PKK terörünü lanetlemek, Dağlıca ve Iğdır’da şehit olan askerler ve polisler için yürüyüşler düzenlemek, protesto eylemleri yapmak hem haktır, hem de şehitler için görevdir.
Ancak PKK terörünü lanetlemek adına her gördüğü Kürt’e saldırmak, Kürtçe konuşuyor diye bir genci linç edip öldürmek, otogardan Doğu’ya kalkan otobüslere ve yolculara saldırmak, bar ve meyhane basmak, mevsimlik işçilerin kaldıkları yerleri yakmak, inşaat işçilerine saldırmak, sahibi Kürt diye bir kitabevini yakmak, adı Diyarbakır diye bir tatlı salonunu dağıtmak…
Hele de “operasyon değil, katliam istiyoruz” diyerek sosyal medyadan kitlelere bu türden eylemler için çağrılar yapmak…
Tüm bunlar hem suçtur, hem insanlık ayıbıdır ama hem de PKK’ye yarayan eylemlerdir!
Zira PKK terör eylemleriyle neyi hedefliyorsa, bu insanlık suçunu yapanlar da o hedefe hizmet etmiş oluyor: İç savaş!
PKK TERÖRÜNE EN İYİ YANIT: TÜRK-KÜRT BİRLİĞİ
PKK terörünü protesto etmenin en iyi yolu Türk-Kürt birliğini savunmaktır; zira terörün panzehri budur.
Türk ile Kürt’ü birbirine düşman yapmak PKK’nin en çok istediği durumdur. PKK metropollerde Türk ve Kürt birbirini vursun, yaksın, yıksın diye hain pusularla asker şehit etmektedir.
Ve unutulmamalıdır: Şehit olan asker bu vatanı böldürmemek, Türk ile Kürt’ü ayrıştırmamak için şehit düşmüştür. O şehide gösterilecek en büyük saygı, Türk-Kürt birliğini savunmaktır!
HDP’ye oy veren 6 milyonu toptan PKK’li ilan etmek büyük hatadır ve Türk-Kürt birliğini torpilleyen yukarıda özetlediğimiz eylemlerin de kaynağıdır. HDP binalarını basmak ve yakmak, suç olmanın ötesinde, Türk-Kürt birliğini ateşe vermek demektir.
Kuşkusuz PKK’li olan HDP’liler vardır ama onlarla mücadele hukuk içinde, devletin vermesi gereken mücadeledir; sokakların değil!
Çok çeşitli kaygılarla HDP’ye oy veren vatandaşlar terörist ilan edilemez ve onlara, ailelerine, işyerlerine düşmanlık yapılamaz.
MİLLİCİLİK BİRLEŞTİR, IRKÇILIK BÖLER
Yukarıda saydığımız türden eylemleri daha çok AKP’nin kumanda ettiği yığınlar yapmaktadır.
İktidarı boyunca PKK’yi büyütenler, onunla müzakere edenler, PKK’nin şehirlere bomba stoklamasına bugün itiraf ettikleri gibi göz yumanlar, şimdi “milliyetçi” kesilmiş ve bu türden Kürt düşmanı eylemler için çağrılar yapmaktadır.
Akıl ve sağduyu işte bu günler için lazımdır: Atatürk milliyetçiliği, Kuvayı Milliyecilik, millicilik işte bugünler içindir.
Millicilik etnisiteye değil, ortak vatana, ortak hedefe, dile ve siyasi birliğe dayanır.
Atatürk “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” derken, işte bu modern milliciliğe işaret etmiştir; Türk, Kürt, Laz, Çerkez, her etnik kimlikten halkın bir devrim yaparak milletleştiğini anlatmıştır.
Atatürk‘ün milliciliği laiktir, ortak kültürü ve aidiyeti esas alır. Ancak bugün sokaklarda Kürt düşmanlığı yapan türden “milliyetçilik” ise dincilik soslu ırkçılıktır!
Dün Anayasa’dan Türk’ü çıkarmaya kalkanların, tabelalardan TC’yi söküp atanların, “milliyetçiliği ayaklarımın altına alırım” diyenlerin bugün sahneye koydukları “milliyetçilik”, millicilik değil, pratikte bölücülüktür!
TGB’NİN ÖNEMİ
TGB gibi yurtsever, millici, devrimci örgütlerin varlığı büyük şanstır. Ancak TGB gibi örgütler PKK terörünü protesto eylemlerine önderlik ederse, bu iç savaş provası niteliği taşıyan görüntülerin önüne geçilir.
Ancak örgütlü ve disiplinli büyük bir kuvvet olan TGB, kökleri Malatya, Çorum, Maraş ve Madımak’a dayanan bu türden yobaz ırkçı saldırılara engel olabilir!
Aksi, ABD emperyalizmi ve piyonlarının istediği türden iç savaş provaları olur ki, bu kez tamiri gerçekten çok zor olur.
Mehmet Ali Güller
9 Eylül 2015