2011’den beri süren Suriye krizinde yeni bir döneme girildi:
1. Dönem, Atlantik Kampı’nın Suriye’de iç savaş başlattığı 2011’den kabaca 2015’e kadar süren dönemdi.
2. Dönem, Rusya’nın sahaya askeri olarak inmesiyle kurulan denge dönemiydi. Kabaca 2015-2018 yılları arasındaki bu dönemde Şam’ın egemenliği yeninden ve adım adım tesis edildi.
3. Dönem ise “barışın inşası” dönemi olacak. Kuşkusuz “barışın inşası” dönemi de inişli, çıkışlı ve uzun süren karmaşık bir dönem olacak.
CENEVRE, ASTANA, SOÇİ
Süreci bir de organizasyonlar düzleminde ele alalım:
1) Savaşı başlatanların kurduğu Cenevre masası, Suriye’yi parçalama masasıydı.
2) Barışı inşa etmek isteyenler, o masanın karşısına Astana sürecini koydular. Astana süreci güvenlik odaklı bir süreçti.
3) Şimdi Soçi’de bu kez diplomasi odaklı “barışın inşası” süreci başlıyor: Suriye Ulusal Diyalog Kongresi.
ŞARTLARI KAZANANLAR BELİRLİYOR
Peki Soçi’de masaya kimler oturacak?
Cenevre masasını savaşı başlatanlar kurmuştu, savaşın taraflarını da bölünme ve parçalanmayı kabul etmek üzere masaya çağırmışlardı.
Fakat Soçi masası öyle olmayacak! Masaya “barışı inşa” etmek isteyenler ve buna razı olacaklar oturacak!
Savaşı sürdürmeye çalışacak olanlar, barışa karşı çıkmayı sürdürenler, Esad’ı tanımayanlar, Suriye’nin siyasal birliğini ve toprak bütünlüğünü kabul etmeyenler Soçi masasına oturamayacak.
Bu silahların kanunudur; masayı yenen kurar ve oturacaklar o şartlarla oturur.
ESAD’IN ÜÇ HEDEFLİ MESAJI
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Rusya Başbakan Yardımcısı Dmitriy Rogozin’le görüştükten sonra yaptığı açıklamada, aslında Soçi masasına kimlerin oturabileceğini tarif etti.
Esad’ın “ABD destekli PYD’yi vatan haini” diye nitelemesi üç hedefli bir mesajdı:
1) Mesajın ilk hedefi doğrudan PYD’nin kendisineydi. Esad PYD’ye, ABD’yle iş birliğini sürdürmesi halinde Soçi’de masada olamayacağını söylüyordu.
2) Mesajın ikinci hedefi, dış güçlerle iş birliği yapan diğer örgütlereydi: İş birliği yapmayı bırakan, Suriye ordusuna silah sıkmaktan vazgeçen ve Suriye’nin siyasal birliği ile toprak bütünlüğünü kabul eden örgütler, Soçi masasına oturabilecek.
3) Mesajın üçüncü hedefi ve adresi Ankara’ydı. Esad Ankara’ya özetle “yanlış başladığın işi düzelt” diyordu. Madem ABD’nin PYD üzerinden Suriye’nin kuzeyinde kurmaya çalıştığı koridor, Ankara ve Şam için ortak tehditti, o zaman Ankara artık Şam’la anlaşmayı kabul etmeliydi. Esad, Ankara’ya bu mesajı gönderdi.
MOSKOVA’NIN STRATEJİSİ
Esad’ın üç hedefli bu mesajı, Moskova’nın stratejisiyle de uyumlu:
1) Moskova, sahaya indiği süreçte, denge kurmanın yolunun Türkiye’yi karşı kamptan koparmak olduğunu hesaplayarak hareket etti. Türkiye o kamptan ayrılırsa, ya da en azından oradaki ağırlığını azaltırsa, bu ABD’nin Suriye düzleminde kurduğu Türkiye-S.Arabistan-Katar üçlüsünü dağıtacak ve Moskova’nın inisiyatif almasını sağlayacaktı.
Askeri olarak terörün güzergahının kapanacak ve lojistik destek yollarının kesilecek olması hayati önemdeydi, öyle de oldu.
2) Moskova, PYD konusunda da, bu örgütü ABD denetiminde çıkarma, en azından o denetimi azaltarak örgütü ve temsil ettiği kuvveti Suriye’nin bütünlüğü içinde tutma stratejisi isliyor.
Moskova o nedenle PYD’nin dün Astana’ya katılmasını istemişti, bugün de Soçi’de olmasını savunuyor. Fakat henüz Türkiye’nin itirazını kırabilmiş değil.
Rusya Astana olmayınca PYD’yi Moskova konferansına çağırmış, PYD’ye Moskova’da resmi temsilcilik açma izni vermiş ve sık sık PYD’li yetkililerle görüşmüştü. Dahası sahada kimi bölgelerde doğrudan YPG’liler ile Rus askerleri eşgüdüm halinde olmuştu.
Şimdi Rusya ABD’nin güç kaybettiği koşullarda PYD’nin bu ülkeyle iş birliğini kırarak örgütü Suriye’nin bütünlüğü içinde tutmak istemektedir. Bunun için de Türkiye’yi ikna etmek istemektedir.
Moskova, ABD’nin uzun dönemli stratejisi ve Irak örneği nedeniyle de, PYD’nin ABD denetiminde olmasındansa, kimi haklar karşılığında Suriye’nin bütünlüğü içinde yer almasını istemektedir. Bunu hem Suriye hem bölge ama hem de kendi ulusal çıkarları nedeniyle istemektedir.
Önümüzdeki günler, işte bu stratejinin gereği olarak Ankara-Moskova temaslarına ve Rus yetkililer ile PYD’nin görüşmelerine sahne olacak.
Mehmet Ali Güller
ABC Gazetesi
21 Aralık 2017
#1 by Mayk on 22/12/2017 - 22:45
Biz olaya teror orgutu mu degil mi ekseninden bakiyoruz. Oysa belki de
amerikanci olup olmama ekseninden de bakmak lazim. Mesela diyelim PYD
teror yapmasa, ama ortamin zayifligindan yararlanip koridoru tamamlasa etrafina da
kalin duvarlar orse, o zaman tehlikeli olmadigi anlami mi cikacakti.
Zaten Isid de esasen PYDye mesruiyet kazandirmak icin yarartilmisti.
PYDnin amerikanciligi yokedilirse, ve modern bir Suriyenin yapisi icinde eritilirse
tehlike olusturacagini zannetmiyorum. Ayni seyi Feto icin soyleyemem.
Cunku Feto cok sinsi, ve kullerinden yeniden dogma riski var.
….
Turkiye PYDye karsi ise, o zaman kurt karsiti gorunmemek icin diger kurt gruplarla
ittifak yapmaya calismali, Soner Yalcin’in dedigi gibi.
….
Gecen seferki kurt acilimi amerikanciydi, ve kumpas davalarin arkasindan geldi.
Bu sefer belki Rusya da bir kurt acilimi yapiyor, ama bu seferki samimi, ve
de biraz da mecburiyetlerden kaynaklaniyor.
….
Rusyanin Suriye’ye anayasa onermesinden rahatsiz degilim, Sonucta Rusya onerir,
Suriye de benimserse sorun olmaz. Esit vatandaslik (bizde kullanildigi anlamda degil),
asil Suriyeye lazim.
….
Bence Suriyenin insasinda Abdnin de payi olacak. En azindan Abdye goruntuyu kurtarma
pasi atilacak. Ama esas aktor Rusyadir. Ikinci onemli ulke ise konumu sebebiyle Turkiyedir.
Cin de bu olayin icinde olacaktir, cunku ipek yolunun bir dali buralardan geciyor olabilir.
Cin Yunanistandan limanlar satin almistir.
….
Son olarak Yunanistanin isgal ettigi adalar ve adaciklar icin acilen nota verilmelidir.
Nota verilmezse bu durum oldu bittiye razi olunmus anlamina gelebilir.
Donanmamizin yeniden topralanmasi beklenmemelidir. Sonucta adalari savasla degil diplomatik yollarla
geri alacagiz. Tabi ki caydirici bir donanma da lazim, ama once bir siyasi adim atilmalidir.