Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Güler’in Washington temaslarının hemen öncesinde ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir telefon görüşmesi yaptı.
Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre “iki lider, ABD’nin Suriye’den çekilme kararının müşterek çıkarlara uygun olarak ve ortak hedeflerine zarar vermeyecek şekilde uygulanması hususunda mutabık kalmıştı.”
Türkiye ile ABD’nin Suriye’de ne gibi müşterek çıkarı ve orta hedefi olduğu elbette tartışmalıdır ancak bundan daha önemlisi Türk ve Amerikan savunma bakanları ile genelkurmay başkanları müzakerelerinden önce iki liderin bir çerçevede yine uzlaşmış olmasıdır!
S-400 AKP’nin, güvenli bölge Trump’ın kozu
Savunma bakanları ile genelkurmay başkanları arasındaki müzakerelerde “Suriye’de güvenli bölge” konusundan daha acil olarak, masaya S-400 konusunun geldiği anlaşılıyor.
Toplama baktığımızda Ankara’nın S-400 konusunu ABD’yle güvenli bölge müzakeresinde istediğini alabilmenin aracı olarak kullandığı; Washington’un da S-400 alımını engelleyebilmek için Ankara’ya güvenli bölgede taviz verme kozunu kullandığı anlaşılmaktadır.
Kuşkusuz S-400’lerin koz olarak kullanılması şaşırtıcı değildir. Zira anımsayacağınız gibi ilk ihaleyi Çin kazanmış, ancak AKP hükümeti bunu ABD’yle siyasi pazarlığında kullandıktan sonra iptal edip, bu kez ihaleyi Rusya’ya vermişti.
Rusya’dan S-400 alımı da, AKP’ye Suriye’de alan açılmasını kolaylaştırmıştı elbette!
Ardından AKP S-400’e yönelik Batı (ABD-AB) tepkisini azaltmak için bu kez de AB’den füze savunma sistemi almıştı.
İşin orada kalamayacağı, ABD’nin yeni bir patriot teklifi yapmasından ve Ankara’nın “patriot da alabileceğini” açıklamasından anlaşılıyor.
Yani sonuçta Türkiye tek bir füze savunma sistemi alacakken, günün sonunda üç farklı satıcıdan üç farklı füze savunma sistemi almış olabilir!
Pentagon’un 4 uyarısı
Fakat ABD’nin patirot satmakla yetinmeyeceği, S-400 alımını mutlaka engellemek istediği ortada…
Amerikan Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından hazırlanan, “ABD’nin Türkiye Cumhuriyeti ile İlişkilerinin Durumu” başlıklı belgenin “tasnif dışı” olarak, 26 Kasım 2018 tarihinde yayınlanan iki sayfalık “Yönetici Özeti” kısmında S-400’ler konusunda yapılan 4 uyarı, bunu ortaya koymaktadır.
Pentagon belgesine göre Ankara’nın ilan ettiği takvim olan Temmuz 2019’da S-400’leri yerleştirmeye başlaması halinde ABD’nin yapması gerekenler şunlardır:
1. “ABD’nin düşmanlarına yönelik yaptırımı yasası”nın 231. maddesi kapsamında Türkiye’ye yaptırım uygulanması.
2. Türkiye’nin F-35 programına ortaklığının riske girmesi.
3. Türkiye’nin gelecekteki ABD silah transferlerinden yararlanamaması ve ikili savunma sanayi işbirliğinin riske girmesi.
4. NATO’da birlikte çalışabilmenin zorlaşması.
Ankara S-400’den vazgeçemez
ABD bunları yapar mı? Elbette yapabilir.
Ancak bu dört maddeden göreceğimiz zarar, S-400’lerden vazgeçmekten göreceğimiz zarardan daha azdır. ABD’ye S-400 konusunda boyun eğme, 90’larda başlayan milli silah hamlesinin bitirilmesi, S-400’lerin teknoloji transferinden hareketle milli füze savunma sistemi kurabilme ve toplamda Türkiye’nin bölgesinde bağımsız hareket edebilme şansını kaybetmesi demektir.
Bize göre Türkiye kesinlikle S-400 alımından vazgeçmemelidir. Aksi taktirde, şimdiki AKP hükümeti, Türkiye’yi ABD’ye Erdoğan’ın BOP eşbaşkanlığı döneminden daha bağımlı hale getirecektir!
Düzeltme: Önceki yazımızda, dönemin üst düzey bir dışişleri bakanlığı yetkilisinin medyada yer alan açıklamasından hareketle, Adana Mutabakatı’nda 5 km sınırının olduğunu ifade etmiştik. Ancak metnin orijinalinde herhangi bir rakam verilmiyor. Düzeltir, okurlarımızdan özür dileriz.
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
25 Şubat 2019
#1 by nayk on 27/02/2019 - 03:02
Saldirmak kolay, savunmak zor. Savunmada yalnizca Rusya yeterince iyi. ABDyi nukleer silahla vurabilecek bence en az 10 tane ulke vardir dunyada. Bunlarin bir kismi dost, digerleri de uzaktir.
Amac her ulke icin yeterince caydirici omak. Rusya cok guclu oldugu icin dibine kadar yanasmaya calisiyorlar. Belki yakindan, cok etkili olmasalar da, bir cok fuze attiklarinda savunma sistemlerinin kapasitesini zorlayabilecek durumda olmaya calisiyorlardir. Turkiye de Rusyaya yakin oldugundan kritik bir yerde. Lubnan Hizbullahinin fuzeleri Israilinkilere gore ilkel, ama onlardan 100bin tane var. Mesafe yakin, ve hepsini birden engellemek zor.
Turkiye bence diyebilir ki, su anda Iranla aramiz iyi, ama birgun aramiz bozulursa kendimizi nasil savunacagiz. Patriotlar ise yaramaz ki, diyebilir. Boylece Abdyi kendi silahiyla (iran dusmanligi ile)
vurmus oluruz. Hem de iranin reklamini yapmis oluruz. Bir tasla iki kus.
Ben de Ceyda Karan gibi, bu isin nasil sonuclanacagini cok merak ediyorum. Ordu S400den yana. Akp de oyle ama kendi bekasi icin vazgecebilir. Millet ittifaki s400 karsiti gibi, hatta Sozcu ve Korkusuz da oyle gibi, ama iktidar olurlarsa ordu ile uyumlu olacaklarini saniyorum. Muharrem Incenin batici quantumculuktan birden bire ulusalcilara pas atar hale gelmesi gibi.
Kontrol kimde olacak. Bir kere Rusyanin dost gorduklerine saldirabilecek kadar bir kontrolu bize vermezler. Bu sistemlerin kurulumu, bakimi, bununla ilgili egitimler falan diyerek Turkiyeyle cok icili disli olacaklar. Kontrol tamamen Rusyada olursa bu cok buyuk bir guc demektir. Her ulke savunma amaciyla S400 alirsa (ki alternatifi yok), o zaman butun dunya Rusyanin kontrolune gecmis olur. Afrika,, Asya, Guney Amerika s400le korunursa, Avrupa ve KuzeyAmerikayi Hindistan ve Cin’in denizaltilarindan atilacak fuzelerden kim koruyacak: tek secenek S400.
Bu yolla belki tek dunya devleti kurulabilir. Cunku itiraz edenler savunmasiz kalirlar. O zaman bu devletin ne kadar demokratik olabilecegi tartismasi ortaya cikar.
Rusya nin nufusu dunyaninkinin yuzde 2si olmasina ragmen, yeni finansal sistemde 3 te 1 lik bir pay istemektedirler. Bence Rusyaya da kalici tavizler verilmemelidir. Rusya ile samimiyetimiz daha bagimsiz olmak icin ya da bagimliliklari dengeli hale getirmek icin cok iyi bir aractir, ama neyi niye yaptigimizi da iyi bilmemiz gerekir.