yaylası’na yöneldik. Orman yolunda karşılaştığımız traktör sürücüsü N.Ö ile tanıştık. N.Ö. ile yaptığımız söyleşiyi yan sütunlarımızda bulacaksınız. N.Ö. işi gereği uzun süre Çeçen terörist kampının çevresinde dolaşmıştı. Zaman zaman koruma çabasında olmakla birlikte, kamp yapanlar ve faaliyetleri hakkında Aydınlık’a önemli bilgiler verdi. Yurtdışından on, on beş kişilik gruplar halinde gelen Kafkas kökenliler, beş ile on gün arasında kampta kalıyorlardı. Onlar ayrılınca yerlerine yeni grup geliyordu.

ERİKLİ YAYLASI’NDAKİ NOKTA

N.Ö.nün anlatımına göre, faaliyetlerinin önemli bölümünü dinsel ve sportif eğitim oluşturuyordu. Toplu namaz en göze batan eylemleriydi. “Ruslarla ve yabancılarla savaşmaya” hazırlanıyorlardı. Onları en son geçtiğimiz Temmuz ayında görmüştü.
N.Ö’nün kampın yerini tarif ettiği toprak yoldan bir süre daha yürüdük. Orman içinde mevsimlik bir evde kalan H. ile tanıştık. Konuşmaktan çekinen H. sadece kampın yerini gösterdi.
Kamp yeri, Şenköy-Teşvikiye-Kurtköy-Güneyköy dörtgeninin ortasındaki Erikli Yaylası’nda, Davlumbaz Tepe’nin eteklerinde ve Erikli Şelalesi’nin hemen yakınında. Çadır kurulduğu için basılmış ve ezilmiş toprak, yarı yanmış kütükler, bir baraka ve tepeye doğru yürüyüşümüzde bulduğumuz savaşçı giysisini andıran yeni bir ceket dikkatimizi çekti.

“MOBİL KAMP”

Aydınlık muhabirleri karşılaştıkları bu tabloyu terör uzmanlarıyla konuştular. Uzmanlar bu yeri “mobil kamp” olarak tanımladılar. Genellikle bu kamplarda dört aşamalı eğitim gerçekleşiyor. En dış halka olan 4. mobil kampta ideolojik, moral eğitim veriliyor. Toplu namaz ve kitap okuma tipik eylemleri oluyor. Ayrıca yürüyüş ve koşu yapılıyor, sportif faaliyetler gerçekleştiriliyor. 4. kademe mobil kamp, terör örgütünün çevredeki halkla ilk temas noktasını da oluşturuyor. Fark edilme olasılığı dikkate alınarak hazırlanan 4. mobil kamp, insanlara ilk izlenim olarak bir grup gencin kamp faaliyeti gibi sunuluyor. Böylece terörist eğitimin tümü bir örtü altına alınmış oluyor. Bu ilk kademe kamp resmi gücün denetiminde değilse, mutlaka yer değiştirmek zorunda.
3. 2. ve 1. kademe kamplarda ise, dövüş sporları, operasyon planlama, operasyonda görev alma, tuzak kurma, bomba hazırlama ve kullanma, silahlı eğitim gibi faaliyetler gerçekleştiriliyor.

BÖLGE KAFKAS KÖKENLİ

Çeçen terörist kampının bulunduğu bölge sosyolojik açıdan oldukça ilginç. Burası özel bir bölge olarak tanımlanıyor. Kampın çevresindeki köylerin tamamı Kafkas kökenli. Çeçen, Dağıstanlı, İnguş, Abhaz ve Çerkezlerin yaşadığı bölgede geçmiş yıllarda da çeşitli kamp faaliyetleri yapılmıştı. Burada yıllar önce Hizbullah’ın kampı açığa çıkartılmıştı. Civar köyleri şöyle bir gözümüzün önüne getirecek olursak;
Güneyköy’de Dağıstanlılar ikâmet ediyor.
Kurtköy’de Gürcüler ve Karadeniz kökenliler hakim. Karadeniz kökenliler de esas olarak Kafkasya’dan geliyor.
Termal’de Gürcü kökenliler ağırlıkta.
Teşvikiye’de Karadeniz ve Kafkas kökenliler yaşıyor.
Kocadere-Şenköy’de büyük bölümü Kafkaslar’dan, bir kısmı Balkanlar’dan gelen göçmenler ağırlıkta.
Selimiye ve Esenköy’de de Kafkas göçmenleri çoğunluğu oluşturuyor.
Bu köylerde yaşayan çok sayıda yurttaşımızla konuştuk. Hemen tamamı bölgenin geçmiş yıllardaki eylemler dolayısıyla bir terör merkezi olarak tanınmasından rahatsız. Ayrıca bölgedeki mafya ve tarikat faaliyetinden de huzursuzluk duyuyorlar. Ancak küçük bir kesimin Çeçen teröristlere sempatiyle baktığı da söylenebilir.

MAFYA, TARİKAT VE FUHUŞ MERKEZİ

Bölgenin bir diğer özelliği de, tarikat kontrolünün yoğun olması. Başta Nakşiler olmak üzere pek çok tarikat, gerek örgütlenmeleriyle, gerekse bölgedeki ticari faaliyetleriyle göze çarpıyorlar.
Bu bölge ayrıca fuhuş, kara para aklama, uyuşturucu trafiği merkezi olarak da dikkat çekiyor. Bu sektör elbette arazi ve kıyı mafyasıyla da birlikte çalışıyor. Alaaddin Çakıcı da, bir süre bu bölgede saklanmış ve yine bu bölge üzerinden Avusturya’ya firar etmişti.
Durumun ağırlığını göstermesi bakımından bir örnek veriyoruz: 170 bin nüfuslu Yalova’da resmi rakamlara göre her gün 10 bin kişi fuhuş sektörüne girip çıkıyor. İsmi Aydınlık’ta saklı 16 otel bu sektörde faaliyet gösteriyor. Bu bölgeye Canavarlar Vadisi ismini boşuna koymamışlar! İlginç olanı, Canavarlar Vadisi’nin Bursa’daki istihbarat merkeziyle bağlantılı olması.

