“Güçlü ordu, güçlü Türkiye” demektir…
Ordu yurt savunması içindir ve “güçlü ordu” düşmanı caydırır! Yani ordunuzun güçlü olması, savaşmaya gerek kalmamasının da sigortasıdır. Barış iklimleri ordunuzun, silahınızın olmadığı iklimler değildir; tersine, güçlü ordunuzun ve etkili silahlarınızın olduğu iklimdir.
Ve güçlü ordu, en gelişmiş organizasyon olarak deprem gibi ulusal afetlerle mücadeledeki belirleyici rolünden, dış politika hedefinizi gerçekleştirmenin aracı olmaya kadar pek çok öneme sahiptir.
Kısacası ordu, milletin gözü gibi koruması gereken bir kurumdur. Oysa tersine bizzat milletin temsilcilerince orduya darbe üstüne darbe vuruluyor!
1. aşama: Ergenekon-Balyoz kumpasları
AKP-FETÖ işbirliğiyle yürütülen Ergenekon-Balyoz kumpasları, Türk ordusuna darbenin 1. aşamasıydı.
21. yüzyılda AKP şeklinde partileşen tarikatlar koalisyonu, 1. Meşrutiyet’ten beri kendilerine engel gördükleri “milli ordu”yu tasfiye etmek için, ABD’nin de desteğiyle darbenin 1. aşamasını başlattılar.
“Askeri vesayetten kurtulmak” diye propaganda ettikleri darbenin 3 hedefi vardı:
a. Türk ordusunu ABD-AKP-FETÖ siyasetlerine itiraz edemez hale dönüştürmek.
b. NATO’ya mesafeli Avrasyacı komutanları tasfiye etmek.
c. “Komutanın değil, imamın emrine itaat eden” subayların önünü açmak, onları yükseltmek…
2. aşama: FETÖ darbe girişimi
1. aşama belli ölçülerde başarılı oldu ve AKP’nin YAŞ desteğiyle pek çok FETÖ’cü subay hızla yükseldi, general oldu…
Ve o generaller, AKP ile FETÖ’nün ayrışmasında, 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulundular.
Fakat FETÖ’nün darbe girişimi hükümete olduğu kadar, TSK’ye de darbe girişimiydi. Neyse ki gerçek subayların kararlı mücadelesinin öncülüğünde püskürtüldü.
3. aşama: “Allah’ın lütfu” dönemi
FETÖ’nün darbe girişimi AKP’ye göre “Allah’ın lütfu”ydu. Darbe girişimini fırsata çevirip Türk ordusunu parçaladılar!
Gerçek anlamıyla parçaladılar, orduyu parçalara bölüp bakanlıklara dağıttılar: Jandarma ve Sahil Güvenlik’i TSK’den koparıp İçişleri Bakanlığı’na bağladılar. Askeri hastaneleri TSK’den alıp Sağlık Bakanlığı’na bağladılar, askeri okulları kapattılar ve harp okullarını tek bir üniversite çatışı altında birleştirip sivil rektöre bağladılar. Bazı askeri birimleri kapattılar, “şehir dışına çıkarıyoruz” diyerek arazilerine el koydular. Yüksek Askeri Şura’yı “mini Bakanlar Kurulu”na çevirdiler; kimin general olacağına dışişleri, adalet, hazine ve eğitim gibi ilgisiz bakanlar karar verecekti!
4. aşama: askerlik yasası
Ve Türk ordusuna darbenin 4. aşamasını da TBMM’den çıkardıkları “askerlik yasası” ile uyguladılar.
Yeni askerlik yasasına göre askerlik artık 6 ay olacaktı, “bedelli askerlik” sürekliydi ve parası olan bedelini ödeyerek o 6 ayı da yapmayacaktı…
6 aylık askerlik ve sürekli bedelli askerlik, birisi hemen, ikisi zaman içinde üç sonuç doğuracaktır:
a. Ordunun yarıya yakını bir anda terhis olacak.
b. TSK’nin” halk ordusu” özelliği ortadan kalkacak.
c. TSK’nin “milli ordu” karakteri aşınacak.
Sonuç
TBMM’den geçen, Erdoğan’ın hızla onayladığı ve Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe giren yasanın ne anlama geldiği açıktır:
1. Ordunun yarısının terhis edilmesi ancak mütareke dönemlerine görülebilir!
2. Askerliğin 6 aya inmesi ve sürekli bedelli olması, pratikte askersizlik demektir!
3. Darbenin bu son aşaması, doğuracağı sonuçlar itibariyle, Türk ordusuna vurulmuş en büyük darbedir!
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
27 Haziran 2019
#1 by Onur TALAS on 28/06/2019 - 09:24
Mehmet abi Gunaydin, Harika bir yazi, umarim ilgili yetkililer bu yaziyi okurlar ve en onemlisi anlarlar. Syg. Onur Talas
#2 by nayk on 02/07/2019 - 01:27
Ayrica Ataturk dusmanlarini ziyaret eden savunma bakani Gkurmay baskani gibi davraniyor. Gkurmay baskani ise sanki onun asistani gibi.
s400ler gelecek. Ordu bir anlamda guclenecek. Ama icerde hiyerasik yapi bozulmus. Yalnizca silahla olmaz bu is. Belki yakinda diger damat gkurmay baskani olur. Diploma, egitim falan gerekmez, kararname yeter.
Abdnin ne yapacagi belli degil. s400 geldikten sonra yaptirimin anlami yok. Belki kriz cikarip ardindan zehirli gida hibesi yapar. Herkesi memnun edecek bir formul boyle bulunabilir heralde.
istanbul havalimani kis mevsimini gormedi henuz. zaten kendileri de hala Ataturk havalimanini kullaniyorlarmis.
Abd ne yapabilir, mesela butun cep telefonlarini patlatabilir, heryerde yangin cikarabilir. Sonra da teknik ariza derler. Ya da mikrosoft kullanan devlet dairelerindeki bilgisayarlari calisamaz hale getirebilir. Ya da yeni arabalar hzilandirip birbirine carptirilir. Neyse ki Abddeki herkes kotu degil.
Ama notrdami yakan dunya derin devleti baska delilikler de yapabilir.
..
Aydinlik gazetesinde FSaglar amerikanci gibi gosteriliyordu. Ya da bana oyle geldi, ya da belki oyle davrandigi bir donem olmustur. Ama MAB’in sundugu eski bir tartisma programinda bariz olarak feto karsiti. Ayrica UlusalKanalda cok gordugumuz N.Sevindi aynen o zamanlarin NagehanA’si gibi. Perincek bir yazisinda kemalist diktatorlukten bahseden sahte solculari elestiriyor, ama kendisinin bir eski savunmasinda da boyle bir tamlama geciyor. Belki insanlari “donek” olduklari icin suclamamak lazim, cunku belki oyleleri de lazim, ya da belki bir tur olumlu casusluk icin boyle davranmak gerekebiliyordur. Hatta genelde hic begenmedigim Nagehan bile belki rol yapiyordur kim bilir.