AKP hükümeti, BM’nin İsrail’i aklayan Mavi Marmara raporunun yayınlanmasından birkaç saat sonra Dışişleri Bakanlığı açıklamasıyla NATO’nun füze savunma sisteminde yer alacağını “resmen” ilan etti. Bu ilanın kamuoyuna olduğunu, Ankara’nın resmi onayını Washington’a 22 Ağustos günü bildirdiğini vurgulayalım.
Füze kalkanı Türkiye’yi başta İran olmak üzere komşularıyla ve Rusya, Çin gibi büyük güçlerle karşı karşıya getirecek. Dahası AKP hükümeti, bu onayla tüm İsrail karşıtı söylemlerine rağmen, İsrail’e kalkan olacak. Üstelik kalkanın savunma amaçlı olmadığı, tersine saldırıyı hedef aldığı da ortadayken…
AKP hükümeti, kalkanın gündeme gelmesinden itibaren “iç kamuoyundan” gelecek tepkileri dikkate alarak sözde 5 şart ileri sürdü: 1. NATO, olası füze saldırısı tehdidi olarak spesifik bir ülkenin ismini vermeyecek. 2. Sistem Türkiye’nin tüm topraklarını kapsama alanına alacak. 3. Türkiye tüm verilere erişim hakkına sahip olacak. 4. Türkiye ateş verme komutu üzerinde kontrol yetkisine sahip olacak. 5. Başta İsrail olmak üzere NATO ülkesi olmayan hiçbir ülke, sistemin veri tabanına erişim hakkına sahip olamayacak.
AKP’nin kalkan yalanlarını bugün ve yarınki yazımızda işleyeceğiz:
1.‘İran hedef değil’ yalanı
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ilk günden itibaren, füze kalkanı ile İran arasında bir bağ olmadığının propagandasını yaptı: “Biz çevremizde hiçbir komşumuzdan bir tehdit algılaması içinde değiliz, NATO’ya dönük de bir tehdit algılaması veya tehdit oluşturduğu kanaati içinde değiliz.”
Nitekim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da İran’ın adının geçmeyeceğini şu sözlerle kamuoyuna ilan ediyordu: “Asla, herhangi ülke adı burada belirtilemez.”
Ancak NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Lizbon Zirvesi öncesi sık sık şunu söyledi: “İran tehdidi açıktır, NATO olarak buna karşı füze kalkanı sistemini kurmalıyız.”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 19 Kasım 2010’da, içinde Füze Savunma Sistemi’nin de yer aldığı NATO’nun “Yeni Stratejik Konsept”ini onaylamaya, Lizbon Zirvesi’ne giderken şartını koydu: “Herhangi bir ülke, İran veya başka bir ülkenin hedef gösterilmesini asla kabul etmeyiz, söz konusu da değildir.”
Ancak Zirve’nin konuyla ilgili metninde “İran” sözcüğü geçmese de gerçek ortadaydı. Nitekim Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, NATO’nun hedefindeki ülkenin İran olduğunu ilan etti ve ekledi: “Biz kediye kedi deriz.”
Sarkozy’e yanıt Erdoğan’dan geldi: “Sayın Sarkozy kendi yorumunu yapmıştır. O kendi şahsını bağlar.”
AKP’nin NATO maskesi
Ancak “gerçek” Lizbon Zirvesi’nden çok önceki bir tarihte, 26 Ocak 2010 tarihli Wikileaks belgesinde çırılçıplak ortada duruyordu:
ABD Başkanı Barrack Obama ile görüşen Başbakan Erdoğan, “hem iç politika hem de İran politikasındaki maliyetlerin azaltılması için, füze kalkanı NATO şemsiyesi altına alınmalı” diyordu!
2.‘Komuta kimde’ yalanı
Başbakan Erdoğan, Füze Kalkanı’nın komutasıyla ilgili önce “komuta kesinlikle bize verilmeli, aksi takdirde böyle bir şeyin kabulü mümkün değil” dedi. Nitekim Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, Lizbon Zirvesi’ne giderken, uçakta “bizden habersiz füze kullanımı olmayacak” dedi.
Erdoğan’ın “komuta bizde olacak” sözlerine yanıt, NATO sözcüsü James Appathurai’den geldi: “Bu tür proje ve operasyonlar için yetkilendirmede izlenecek yöntem bellidir. NATO’nun ortak karar alma yapısı vardır ve tek bir ülkeye yetki devri yapılması söz konusu olamaz. NATO operasyonu söz konusuysa butona NATO basar.”
Nitekim Zirve’den iki gün sonra Başbakan Erdoğan artık şöyle konuşuyordu: “Komutanın kesinlikle NATO’da olması gerektiğini ifade ettik ve NATO, malumunuz olduğu üzere bir saldırı sistemi oluşturmuyor, bir savunma sistemi oluşturuyor.”
‘İsmi sır general’ yalanı
Dışişleri Bakanlığı’nın “NATO’nun füze savunma sisteminde yer alacağız” açıklamasından hemen sonra, Zaman gazetesi “Füze kalkanında radarın yeri ve Türk komutanın ismi şimdilik sır” başlığıyla, birinci sayfadan dikkat çeken bir “servis haber” yayımladı.
Kamuoyu imaline yönelik habere göre, Türkiye Almanya’daki komuta karargâhında general seviyesinde bir temsilci bulunduracaktı. Yani Zaman’a göre, komuta yetkisi aynı zamanda Türkiye’de de olacaktı. Üstelik generalin ismi gizlilik nedeniyle “sır”dı! Sayfalarını çarşaf çarşaf askeri sırlara ve isimlere ayıran bir gazetenin bu haberi, AKP’nin Kalkan konusunda ne kadar çaresiz olduğunu da gösteriyor!
Sonuç olarak AKP’nin “butona biz basacağız” yalanına NATO noktayı koymuş ve “butona NATO basar” demiştir. Böylece AKP’nin botuna basan değil, bizzat “buton” olduğu da ortaya çıkmıştır!
YARIN: AKP’nin Kalkan’da İsrail yalanları
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
5 Eylül 2011