Fırat Kalkanı’nın açmazları

TSK’nin 24 Ağustos 2016 günü Suriye’nin Cerablus bölgesine başlattığı Fırat kalkanı harekâtı, temel hedefi bakımından olumludur. Nedir o temel hedef? Amerika’nın Suriye’nin kuzeyinde kurmak istediği koridora kama sokmak…

Ancak Türkiye’nin özel yapısı, yani hem ABD cephesinde yer alıp hem ABD’nin stratejisinin hedefi olması ve elbette AKP gibi bir parti tarafından yönetiliyor oluşu, strateji ile taktik uyumu ortadan kaldırıyor, hedefleri bulanıklaştırıyor.

Nitekim Fırat Kalkanı operasyonunda da öyle oldu.

HEDEFLER 10 SAATTE DEĞİŞTİ

Cerablus merkezli Fırat Kalkanı operasyonunun hedefleri, operasyonun başladığı sabah saat 06:57’de, askeri kaynaklar tarafından şu şekilde açıklandı: “1. Hudut güvenliğini sağlamak. 2. DEAŞ ile mücadele kapsamında koalisyon güçlerine destek vermek. 3. Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak.”

Aynı kaynaklar, saat 16.52’de hedefleri şu şekilde revize etti: “Fırat Kalkanı operasyonunun asıl maksadı hudut güvenliğimizi sağlamak; diğeri de DEAŞ’ın temizlenmesinde koalisyon güçlerine destek vermek.”

Yani yaklaşık 10 saatlik süre içerisinde hedeflerden “Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak” ortadan kalkmıştı!

Bunun sadece bir bilgilendirme hatası olmadığı, ertesi gün çıkan AKP’ye yakın gazetelerin manşetlerinden de anlaşılıyordu.

AK-Medya, Fırat Kalkanı’nın hedeflerini sıralarken öne “güvenli bölge” kurmayı çıkarıyordu!

Burada duralım ve iki saptama yapalım:

MOSKOVA VE ŞAM’IN TEPKİSİ

Türkiye’nin Suriye topraklarına askeri operasyon yapabilmesi, açık ki, Rusya’yla başlayan normalleşme sürecinin bir sonucuydu. Yani Fırat Kalkanı operasyonu, Moskova, Tahran ve Şam’ın bilgisi dâhilindeydi.

Uçak kaldırabilmek de, sınırdan içeri tank sokabilmek de ancak bir “ön mutabakatın” sonucu olabilirdi.

Nitekim her üç başkentten de operasyon başladıktan sonra olumsuz bir tepki gelmedi.

Ne zamana kadar? Operasyon başladıktan 10-12 saat sonra Moskova “endişeli olduğunu” açıkladı. Bakanlıktan yapılan açıklamada şöyle denildi: “Çatışma bölgesindeki durumun daha istikrarsız hale gelme riski rahatsızlık veriyor. Zira sivil nüfus arasında ölümler meydana gelebilir ve Kürtlerle Araplar arasındaki etnik anlaşmazlıklar körüklenebilir.”

Şam ise saatler sonra sert tepki gösterdi. Suriye Dışişleri Bakanlığı egemenlik haklarının ihlal edildiğini belirterek, “terörle mücadelenin sadece Suriye hükümetinin ve ordusunun onayı ile başarıya ulaşabileceğine” dikkat çekti.

AKP’NİN ABD’YLE PAZARLIĞI

Özetle operasyonun hedefleri de, haliyle varılan ön mutabakat da, ilerleyen saatlerde değişiklik gösterdi.

Anlaşılan AKP Hükümeti yine olumlu bir çıkışı, ABD’yle pazarlığına endekslemişti! Zira ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Türkiye ziyaretine denk gelen(!) operasyon, gün içinde hem Pentagon’un desteğini aldı, hem de AKP yetkililerinin “ABD’yle beraberiz” mesajlarına dönüştü!

Bu riski gördüğümüz için operasyon başladıktan sonra Fırat Kalkanı’nın başarısının şu iki şeye bağlı olduğunu sosyal medyadan yazdık: 1) ABD’yle değil, Rusya’ya hareket edilmesine 2) Sahada ÖSO’yla değil, Şam’la işbirliğine.

Zira TSK’nin Türk topraklarındaki 2 bin ÖSO militanıyla Suriye’ye harekata başlaması ve oradaki 3 bin ÖSO militanını da dahil ederek 5 bin muhalifle Cerablus’a ilerlemesi siyaseten oldukça sorunluydu.

Çünkü son tahlilde ABD’nin IŞİD’den arındırılmış bölgeye PYD yerleştirmesiyle, AKP’nin IŞİD’den arındırılmış bölgeye ÖSO yerleştirmesi arasında fark yoktu! İkisi de Suriye’nin bölünmesi demekti! (Hatta bölgenin ÖSO’ya verilmesi, bölgenin elde tutulamayacağının ve er geç Kürtlerin eline geçeceğinin de garantisiydi!)

Amerikan Koridoru’nu engellemek ÖSO’ya güvenli bölge kurmaktan değil, Suriye ordusunun Suriye’nin bütününe egemen olmasını sağlamaktan geçer!

Ancak AK-Medya’ya bakılırsa Erdoğanlar yine Halep hayallerine dalmıştı; “Halep’ten sonra hedef Şam” diyorlardı!

Açıkça belirtelim: Bu anlayıştan bölge barışı değil, sürekli düşmanlıklar çıkar!

ÇELİK HAREKÂTI DERSLERİ

Türkiye Suriye’nin kuzeyinde Amerikan yapımı bir Kürt koridorunu engellemek istiyorsa, stratejik yığınağını komşularla işbirliğine yapacak!

Dün olduğu gibi Biden’ın çaldığı bir parmak balla koridor önlenmez, sadece zamana yayılır. Washington’un Fırat Kalkanı sonrası “PYD-YPG Fırat’ın doğusuna çekilecek” demesine AKP’nin sevinmesi vahimdir ve bu koridorun doğu bölümünün kabulü demektir!

ABD için Irak’ın kuzeyindeki yapıdan sonra Suriye’nin kuzeyinin doğu tarafında bir koridor parçası daha inşa edilmiş olması bu aşamada yeterlidir. Zira 25 yıldır uyguladığı bu yöntemle hedefini parça parça geliştirebilmektedir!

Ankara Irak’taki hatalarını Suriye’de tekrarlamaktadır. TSK’nin 1995’te Irak’ın kuzeyine yaptığı Çelik Harekâtı, tıpkı bugünkü Fırat Kalkanı gibi Koridoru hedef almıştı. Ancak ABD cephesinde kalındığı için o harekâtın başarısı kalıcı olamadı. En sonunda da Barzanistan kuruldu. Dahası Barzani Ankara’nın ortağı oldu.

Bu dersi almayanlar ve bu derse göre strateji belirlemeyenler, Fırat Kalkanı gibi olumlu harekâtları da eriteceklerdir!

Son söz olarak yeniden vurgulayalım: Türkiye genel planda ABD’yle değil, Rusya’yla hareket etmeli, sahada ise ÖSO’yla değil, Şam’la işbirliği yapmalı! Bunun dışındaki her çözüm arayışı yarım kalacak, kalıcı olamayacak ve daha kötüsü tersine dönecektir!

Mehmet Ali Güller
25 Ağustos 2016

  1. #1 by Adil Yilmaz on 25/08/2016 - 14:35

    Bu yazıdan ötesi umarım, felakete giden yolun kavşağı değil, üstüne oturup eli kolu bağlı umarsız kalışımızın resmini çizen!..(Adil Yılmaz)

  2. #2 by i.ersoy on 25/08/2016 - 15:38

    ne yazıkki 1916 büyük ermenistan hayelleri resmen bitti, yahudi birliği tarafından kullanılan kürt guruplarınında artık suriyenin kuzeyinin rahatca işgalini düşünmemeleri gerekli sonuç amerikanın vietnamda yediği kazığın sonuçlarında ortadoğudada bu olacak düşüncesizce gaz verilen kürtlerin başlarına daha vahim sonuçların geleceğidir

  1. Fırat Kalkanı’nın açmazları | (=Öykü-Şiir-Anı-Günce=)------------->>>Doğa+Yaşam+Sağlık-vd.

Yorum bırakın