TÜRK ORDUSU KAMPLARA KARŞI

Kampın bulunduğu bölgede son aylarda yaşanan bazı gelişmeler, eğitilen Çeçen teröristlerin ne tür faaliyetlerde kullanıldıkları konusunda da fikir veriyor. Türk Ordusu bölgedeki kamplara karşı. Özellikle 1999’da Türkiye ile Rusya arasında yapılan Güvenlik Anlaşması’ndan sonra, TSK bu tür girişimleri önleme konusunda titiz davranıyor. En son 57. Hükümet zamanında böyle bir girişim olmuş, derhal önlenmiş. Ancak, gücünü işbirlikçi iktidarlardan alan MİT içindeki bazı CIA’cı unsurlar, yıllardan beri bölgedeki kampları hem kolluyor hem de burada eğitim alan teröristleri ulusal ve uluslararası çeşitli operasyonlarda kullanıyor. Bölgede kamp çalışması konusunda uzun süren sessizlikten sonra, Aydınlık’ın Çeçen terörist kampını saptamasıyla, AKP yetkililerinin “ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin emrindeyiz” türünden açıklamalarının aynı döneme denk gelmesi ilginç.
Aydınlık’a ulaşan bilgilere göre, bölge son zamanlarda bu kuvvetler arasında büyük bir çatışmaya sahne oluyor. İşte bölgede son aylarda yaşanan bazı gelişmeler?

MİT GÖREVLİSİNİN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ

Milli İstihbarat Teşkilatı Bursa Birimi’nde görevli A.E, 24 Mayıs 2004 yılında şüpheli bir şekilde intihar etti. Aynı gün MİT’ten yapılan açıklamada şöyle denildi:
“24 Mayıs 2004 tarihinde teşkilatımızın Bursa biriminde görevli A.E, geçirdiği bir bunalım sonucu aynı birimde çalışan meslektaşı S.Ç.’nin ölümüne sebep olmuş ve bilahare intihar etmiştir… İki değerli mensubumuzun kaybına sebep olan ve camiamızı derinden üzen bu müessif olayın, yakın sosyal çevrelerinde yeni üzüntülere sebebiyet verebilecek yanıltıcı haberlerle işlenmesinin uygun olmadığına inanılmaktadır. Bu çerçevede kamuoyunu doğrudan bilgilendirme gereği duyulmuştur.”
Aydınlık’a ulaşan bilgilere göre MİT Bursa biriminde görevli A.E, yukarda ayrıntılarını açıkladığımız bölgedeki terörist faaliyeti izleyen ekiptendi. Gelişmeler üzerine, A.E’nin tayini Diyarbakır’a çıkarıldı ve ulaştığı bilgilerin üzeri kapatılmaya çalışıldı. A.E, Diyarbakır’a tayini belli olduktan sonra da, 24 Mayıs’ta şüpheli bir şekilde öldü. A.E’nin ölümünden sonra da bu terörist faaliyeti gözaltında tutanları etkisizleştirme çabası sürdürüldü. Yayına hazırlandığımız sırada, MİT Bursa birimi bu hazırlığımız dolayısıyla karma karışık durumdaydı.

BASAYEV’İN DANIŞMANLARI, BURSA’DAN RUSYA’YA TESLİM OLDU

Çeçen komutan Şamil Basayev’in yardımcılarından Magomad Togayev adlı Çeçen lider, bu yılın Nisan ayında Rus makamlara teslim oldu. Togayev yıllarca Bursa’da saklandığını söyledi.
Yine Basayev’in yardımcılarından Abdula Aliyev ise, 5 Temmuz 2004 tarihinde Dağıstan özerk Cumhuriyeti’nde Rus yetkililere teslim oldu. Savcılık yetkilileri, Abdula Aliyev’in (72), 1999’dan bu yana yaşadığı Türkiye’den Dağıstan’ın başkenti Mohaçkale’ye geçtiğini ve burada gönüllü teslim olduğunu kaydettiler. Aliyev, Basayev ve Arap asıllı komutanlardan Hattab’a bağlı savaşçıların Ağustos 1999’da komşu Dağıstan’a saldırmasından bu yana Rus yetkililer tarafından aranıyordu.
Rusya’nın talebi üzerine Interpol tarafından arananlar listesine alınan ve Rus yetkililere teslim olan Çeçen Abdullas Aliyev’, kalp ve mide ameliyatı olduktan sonra Yalova’da yaşadı. Abdullah Aliyev, kendisiyle görüşmek için Yalova’ya gelen bir Rus televizyon ekibiyle birlikte, İstanbul’dan, uçakla Dağıstan Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Mahaçkale’ye gitti ve burada Rus yetkililere teslim oldu. Aliyev ile Yalova’da son kez görüşen Şamil Vakfı’nın ve Diriliş Partisi’nin kurucu üyesi Cafer Barlas, 6 Temmuz 2004’te AA muhabirine yaptığı açıklamada, Aliyev’in, sağlık durumu iyi olmadığı için son günlerini ülkesinde geçirmek istediğini söylediğini belirtti.

,

  1. Yorum bırakın

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın