ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk yurtdışı gezisini yaptığı Suudi Arabistan’dan başlayarak son 10 güne sığdırdığı İsrail ziyareti, NATO ve G7 zirvelerini toplam olarak değerlendiğimizde karşımıza şu tablo çıkmaktadır:
ABD dünya ölçeğinde kapitalist blok içindeki hasarı kontrol ederek Atlantik ittifakını restore etmeye, Ortadoğu’da da Vehhabi/Sünni Arap – İsrail – Kürt cephesi inşa etmeye çalışmaktadır.
Washington gevşeyen Atlantik kuvvetleri ittifakını yeniden sıkılaştırmak için önüne hedef olarak Çin’i koyarken, Ortadoğu’da da İran’ı hedef aldığını ilan etmiş oldu. Rusya ise ABD’nin hem dünya ölçeğinde hem de Ortadoğu düzleminde karşısında ve sahada somut kuvvet olması bakımından “asıl hedef” olmayı sürdürüyor.
G7 ZİRVESİ ve ATLANTİK RESTORASYONU
İtalya’da yapılan 43. G7 Zirvesi, siyasal anlamda “uluslararası düzenin korunması” mesajının verildiği, ekonomik alanda ise “serbest ticarette açık marketin” savunulduğu ve “korumacılık anlayışına karşı mücadelenin sürdürüleceğinin” ilan edildiği bir zirve oldu.
ABD, Kanada, Japonya, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya’dan oluşan kapitalist blok zirvede doğrudan Çin, Rusya ve İran’ı hedef aldılar.
G7 ülkeleri sonuç bildirgesinde Rusya’yı Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygılı olmaya davet ettiler ve “Esad rejimi üzerinde nüfuzu bulanan” Rusya ile İran’a Suriye konusunda çağrıda bulundular.
G7 ülkeleri ayrıca “güney Çin denizi” konusu üzerinden Çin’i de hedef aldılar. Çin ise G7 ülkelerini uyararak “sorumsuz açıklamalarınıza son verin” çağrısında bulundu!
Böylece G7 Zirvesi Trump açısından Çin, Rusya ve İran’ın hedef alındığı ve son dönemde önemli sorunlar yaşayan Atlantik ülkeleri arasında hasar kontrolünün yapıldığı bir Atlantik restorasyonu zirvesi oldu.
KÖRFEZ NATOSU ve KÜRT ORDUSU
ABD Başkanı Trump’ın Ortadoğu ziyaretini, ziyaret öncesi aldığı PYD’yi silahlandırma kararıyla birlikte değerlendirmek gerekir.
Trump, PKK’nin Suriye kolu PYD’ye ağır silah verme kararıyla Suriye’nin kuzey cephesinde bir “konvansiyonel ordu” kurma hedefi ilan etmiş oldu. Bu ordunun 150 bin kişilik olacağı konuşulmaktadır.
Trump ilk yurtdışı ziyaretini yaptığı Suudi Arabistan’da ise hem “Arap-İslam-ABD Zirvesi”ne katıldı, hem de 110 milyar doları Suudi Arabistan’la olmak üzere Körfez ülkeleriyle 150 milyar dolarlık silah anlaşması imzaladı. Diğer anlaşmalarla birlikte toplam rakamın 350 milyar doları bulacağı belirtiliyor.
Peki bu kadar silah ne olacak? Washington’un ajandasında Kürt Ordusu dışında bir de Arap Ordusu var. İslam NATO’su, Arap NATO’su ya da Körfez NATO’su denilen bu girişim aslında adım adım ısıtılıyordu. Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’ın da bulunduğu Erdoğan’ın Riyad gezisi sırasında temeli atılan bu orduya 34 Müslüman ülke katılma kararı almıştı. Riyad için fiili kuvvet bakımından Türkiye ile Pakistan’ın kritik önemde olduğu bu ittifak, açıkça İran’ı hedef aldığı için tam olarak hayata geçememişti. Türkiye bir yandan bu konuyla paralel olarak Katar’da askeri üs kuruyor ama bir yandan da iç tepkiler nedeniyle öne çıkmıyordu. Pakistan ise İran’la karşı karşıya gelmek istemediği için işi ağırdan alıyordu.
İşte Trump ve silahları bu girişimi, bu kez Körfez eksenli olarak ete kemiğe büründürmüş oldu.
Diğer yandan bir süredir Suudi Arabistan ile İsrail’in İran’a karşı çeşitli görüşmeler yaptığını de önemle not edelim.
Böylece Trumplı ABD bölgede İran’a karşı Kürt, Sünni Arap ve İsrail cephesi inşa etmeye başlamış oldu!
Peki Türkiye bu meselenin neresinde? Bu soruya yanıt verebilmek için Trump’ın başkanlık ettiği ilk NATO Zirvesi’ne de bakmamız gerekiyor.
TÜRKİYE’YE NATO KUMPASI
Son NATO Zirvesinde ittifak, ABD’nin kurduğu IŞİD’le mücadele koalisyonuna katılma kararı aldı!
NATO’nun 28 üyesinin tamamı bu koalisyona üyeyken, NATO neden ayrıca bir kurum olarak bu koalisyona katılma kararı aldı? Bu sorunun yanıtı doğrudan Türkiye ile ilgilidir! Açalım:
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg kararı değerlendirirken “muharip rol almayacağız, terörle küresel mücadele mesajı vermiş olacağız ama yerel güçlerin eğitimi ve AWACS kapsamını genişletme misyonumuz olacak” dedi.
NATO’nun bu kararının tek bir açıklaması var: Üyesi Türkiye’yi, üyeliği üzerinden ABD’nin Suriye stratejisine mecbur etmek!
NATO kararı ile Türkiye İncirlik’i daha da genişletmek zorunda kalacak, yeni üs taleplerine olumlu yanıt vermeye mecbur edilecek, Davutoğlu hükümetinin talebiyle başlayan ama sonra durdurulan göçe karşı NATO’nun Ege misyonuna yeninden evet demek durumunda kalacak. Dahası, artık “NATO görevi” kapsamında olduğu için Alman parlamenterlerin İncirlik’i ziyaretine de engel olamayacak.
Bunun nasıl kapsamlı bir kumpas olduğu, ABD Savunma Bakanlığı’nın Bütçe Tahsisat Talebi Belgesi’nden de anlaşılmaktadır. ABD Hava Kuvvetleri, İncirlik’e ek yatakhane inşa etmek için 28,5 milyon dolar talep etmektedir! Yani İncirlik’e “yığınak” hazırlığı yapılmaktadır!
Ya NATO’nun yerel güçlerin eğitimi misyonu? ABD’nin ağır silahlar vererek inşa etmeye başladığı 150 bin kişilik Kürt Ordusu’nun eğitiminden, NATO üyesi olarak Türkiye de sorumlu olmuş olacak! (ABD’nin son tahlilde hedefi ise Kürt Ordusu’nu da NATO’ya dahil etmektir!)
KOMŞULARLA İTTİFAK VE İNCİRLİK MUTABAKATININ İPTALİ İHTİYACI
Trump’ın son 10 günlük gezi ve zirvelerini toparlarsak şu sonuçları alt alta yazabiliriz:
1) ABD, Çin ve Rusya’ya karşı Atlantik Kampı’nı sağlamlaştırmaya çalışıyor.
2) ABD Ortadoğu’da Türkiye’yi hedef alan Kürt Ordusu ve İran’ı hedef alan Vehhabi/Sünni Arap Ordusu kurmaya çalışıyor.
3) ABD, Suriye’nin kuzeyinde Kürt Koridoru, güneyinde ise Sünni Koridoru inşa etmeye çalışıyor.
Peki Türkiye’nin pozisyonu ne?
Açıkça belirtelim: Erdoğan yönetimi, ABD’nin bu stratejik hesapları karşısına Türkiye’nin zayıf karnını oluşturuyor, sürekli risklere açık hale getiriyor!
Erdoğan yönetiminin Rusya ile normalleşme üzerinden denge araması, tek bacaklı olması nedeniyle stratejik hatayı düzeltemeyecek bir taktik hamle olmaktan öteye gidemiyor. Zira Erdoğan yönetimi böylesine kapsamlı bir saldırıya karşı yapılması gereken iki şeyi yapmıyor: 1) Komşularla (İran, Irak, Suriye) ittifak. 2) İncirlik Mutabakatı’nın iptal edilmesi.
Bu tablonun sürmesi, son tahlilde Türkiye’yi tıpkı Irak’ta olduğu Suriye’de de Kürdistan’ı kabullenme noktasına götürecektir!
Mehmet Ali Güller
30 Mayıs 2017
#1 by turkanturgutarikan on 30/05/2017 - 20:08
Reblogged this on turkantarikan.
#2 by turkanturgutarikan on 30/05/2017 - 20:55
BRAVO Mehmet Ali Güller… Teşekkürler…Ülkemizin güvenliği ve tam bağımsızlığı açısından dikkatle okunması ve dikkate alınması gereken derin ve kapsamlı bir analiz. Umarım tüm ilgililerin kendileri okurlar.
#3 by Müzeyyen Akçın on 31/05/2017 - 14:37
Çok gerilimli bir ortam. Tüyler ürpertici, ama maalesef hepsi doğru. Analiziniz harika, keşke sizi dinleseler. Artık önce vatan diyebilseler. Ülkemizin fabrika ayarlarına dönebilmesi ve kazanması için, yoğun mücadele etmeliyiz. Kendi Ülkemizde yabancıların cirit atması ve sürekli işgal güçlerini artırmaları karşısında hiç bir şey yapılmaması iktidar ve para için değer mi dedirtiyor.
#4 by Anatolia on 01/06/2017 - 10:33
İş işten geçmeden derhal RTE’nin elinden ülke kurtarılmalı, durum bizi Rusya, İran, Suriye ile daha başından beri ittifaka zorluyor.Olması gereken de bu! Suriye düşerse ne Türkiye ne İran ne de Rusya kalır ama ABD diye bir ada bile kalmaz!
#5 by mayk on 02/06/2017 - 10:47
Mukemmel bir yazi.
Bati aslinda tek bir yapi degildir. Icinde cesitli fraksiyonlar olan, ama ana govdesi satanistlerin kontrolunde
olan bir yapidir. Trump satanistlerle mucadele edecek diye beklerken, bir baktik ki damadi da oyleymis.
Trumpun iyi niyetli olabilecegine hala ihtimal veriyorum, cunku abd derin devleti Suriyedeki kimyasala cevap
oldugu soylenen saldiriya ragmen Trumpla ugrasmaktan vazgecmedi.
Bu satanistlerin kontrolunde olan, hatta belki kendisi de oyle olan Merkel, muhtemelen secim
hazirligi olarak, ulusalci/avrasyaci bir tutum takindi. Cevaben Afganistandaki elciliklerinin
yaninda buyuk bir patlama oldu.
…..
Helikopter kazasinin sebebi konusunda biraz spekulasyon yapayim.
….
Sebebi oruc olabilir. Askerdeki araba ve slah kullanan kisilerin oruc tutmasi yasaklanmalidir.
Gunahini bana yazabilirler.
..
Tellere balon takmayan ozel elektrik sirketlerinin ihmali var gibi.
..
Orduyu hirpalayan ve pkkyi zamaninda guclendiren akp ve fetonun dolayli kusuru vardir.
..
Helikopterin elektronigi fetoculer tarafindan manipule edilmis olabilir.
Bu eskiden de yapilmis olabilir, ve uzaktan kontrolle kazaya sebebiyet verilmis olabilir.
Zihin kontrolu olabilir. Gozleri kamastiran guclu bir isik kullanilmis olabilir.
Bir askeri aracin butun parcalarina hakim olunmalidir.
Ornegin yeni arabalarin icine eklenen ve cikartilmasi mumkun olmayan bir ciple
arabanin kontrolu uzaktan ele gecirilebiliyor.
Abdye son teknoloji cihazlarin kullanma firsati vermemek icin incirlik hemen bugun kapatilmalidir.
…
#6 by Mayk2 on 04/06/2017 - 21:48
Tuhaf seyler oluyor. Ikinci feto darbesi mi, ona benzer birsey mi.
Darbe demiyelim de fetonun kontrolu ele gecirme cabasi,
veya suyu bulandirma cabasi,
ya da (ortak hedefleri ortaya cikararak) akpye yaranip tekrar dost olma cabasi..
……..
Igdirda secim oluyor.
Bu secimlerden once sirasiyla
cumhuriyet, sozcu ve aydinlika operasyon yapiliyor.
(beyaz, sari, turuncu alarmlar).
Simdi ise daha beteri (kirmizi alarm mi desek) oluyor sanki:
Halk tv, Ulusal Kanal, KRT (Ataturkcu ve cesur kanallar) calismiyor.
Bu bir tesaduf olamaz.
Yakinda mor alarma gecilirse sasirmamak lazim.
(Heralde hayir tescillenseydi mor alarma benzer birsey olacakti.
Eninde sonunda o noktaya gelecegimiz garanti gibi.
2019dan once mor alarmlik bir durum olusacagi konusunda
malesef emin gibiyim, bilgim az olsa da).
………
Bu “kirmizi alarm”a ragmen bu konuda ne bir haber, ne bir tvit, hicbirsey yok.
Halktvnin sitesi de calismiyor.
Aydinlikin sitesinde bu konu veya igdir seciminden bahsedilmiyor.
Neler oluyor biri bize anlatasin.
#7 by mayk3 on 04/06/2017 - 23:47
(sahsen tanimadigim mag’in sitesini sosyal medya gibi kullandigim icin kusura bakilmasin)
kendin sor, kendin cevapla.
Muhalif insanlara kelepce, muhalif kanallara kepce. Goruntu bu.
Kepce kazasi diyorlar, ama bu kadar tesaduf olur mu.
Tahminime gore Igdirda VP acik farkla birinci oldu, ve kavga cikti, ve
bunun haberlestirilmesi istenmiyor. Tamamen bir spekulasyon ama eminim
boyle dusunen bircok kimse vardir.
Olayi aydinlatmak icin kepcecinin ve calistigi sirketin ifadesi alinmalidir, bence.
Sabotaj mi, yoksa masum bir kaza mi, bunu herkes bilmeli, kimse gereksiz yere zan
altinda kalmamali. Bence Fetonun boyle sabotaj yetenekleri vardir,
ve arkasindan neler gelebilir diye dusunup onlemler almak lazimdir.
Butun elektronik sistemlerimizi yabancilara teslim ettiysek, Fetoye de gerek yok.
Belki uydudan sabotaj yapildi, kepce ile kaza susu verildi.