Ankara ile Moskova’nın PYD’ye bakış farkı

Şu soruyla başlayalım: Erdoğan‘ın “Ankara saldırısı IŞİD, PKK, El Muhaberat ve PYD’nin kolektif saldırısıdır” demesini salt bir istihbarat zaafıyla ya da siyasi analiz sorunuyla açıklayabilir miyiz?

Peki, bir grup gazeteciye özel brifing veren üst düzey Dışişleri yetkilisinin “IŞİD’i başarılı bir İran projesi” olarak gördüğünü açıklamasını yine bir istihabrat zaafı ya da analiz sorunu olarak görebilir miyiz?

Bakınız, cephe cepheye savaşan kuvvetleri aynı sepete doldurmanın ancak iki nedeni olabilir: Ya fail karartılıyordur, ya da durum hedefe kanalize edilmeye çalışılıyordur.

Anlayabildiğimiz kadarıyla Saray, Başbakanlık, Dışişleri ve MİT dörtlüsü, yaşanan her olayı Rusya ve İran düşmanlığına dönüştürmeye ve buradan hareketle Türkiye’yi iyice Atlantik Cephesi’ne yapıştırmaya çalışıyor! (Ve Erdoğan bu yöntemle “iktidarını” pazarlıyor.)

PYD TERÖR LÜSTESİNDE DEĞİL

Gelelim bir diğer konuya…

MGK toplantısından çıkan en önemli sonuç neydi? MGK, “PYD, uluslararası terör örgütü kapsamında tescil edilmeli” dedi!

Güzel, peki uluslararası camianın PYD’yi terör örgütü olarak tescil edebilmesi için önce ulusal düzeyde PYD’nin terör örgütü ilan edilmesi gerekmez mi? Peki PYD Türkiye’nin terör örgütü listesinde mi?

PYD daha Türkiye’nin terör örgütleri listesinde değilken, MGK’nin uluslararası camiadan bu örgütü terör örgütü diye tescil etmesini istemesi mantıklı mı?

Bu ancak şöyle mümkündür: Asker hükümeti bu yönde adım atması için sıkıştırmak üzere MGK’de bastırmıştır ve bu “tavsiye kararını” aldırmıştır.

Ancak öyle de olmamış. Basına yansıdığıan göre konuyu MGK’ye hükümet getirmiş, asker de kabul etmiş.

MOSKOVA’NIN PLANI

Tüm bunları nasıl açıklayabiliriz? Erdoğan‘ın ve Davutoğlu‘nun Esad‘ı, PKK’yi ve IŞİD’i aynı sepete koymasını, Dışişleri’nin “IŞİD bir İran projesidir” demesini, MGK’nin Türkiye’nin listesinde olmayan PYD’nin uluslararası terör örgütü olarak tescil edilmesini istemesini neyle açıklayabiliriz?

Rusya faktörüyle! Moskova’nın ABD’nin Kürt kartını düşürme hedefli hamlesiyle!

Açıklayalım:

Rusya’nın 30 Eylül’de Suriye’de askeri operasyonlar başlatması sadece 5 yıllık Suriye krizi için değil, 1973’ü baz alırsak, ABD’nin 40 yıllık Ortadoğu hegemonyası için de bir kırılma noktasıydı.

Moskova’nın planı sadeydi: IŞİD’e karşı Şam, Bağdat ve Kürt örgütlerine dayanan bir “kara ittifakı” kurmak ve bu ittifaka hava gücüyle alan açmak. Terörü yenerek “Suriye’nin birliğini” sağlayacak bir siyasi çözümün koşullarını yaratmak.

Moskova bu plana uygun olarak; birincisi Lazkiye’de hava üssü inşa etti, ikincisi Bağdat’ta, “Rusya-İran-Irak-Suriye” dörtlüsünü buluşturan bir askeri istihabrat odası kurdu, üçüncüsü de PYD ile temasa geçerek bu örgütü kendi planına dahil etmeye çalıştı.

ABD TELAŞLI, AKP RAHATSIZ

Yani Times‘ın “Kürtlerin Putin ile yakınlaşması ABD’yi telaşlandırdı” demesi boşuna değildi…

ABD telaşlanırken, AKP Hükümeti de rahatsız oluyordu Rus hamlesi karşısında… O nedenle hızla “Rusya PKK terörünü destekliyor” ana fikirli bir kamuoyu çalışması başlattılar.

Oysa Moskova’nın stratejisi AKP Hükümeti’nin değil ama Türkiye’nin ulusal çıkarlarıyla örtüşüyordu. Şöyle:

Planın sahadaki uygulaycılarından Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, PYD liderleriyle görüşmelerinde öncelikle masaya “Suriye’nin birliğini” garanti eden Cenevre Mutabakatı’nı koyuyordu.

Nitekim Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin, Valday Kulübü konuşmasındaki şu sözleriyle Moskova’nın hedefini ilan ediyordu: “Suriye’nin bölünmesi tüm bölgede kalıcı çatışma yaratır. Suriye’de hükümet güçleri ile Kürt güçler terörle mücadele güçlerini birleştirmeli.”

Yani Moskova pratikte PYD’yi Esad’la ittifaka ve Suriye’nin birliği içinde rol almaya zorluyordu!

Oysa AKP Hükümeti daha düne kadar Ankara’da ağırladıkları PYD lideri Salih Müslim‘e hep şöyle diyordu: “Esad’ı devirmek için ÖSO’yla hareket ederseniz, özerkliğinize karışmayız.”

RAFİNE POLİTİKA İHTİYACI

Moskova’nın PYD’yi IŞİD’e karşı Esad‘la ittifaka zorlayan ve Suriye’nin birliği içinde tutmaya çalışan çizgisi Türkiye için bir fırsattır.

Dahası iç dinamikler, bu gelişme nedeniyle inceltilmiş ve rafine edilmiş bir Kürt politikası oluşturmalıdır.

Çünkü HDP’ye oy veren 6,5 milyon seçmeni terörist ilan eden kaba anlayışlara yeni dönemde yer olmayacaktır!

Mehmet Ali Güller
23 Ekim 2015

  1. Ankara ile Moskova’nın PYD’ye bakış farkı

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: