Suriye’de ABD merkezli güçler ile Rusya merkezli güçler arasındaki yeni muharebe alanı artık İdlib. Zira İdlib’in Suriye Hükümeti kontrolüne girmesi sonrasında Halep’ten Hama’ya, Humus’tan Şam’a güvenli bir hat oluşacak. Özetle Şam rejimi, nüfus bakımından topraklarının çok büyük bir kısmına artık tamamen egemen olmuş olacak.
Rusya ise öncelikle İdlib Operasyonu’yla son aylarda hedef haline gelen Khemeimim üssünü güvence altına almak istiyor.
Bu tablo ABD’nin Suriye stratejisine büyük darbe vurmuş olacak. ABD o nedenle İdlib Operasyonu’na karşı çıkıyor. Washington durdurmaya ya da en azından geciktirmeye çalıştığı operasyonu, son çare olarak yine kimyasal tezgahla bir “batı saldırısına” dönüştürmek istiyor. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton “Esad İdlib’de kimyasal silah kullanırsa güçlü bir yanıtı veririz” diyerek, aynı oyunu, yine oynayacaklarını ilan etmiş oldu. (Sputnik, 22.08.2018)
Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü General İgor Konaşenkov, detaylarını açıklayarak tezgâh konusunda herkesi uyardı: “Birkaç kaynaktan aynı anda elde ettiğimiz istihbarat verilerine göre, ABD ve müttefikleri Suriye’nin İdlib bölgesinde yeni kimyasal saldırı provokasyonu hazırlıyor. Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) ile El Nusra militanlarına 8 varil içerisinde zehirli klor ulaştırıldı. İlk önce İdlib bölgesi El Şugur kasabasına indirilen bu variller daha sonra Halluz köyüne nakledildi. Bununla birlikte Suriye’nin İdlib bölgesine İngiliz paramiliter ‘Oliva askerleri’ nakledildi. Kimyasal saldırı provokasyonunun ardından Oliva grubu, zamanında ‘Beyaz Miğferliler’in yaptığı gibi sivil halkı kimyasal saldırıdan kurtarma mizansenini sahneleyecek.”
AKP İDLİB OPERASYONA KARŞI
Peki Türkiye’nin İdlib Operasyonu konusundaki tavrı ne?
Ankara açıkça İdlib Operasyonu’na karşı olduğunu ilan etti. Örneğin Erdoğan telefonda Putin’e “Suriye rejiminin İdlib’e yönelmesi durumunda Astana mutabakatı sona erer” kozunu oynadı. (Yeni Şafak, 14.07.2018)
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise “İdlib’de askeri çözüm felaket olur” dedi. (Haber Türk, 24.08.2018)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise bu türden çıkışlara ve yapılan diplomatik görüşmelerdeki itirazlara karşı açıkça AKP’yi uyardı: “Suriye’de davetsiz olarak bulunan tüm dış güçler gitmeli.” (Sputnik, 22.08.2018)
Peki AKP Hükümeti neden İdlib’de askeri çözüme, Rusya’nın başını çektiği bir operasyona karşı çıkıyor?
Çünkü AKP Hükümeti, 12 gözlemci noktası kurarak yerleştiği, kendisine bağlı ÖSO’yu hâkim güç haline getirmeye çalıştığı İdlib’i Suriye hükümetine devretmek istemiyor! Dahası AKP, İdlib’in ardından Afrin’den de çıkmak zorunda kalacağını görüyor.
MOSKOVA ANKARA’DAN NE İSTİYOR?
İşte bu durum Ankara ile Moskova arasında bir gerginliğin oluşmasına ve İdlib Operasyonu’nun gecikmesine neden oldu.
Putin bu nedenle Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan’ı bir hafta sonra yeninden Moskova’ya çağırdı ve “kesinlikle yapılacak” olan İdlib Operasyonu’nun Ankara’yı ilgilendiren boyutlarını AKP heyetine anlattı.
Moskova, çeşitli gruplarla ilişkileri nedeniyle AKP’den özel beklentiler içinde. Rus Haber Ajansı Sputnik’ten yapılan şu açıklama beklentiyi özetliyor: “Moskova, Türkiye’den beklentilerinin İdlib’in kontrolünün yüzde 60’ını elinde tutan Kaide kolu Nusra dahil silahlı cihatçı grupların dağıtılması olduğunu hiçbir zaman saklamadı.” (Sputnik, 25.08.2018)
Dahası, Türk Dışişleri’nden sızan bilgilere göre Moskova Ankara’dan nokta atışlar yapmasını da istiyor: “Rusya, kendisinin vereceği koordinat bilgileri sonucu, Türkiye’nin destek verdiği ılımlı muhalifler ile Türk askeri unsurların radikal örgütleri etkisiz hale getirmesi gerektiğini düşünüyor.” (Hürriyet, 25.08.2018)
Yani Moskova sıcak kestaneleri Ankara’ya toplatmak istiyor!
ANKARA NE YAPACAK?
AKP Hükümeti, Suriye’de askeri güç bulundurarak, denetimi altındaki ÖSO’yu ve çeşitli cihatçı grupları etkin hale getirerek, Suriye’de söz sahibi ve paylaşım masasında hak sahibi olmak istiyor.
Rusya’yla normalleşmeye ve Astana süresine rağmen Ankara’nın Şam’la ısrarla anlaşmamasının sebebi bu.
Moskova ise Washington’la çelişmelerini derinleştirmek pahasına AKP’nin bu siyasi hedefini “görmezlikten geldi”, “kontrol altında” tutmaya çalıştı; hatta “teröristlerle mücadele” kapsamında bu “arzudan” yararlanmaya çalıştı.
Fakat önünde sonunda bu mesele gelip kapıya dayanacak. İdlib Operasyonu işte o kapılardan birincisi. Ankara’nın, ABD’nin 2017’deki kimyasal tezgâhla Suriye’ye attığı füzelerini alkışlayan hatta “yetmez, daha çok füze at” diyen çizgiye dönmesi, Moskova’nın istemediği bir durum ve Kremlin bunu engellemek için meseleleri denge içinde çözmeye çalışıyor.
AKP Hükümeti ise ABD’yle yaşadığı sorunlar nedeniyle zaten Rusya’yla çok da pazarlık kartına ve şansına sahip değil.
Bu tablo içinde Ankara bir yol ayrımına girmiş oluyor: Ya İdlib Operasyonu’nu kabullenecek, operasyonda rol alacak ve kentin kontrolünü Esad’a bırakacak, ya da Şam’la anlaşma yoluna girmemekte direndiği için yalnızlaşacak ve önümüzdeki süreçte Afrin konusunda ciddi baskılarla karşılaşacak.
Mehmet Ali Güller
ABC Gazetesi
27 Ağustos 2018
#1 by mayk on 29/08/2018 - 13:47
Meseleye bu acidan bakan baska bir kaynak var mi. Avrasyacilar da Atlantikciler de konuyu kendi filtrelerinden gecirdiklerinde boyle bir yazi ortaya cikmaz. Her iki tarafi da kendi ajandalari acisindan anliyorum, ama kamu yarari icin bu celiskileri gundeme getirmek olumlu.
Bence Rusya ikdidarin “dindar” yonunden yararlanmak istiyor. Militanlar Rusyanin sozunu dinlemez ama Turkiyeninkini dinleyebilir. Bir de bence Rusya Turkiyeyle siyasetin keyfine birakilamayacak baglantilar kurmaya calisti ve basarili da oldu. Amerikanin da, derin devlet olsun, ulusalcilar olsun, o tarafta artik bir umudu oldunu zannetmem. Isidin esas lideri McCain oldu. En fazla Avrasyacilari ugrastirmak, ya da en kotusu provkasyonlarla dunya savasi cikarmak gibi hedefleri olabilir.
Bu isi Rusya, Suriye, Iran birlikte halledemez mi. Bence eder, ama daha zahmetli olur. Turkiyeyi ilgilendiren kisim ise yeni bir goc dalgasi, ve bunun bircok teroristi de barindirma ihtimali.
#2 by Egemen Türkmen on 01/09/2018 - 18:23
Nesnel bir değerlendirme. AKP’nin Atlantikçi bağları, tortuları İdlip’te ve Suriye ile temasta ayak direme yanlışlarına yol açıyor.
ABD İhvancı bir yapının özerkliģine hangi koşulla göz yumar? Stratejik hedefi PKK/PYD’nin özerkliğinin kabul edilmesi koşuluyla. Bu ise Türkiye için bölünme tehdidi demek. Türkiye Suriye’nin toprak ve devlet bütünlüğünü savunmak zorunda. Bütünlüğünü koruması buradan geçiyor.
ABD, Suriye, Rusya ve İran’a rağmen özerk bir yapı inşa edebilir mi? Sahadaki nesnel kuvvet dengesi edemez diyor. Suriye bütünlüğünü güçlendiriyor. Rusya da Iran da hatta Çin de PKK özerk yapısının aslında ABD’nin özerkliği demek olduğunun farkında. Bu koşullarda iktidar tüm Atlantikçi safralarına rağmen bölge ülkeleriyle hareket etmeye mecbur kalacaktır. Zaten Rusya ve İran’la yürütülen müzakereler bunu gösteriyor. ABD’nin dayatmaları iktidarı Avrasya güçleriyle işbirliğine zorluyor.
#3 by mayk2 on 12/09/2018 - 14:37
Mitciler Reyhanli zanlisini yakalamis ! O da Suriyeyi sucluyor, Turkiyeyi ovuyor, kandirildigini soyluyor ! Bu operasyon icerdeki birileriyle ortaklasa olarak Suriye’ye savas acma bahanesi olsun diye yapilmisti zaten, ya da feto darbesine dayanak olsun diye. Ben birincisine daha yuksek ihtimal veriyorum. O zaman bu prompterdan okundugu izlenimi veren itiraf ta ayni eylemin ayni amacla ikinci kere kullanilmasina hizmet eden tuhaf bir olay degil mi. Ayrica niye bir teroristin soylediklerini bastaci edip Suriyeye dusmanlik etmek icin gerekce olarak kullanalim. Bu durum bana kumpas davalarinin “Osmanim”larinin itiraf daha dogrusu iftiralarini hatirlatiyor nedense. Saygi Ozturk’un gayet temkinli konusmasi da ilgincti.
#4 by mayk3 on 12/09/2018 - 14:46
pardon, ..bu operasyon derken kastettigim bombalama idi. Mitin bu adami yakalamasi da bana garip gelen bambaska bir operasyon..yakalanmasi ile konusturulmasi ayri operasyonlar da olabilir. cok bilmeden beyin jimnastigi yapiyorum. keske cogu cahil olan halkimiz da biraz kafasini kullansa, en azindan bazi mantiksizliiklarin farkina varsa. ulusalkanalin HDye gecmesi kotu oldu, sanki cok lazimdi, film mi seyrediyoruz orda. goruntu kalitesi gayet iyiydi. Simdi hicbirsey yok. Ha belki , birileri HDye gec te daha yuksek fiyattan reklam verelim dedi, ve bunu soyleyenlerin gercek amaci HD olmadan bazi bilincalti mesajlarini zihinlerimize gonderememeleri olabilir.
#5 by mayk4 on 12/09/2018 - 14:53
Ulusalkanalda gayrimilli reklam mi vardi derseniz, …belki olacakti. Yakinda belki camasir suyu, deterjan, aburcubur, makyaj malzemesi, parfum, sampuan, bocek ilaci, sentetik vitamin, enerji icecegi, cips, sigorta , emlak, termik santral, atik yakma tesisi , hes , etkisi klinik deneylerle kanitlanmis kanserojen dismacunu reklamlari gorebiliriz.
#6 by mayk5 on 18/09/2018 - 13:59
Idlibde kilifina uydurularak Rusyanin istedigi yapilacak gibi.
…….
“Mucahid Soysal intihar etti”: tinyurl.com/mucahidsoysal
Garip, imali bir hikaye gibi geldi bana. Aslinda olup bitenler tutarli, yani aciklanabilir, ama bunu okurlarin takdirine birakiyorum. Yani birbirleriyle kavgali gorunen Pekeke, turkiye hizbullahi, o zamanlarin derin devleti, feto hangisi kacirdi, bence pek te fark yok.
……..
Suclama anlaminda degil ama cephelerde bir gariplik oldugu gosteren bir zincir gosterecegim.
Perincek’in “milliyetci” tabana selam cakmasi anlasilabilir.
Perincek’in akil adamlar listesinde Bedri Baykam , Merdan Yanardag gibi kimseler yoktu. Rahmetli Sozcu yazari Mehmet Turker vardi. Mehmet Turker Mehmet Agar’i ovmustu, Pekekeyle savastigi gerekcesiyle. Eskiden Fethullahi oven ve su anda kendini ispatlama gayretiyle hareket eden bir bakanimizin onun adami oldugu soyleniyor. Yani Perincek Fetoden olesiye nefret eder ve bunda da samimidir, ama Perincekin sevdigi birinin sevdigi birinin sevdigi birinin eskiden sevdigi biri Fetodur. Sevmekten kastettigim, ideolojisini ve yaptiklarini begenmek veya hatta benimsemek.