Bazılarının iddia ettiği gibi Başbakan Erdoğan’ın gizli bir ajandası yok. Erdoğan, görmek isteyenler için, ajandasını açık açık sergiliyor. Yeter ki, doğru okuyalım…
Üstelik Erdoğan’ın ajandası şahsi bir ajanda değil ve Washington dönem dönem o ajandayı güncelliyor. Yani Washington’u izleyerek de Erdoğan’ın ajandasını okuyabiliyoruz.
Neyse uzatmayalım ve o ajandadaki bazı görevleri inceleyelim:
1.) DİYARBAKIR’I MERKEZ YAPMA GÖREVİ
Erdoğan’ın ajandasında yer alan en önemli görevlerden biri Diyarbakır’ı merkez yapma görevidir. Erdoğan bu görevi, 2004 yılında ekranlardan ilan etti.
Diyarbakır’ı merkez yapmak, Türk-Kürt Federasyonu kurmak ve Büyük Kürdistan’ı inşa etmektir. Erdoğan’ın Kürt açılımları, Suriye’de Esad’ı hedef alması ve Irak’ta Bağdat’a rağmen Erbil’le yakınlaşması bu hedefin gereğidir.
Bu konuyu çokça işlediğimiz için üzerinde durmayacağız. Erdoğan’ın burada ciddi bir kazanım elde ettiğini fakat son tahlilde henüz hedefi gerçekleştiremediğini söyleyebiliriz.
2.) YENİ ANAYASA YAPMA GÖREVİ
Erdoğan’ın ajandasındaki en temel görevlerden biri de Yeni Anayasa yapmaktı. Tamam, 12 Eylül anayasası bir darbe anayasasıydı ama yine de “üniter devlet” anayasası olduğu için, Yeni Türkiye’ye ve Türk-Kürt Federasyonu’na uygun değildi.
AKP iki yıldır bu federatif anayasayı çıkarmak istiyordu ama sonunda havlu atmak zorunda kaldı. Anayasa Uzlaşma Komisyonu dağıldı. Özetle milli anayasacılar, federatif anayasacıları yendi.
3.) BAŞKANLIK GÖREVİ
Türk-Kürt Federasyonu, parlamenter sistemle değil ancak bir başkanlık sistemiyle idare edilebilirdi. Erdoğan bu nedenle, üstelik kendi kişisel ihtirasıyla da örtüştüğü için, tüm gücüyle başkanlık sistemini getirmeye çalıştı. Ancak başaramadı.
Başkanlık sisteminden vazgeçmek zorunda kalan Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı hayali bile artık gerçekçi görünmüyor.
4.) REJİMİ YIKMA GÖREVİ
Erdoğan’ın ajandasında başarılmış işlerin başında rejimin yıkılması geliyor. Evet, Kemalist rejim yıkıldı; Cumhuriyet 2007’de yıkıldı.
Erdoğan bunu birincisi 60 yıl önce başlayan Küçük Amerika sürecine, ikincisi 12 Mart ve 12 Eylül darbelerine, üçüncüsü AB kapısına bağlanma sürecine, dördüncüsü ABD’nin Irak’ı işgaline ve beşincisi Ergenekon tertiplerine borçludur!
5.) TOPLUMU MUHAFAKARLAŞTIRMA GÖREVİ
Erdoğan Kemalist rejimi yıkmış ve şimdi yıktığı rejimin yerine yenisini inşa etmektedir. Erdoğan karşı devrimle yıktığı kurumları şimdi yeniden ve karşı devrimin ruhuna uygun olarak inşa etmektedir.
Fakat Erdoğan kurumları ele geçirmenin yetmeyeceğini biliyor ve karşı devimi başarılı kılabilmek için toplumu muhafazakârlaştırmaya soyunuyor:
a) Kadının çalışma hayatından çıkması, evine kapanması, çok çocuk doğurması.
b) Çocuğun dört yaşında okula başlaması fakat 8 yaşında okuldan alınabilmesine olanak tanınması, 8 yaşından itibaren din derslerine yönlendirilmesi, fen bilimleri yerine seçmeli derslerle sürekli din eğitimi alması vs.
c) İş yaşamının ve günlük çalışma hayatının adım adım dinin merkeze alınarak yeniden düzenlenmesi.
d) Kanun gücünü kullanarak çağdaş hayat izlerinin adım adım metropollerden silinmesi; alkolün belli bir saatte yasaklanmasından başlayarak eğlence merkezlerine yönelik ulaşımın zorlaştırılması vs.
SONUÇ
Bu beş önemli görevden hareketle bir toplam değerlendirme yaparsak, Erdoğan bu beş görevin sadece 2,5’unu başarmıştır. Fakat önemi ve tayin ediciliği bakımından başaramadığı diğer 2,5 görev çok daha önemlidir.
Peki, neden böyle bir muhasebe yaptık? Kuşkusuz Erdoğan’a karne vermek için değil fakat girilen yeni eğilime işaret etmek için: Erdoğanların temsil ettiği Cumhuriyet karşıtı eğilim inişe geçti ve Cumhuriyet eğilimi yükselişte…
Haziran Halk Hareketi de bu yeni eğilimin en somut göstergesidir. Erdoğan’ın açılımı aksatması, başkanlık sistemini kabul ettirememesi, yeni anayasa yapamamasında en önemli etken, Haziran Halk Hareketi’nin simgelediği Cumhuriyetçi eğilimdir!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
21 Aydınlık 2013
#1 by mazhar üzümcü on 22/11/2013 - 12:36
sevgili güller çok güzel bir analiz.ancak ben sana tayyiban kafa da yazının sonundaki iddanı soracağım.bigimi pisikoljik harekatmı?
#2 by Soytürk Kuturna on 22/11/2013 - 13:11
ÜSTAT, 21 KASIM 2013 AKŞAMI MUSTAFA SÖNMEZ İLE ULUSAL KANALDAKİ PROGRAMDA DİKKATİMİ ÇEKEN BİR ŞEY OLDU,SİZ KONUŞURKEN ONA BAKIYORSUNUZ AMA O KONUŞURKEN YA MODERATÖR,E YADA ÖNÜNE BAKIYORDU BEN BUNU CUMHURİYET YAZARLARINDA (eski yeni aynı)HEP GÖRDÜM UZUN ZAMANDIR DİKKATİMİ ÇEKİYOR GEÇENYIL ANKARADA DÜZENLENEN MİLLİ ANAYASA FORUMU KURULTAYINDA MÜMTAZ SOYSAL,IN KONUŞMASI,DA DİKKATİMİ ÇEKMİŞTİ, BUNLARDA SANKİ ŞÖYLE BİR KÜÇÜMSEME SEZİYORUM SİZ NE DERSİNİZ NEDEN BÖYLELER?
#3 by realsby on 22/11/2013 - 15:06
Hocam Toplumu Muhafazakarlaştırma Görevini açmak lazım.
Muhafazakarlaştırma demek, ABD uyumlu İslam’ın yayıngınlaştırılması şeklinde belirtilmelidir. Bu görevinin alt maddelerinden biride, Öz Muhammedi İslam olan caferilik yada Şialık, ötekileştirilerek, baskı altına alınmalıdır. Bu amaçtaki eylemlerde ortada ; bakınız Iğdır Müftüsünün Skandalı, İran’ı ziyaret eden çocukların ajan diye yaftalanması vb.