Terör ihraç eden, terör ithal eder!

28 Haziran 2016 akşamı Atatürk Havalimanı’nı hedef alan son terör saldırısı, 20 Temmuz 2015’te Suruç’ta başlayan saldırı dizisinin 10.’sudur. Bu 10 saldırının bir kısmını IŞİD, bir kısmını da PKK’ye yakın TAK üstlendi.

28 Haziran 2016 tarihli son saldırının failinin ilk bilgilere göre IŞİD olduğu anlaşılıyor.

TERÖRÜN HEDEFİNDE ÜÇ OLASILIK

Saldırıyla ilgili şu aşamada, sınırlı veriye ve zamanlamaya bakarak üç olasılıktan bahsedebiliriz:

1) ABD, Türkiye’nin Rusya’yla barış yoluna girme adımından rahatsızdır ve “elverişli tasarlanmış düşman” IŞİD’in bu saldırısı üzerinden rahatsızlık mesajı vermiş olabilir.

2) Bir süredir Türkiye’de ve Doğu Akdeniz’de konuşlu ABD ve diğer NATO ülkeleri IŞİD’e karşı mücadele için Ankara’dan “uçuş kolaylığı” istiyordu. AKP Hükümeti geçen günlerde bu taleplere olumlu bir yanıt verdi ve angajman kuralları, Suriye sınırında NATO’ya uçuş kolaylığı sağlayacak şekilde gevşetildi. IŞİD Türkiye’nin bu kararına tepki olarak terör eylemi yapmış olabilir.

3) IŞİD, 29 Haziran 2014’te hilafet ilan etmişti ve yıldönümü nedeniyle bu eylemi yapmış olabilir. IŞİD’in bu tarihlerde eylem yapabileceği istihbarat kurumlarının bilgisi dâhilindeydi. O nedenle başta ABD olmak üzere çeşitli ülkeler kendi vatandaşları için Türkiye’ye seyahat uyarısı yayımladılar.

TERÖRÜN ZEMİNİ SORUNU

Bu üç olasılıktan hangisi geçerli, saldırının üzerinden sadece saatlerin geçtiği şu süreçte bilemiyoruz…

Ancak şu kanun gibi gerçeği biliyoruz: Terör ihraç eden, terör ithal eder!

Elbette faili, asıl faili, mesajı, arkasındaki devleti sorgulayacağız ama sorgulamamız gereken bir nokta da, terörün zeminidir!

Komşulara düşmanlığın sürdürüldüğü, bu amaçla komşulardaki terör örgütlerinin desteklendiği bir süreçte terör kaçınılmazdır. Bu sadece Türkiye için değil, diğer komşularımız için de geçerlidir.

Suriye’nin Türkiye’ye, Türkiye’nin Suriye’ye, İran’ın Irak’a, Irak’ın İran’a karşı terör örgütü desteklemesi, en sonunda gelip destekleyeni de vuracaktır. Bölge için son 40 yılın deneyiminin en önemli sonucu budur.

O nedenle, ancak bölgesel işbirliğiyle ve emperyalizme karşı birlikte konumlanarak teröre karşı başarılı olunabilir!

Ankara, ABD’nin talebi üzerine İsrail’le değil, Türkiye’nin çıkarı için Rusya-İran-Suriye cephesiyle işbirliği yapmalıdır.

NATO’YA DAVET, TERÖRE DAVETTİR!

Erdoğan’ın Obama’ya teşekküründen de anlaşıldığı gibi İsrail’le anlaşma talebi doğrudan ABD’den geldi. Bu anlaşmanın İran’a karşı Ankara-Riyas-Tel Aviv hattı inşa etmek için yapıldığı ortada.

Diğer yandan İncirlik başta Diyarbakır ve Malatya üslerini Atlantik kuvvetlerine bölge düşmanlığı için kullandırıyoruz. Ege ve Doğu Akdeniz NATO gemileriyle dolu. Kürecik’te radar; Konya’da Awacks; Adana, Antep ve Kilis’te patriot bataryaları var…

Yetmiyor, Erdoğan hem Karadeniz’e hem de Suriye sınırına NATO’yu davet ediyor!

Bu şartlarda teröre karşı konumlanılamaz, teröre yatak olunur!

BÖLGSEL İŞBİRLİĞİ YAKICI İHTİYAÇ

Topraklarını komşularına düşmanlık yapacak kuvvetlere üs yapan bir ülke, kaçınılmaz olarak terörün hedefi olur!

İşte bu nedenle İsrail’le anlaşmayı dengelemek için Rusya’ya özür mektubu yazmak yetmez. Türkiye öncelikle ve hemen stratejik konumlanışını değiştirmelidir.

Ankara Şam’la anlaşmalı, Suriye hava kuvvetlerine karşı ilan ettiği angajman kurallarını kaldırmalı, sınırlarını terör örgütlerine kapatmalı, muhalif adı altındaki terör örgütlerine her türlü desteği kesmelidir.

Ankara zaman kaybetmeden İran, Irak ve Suriye’yle “bölge ülkelerinin siyasal birliği ve toprak bütünlüğü” hedefli bir işbirliği anlaşması imzalamalıdır!

Hem PKK hem de IŞİD terörüne karşı sonuç alıcı mücadele, bölge işbirliğine bağlıdır!

Tabi bir de ve en önemlisi nkara’nın Ankara’dan yönetilebilmesine!

Mehmet Ali Güller
29 Haziran 2016

  1. #1 by eymas on 29/06/2016 - 17:16

    sayın güler,bu gün geçmiş ve gelecekte terör;ABD,ve ingilterenin eseridir.1984 te başlayan suudi arabistanda hacılaramıza 2000 den sonra ABD yok derken liderleri usame bin ladin ve aileside ABD sayesinde büyük mütehatlik işlerini yapmaya başlamışlardı sonucunuda gördük ,amerika bir taşla üç kuş vurdu, saddamın da durumu ayni hedef iran dı sonuçta görüldü türkiyede öyle 1968 nisan ayında CİA MİT işbirliği marksist abdullah öçalanı yarattı.bizim hatamızında en büyüğü bir taşla üç kuş vuramamızdır.kanunlarımız ve toplumun yapısı da yoktur

  2. #2 by Egemen Türkmen on 01/07/2016 - 12:41

    Mehmet Ali Bey,
    Rus yetklisi Kosacev, Ataturk Havalimanindaki saldirinin Turk-Rus yakinlaşmasina cevap olduğunu söyledi. Iran’dan da benzer bir açiklama geldi. Demirtaş Rusya ve bölge ulkeleriyle yakinlaşmanin PKK’ya karşi olduğunu ifade etti. Idris Baluken, mecliste Perinçek’in Rusya ile ilişkilerin düzeltilmesindekini rolünü sordu. Erdoğan ve AKP taktik düzeyde Israil ile de anlaşma sağladi. Onun hükmünün olmadiği esas olanin Rusya ile ilişkilerin düzeltilmesi olduğunu görenler patlamanin esas anlamini kavrayabiliyor, Perinçek’in “Erdoğan Atatürk’e ve Türkiye’ nin mecburiyetlerine teslim oldu.” sözünü anlayabiliyor.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: