Sanki her şey güllük gülistanlıkmış da, Türkiye S-400 alınca Türk-Amerikan ilişkileri bozulmuş gibi bir algı var!
Kuşkusuz AKP’nin tavrı da bu algıyı kuvvetlendiriyor. Zira Erdoğan, Çavuşoğlu ve Akar meseleyi “S-400’leri almak bizim için tercih değil, zorunluluktu; ABD patriot satsa S-400 almak zorunda kalmazdık” diye sunuyor.
Erdoğanların meseleyi bu şekilde sunuşu, AKP’nin dış politikasına dair hep yaptığımız şu analizi doğruluyor: AKP Rusya’yla kendisine Suriye’de alan açarak, bunu ABD ile ilişkilerinde pazarlık kartı olarak kullanmaya çalışıyor.
Oysa S-400’ler Türk-Amerikan ilişkilerinin bozulmasının nedeni değil, sonucudur. İşte S-400’ler olmasa da var olan 5 önemli sorun:
1. Amerikan Koridoru
ABD’nin bölgemize dair en temel hedefi, Basra Körfezi’nden Doğu Akdeniz’e uzanan bir enerji koridoru açmaktır. Bu bölge üzerinde çoğunlukla Kürtler yaşadığı için mesele ABD’nin Kürtlere devlet oluşturması biçiminde sunulmaktadır. Oysa ABD’nin derdi Kürtler değildir; bu koridorun üzerinde Aborjinler yaşıyor olsaydı, Aborjin sevdalısı olurlardı. Nitekim ABD stratejik bir hedef olan bu “Büyük Kürdistan” hedefinde, geride kalan yıllar içinde, kendi şartları gereği Kürtleri sattığı, ayaklandırıp yarı yolda bıraktığı durumlar da oldu.
Dolayısıyla emperyalist ABD’nin kurmaya çalıştığı enerji koridoru, aslında bir Kürt koridoru değildir; Amerikan koridorudur.
Amerikan koridoru, fiilen Irak, Suriye, Türkiye ve İran topraklarının bölünmesiyle oluşabiliyor. ABD bu stratejik hedefini, elbette gücü doğrultusunda, uzun vadeye yayarak gerçekleştirmeye çalışıyor: 25 yılda Irak’taki parçayı inşa etti, o parçayla birleştireceği Suriye parçası için 8 yıldır uğraşıyor. Devamının -tabi gücü yeterse; ki yetmeyecek- Türkiye ve İran olacağı, artık NATO salonlarında bile zaman zaman haritalarda ortaya çıkıyor!
2. Doğu Akdeniz’e askeri yığınak
Doğu Akdeniz’de büyük bir enerji savaşı başladı. AKP hükümeti önce Denktaş karşıtlığı sonra da İhvancılığı nedeniyle Doğu Akdeniz’de yanlış bir çizgi izledi. Suriye ve Mısır’la diplomatik ilişkileri olmayan Türkiye, Münhasır Ekonomik Bölge ilan edemedi ve Doğu Akdeniz’de yalnızlaştı.
ABD’li enerji tekelleri ise Rumlarla ve İsrail’le sözleşmeler imzalıyor ve Doğu Akdeniz’den en büyük payı alabilmek için adaya yerleşmeye çalışıyor: İngiltere’nin olan üsler yeterli gelmediği gerekçesiyle Rumlardan yeni ve kendine ait üs istiyor.
3. ‘Soykırım’ sopası
ABD Basra’dan Doğu Akdeniz’e uzanan enerji koridoru projesinde ve hidrokarbon kaynakları için Doğu Akdeniz’e yerleşme hedefinde, kimi konuları Türkiye’ye karşı sopa olarak kullanıyor. Bunların başında da Ermeni meselesi geliyor. “Karşılıklı kırım” olarak nitelenen bir sorunu, “soykırım” statüsüne çıkarma tehdidiyle Ankara’yı sürekli sıkıştırıyor.
4. İran’a karşı koçbaşı
Irak ile İran’ın karşı karşıya gelmesi, 80’lerde ABD için çok önemli bir hedefti; Irak’a yeşil ışık yakarak ve her iki tarafa el altından silah satarak bunu sağladı. ABD 90’larda ise Türkiye ile İran’ı karşı karşıya getirmeye çalıştı: 90’lardaki kimi suikastlara İran izleri yerleştirmeye ve suikastı protesto eylemlerini İran karşıtlığına dönüştürmeye çalışan Amerikancılık, bunda başarılı olamadı. Fakat bu hedefinden vazgeçmiş değil ve risk yarınlar için de geçerli.
Diğer yandan başta İsrail’in güvenliği için İran’a karşı, örneğin Kürecik’e kurulan radar gibi konular, Türkiye ile İran’ı karşı karşıya getirmenin araçları olarak kullanıldı hep. ABD, şimdi de olası bir İran saldırısında, Türkiye’yi İran’a karşı koçbaşı olarak kullanmanın yollarını arıyor.
5. Mali operasyonlar
ABD, Irak harekâtına karşı çıkan Ecevit hükümetine yaptığı 21 Şubat mali operasyonun bir benzeri, Rahip Brunson krizi sırasında da Erdoğanlara yatı. (Kuşkusuz Türk ekonomisini ABD’nin istediği kırılgan kıvama getiren ve kendi tarım ve sanayisini bitirme pahasına iktidar olabilmek ve iktidarda kalabilmek için ABD tekelleriyle anlaşmalar yapan Erdoğan’ın kendisidir!)
Bu 5 temel sorun da göstermektedir ki, Türkiye ABD’nin stratejik ortağı değil, stratejik hedefidir! Ve S-400’ler olmasa da bu sorunlar vardır!
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
22 Temmuz 2019
#1 by Salman Onglu on 23/07/2019 - 13:41
Sayin Guller analizlerinizi begenerek ve zevkle takip ediyorum. Bunun isiginda BOP projesi devam ediyor.TURKIYE’nin olmazsa olmazlrini hice sayan bir iktidar. Insanin aklina su soruyu getiriyor. Danisikli dovuslu ABD’nin BOP projesinin A.B planlari basarisizliga ugramissada sirada C.D planlari yuruyor.Birde [one minute] tecrubesi var.
#2 by puma on 26/07/2019 - 01:22
Turkiye ile ABD arasindaki sorunlar diye bildiklerimiz, eskiden Turkiye ile Ingiltere arasindaki sorunlardi. Yani aslinda Turkiye ile bati derin devleti arasindaki sorunlardir. Trump ta bu derin devletle kavgalidir. Mueller investigation diye bir sey ile Trump’u devirmeye calisiyorlar. 4 temmuzda Trump, ordu ile bir gosteri yapti, ordu bizim tarafimizda mesaji verdi. Trump’un pozisyonu Turkiye ve dunya icin olumludur. Daha iyi olabilir miydi.. Bence guc dengeleri cok daha fazlasina izin vermiyor simdilik. Yeni savaslar, tsunamiler olmuyor artik.
Avrasya Erdoganin devrilmesine istemiyor gibi, cunku Perincek’in (bu durum dis siyasette iyi, ic siyasette olumsuz, ya da etkisiz ) tutumundan anlasilacagi gibi, rakiplernin Amerikanci bir imaji var, mesela bir Chp mv(Atici ) s400leri kurmadan once Abd ile diplamasi yapmali miyiz tartisalim diye gibi sacma sapan seyler soylemisti. Bir de hipotenusten gercek menzil 200 km gibi seyler soylemisti. Yani ABDye pas atmak disinda boyle zirvaliklari uzmanlarin yaninda ve halkin karsininda dile getirmenin ne anlami olabilir.
Avrasyaya yonelmek iyi de, rejim secimle gitmemek uzere kadrolasmaya gidiyor. Avrasya yeni eksenimizi korumak icin bize borc verecek kriz olmayacak, secim olmayacak, kadrolasma devam edecek, ortaya cikan yolsuzluklar sorusturulamayacak. Akp yine yuzde 30larla birinci parti.
Tek care Kilicdar’in devrilmesi ve Chpnin Avrasyaya umut vermesi mi, ama o zaman da hdpliler chpye oy vermez, ve Akp de yeniden tam batici olursa ne olacak Chp Avrasya ile beraber devrim yapacak olsa, hollandadaki “sirketlerimizi” geri alabilecek miyiz.