Türk ve Amerikan askeri heyetleri arasında süren güvenli bölge görüşmelerinden “anlaşma” çıktı. Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre:
a)Türkiye’nin güvenlik endişelerini gidermek üzere ilk aşama tedbirleri alınacak.
b)Bunun için ABD ile “Müşterek Harekât Merkezi” kurulacak.
c)Güvenli bölgenin bir barış koridoruna dönüştürülmesi için ek tedbirler alınacak.
Anlaşılan o ki, ABD Türkiye’yi kaybetmemek için, AKP de ABD’yle daha fazla karşı karşıya gelmemek için bir orta noktada uzlaştı. Ancak iki ülkenin stratejik hedeflerinin birbirine zıt olması nedeniyle kesin bir uzlaşmanın sağlanamayacağını şimdiden belirtelim!
Dolayısıyla varılan nokta aslında bir anlaşma değil, geçici bir uzlaşmadan ibarettir bize göre. Şundan:
Üçüncü seçenek: ABD’yle anlaşma
AKP’nin ABD ile müzakere ettiği güvenli bölge, Türkiye’nin önündeki seçeneklerden üçüncüsü ve en sorunlu olanıdır. Türkiye’nin ABD ile anlaşarak kuracağı bir güvenli bölge, Irak örneğinde de görüleceği gibi, yıllar içerisinde bir PYD güvenli bölgesine dönme riski taşımaktadır.
Bu konuda çokça yazdık. Türkiye ile ABD’nin güvenli bölge konusunda ortak bir çıkarı yoktur, zira hedefleri farklıdır. ABD güvenli bölgeyle, tıpkı Irak’ta olduğu gibi, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt Koridoru, daha doğrusu bir Amerikan Koridoru kurmaya çalışıyor. ABD’nin istediği güvenli bölge, “PYD için bir güvenli bölge”dir.
Türkiye’nin güvenli bölge anlayışı ise AKP’nin ajandası nedeniyle ikili bir durum sergiliyor. Türkiye bir yandan haklı olarak ABD’nin “PYD için güvenli bölge” hedefine karşı çıkıyor ama aynı zamanda bunu fırsata çevirerek, o güvenli bölgenin içinden “ÖSO için güvenli bölge” kurmayı hayal ediyor!
İkinci seçenek: tek başına operasyon
Türkiye’nin önündeki ikinci seçenek ise anlaşma seçeneğinin ortadan kalktığı koşullarda operasyon seçeneğini devreye sokmasıdır. Yani Fırat’ın doğusuna operasyon yapmasıdır.
Bu seçenek, Amerikan Koridoru’nu fiilen hedef alması bakımından yararlı, ancak Suriye’nin onayını almadığı için uluslararası hukuk açısından sorunlu olacaktır.
Elbette “Suriye’nin olurunu almak, Amerikan Koridoru’nu ortadan kaldırma hedefinin yanında önemsizdir” denilebilir, deniliyor da…
Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi, AKP’nin Amerikan Koridoru’nun yerine ya da o koridorun içinden bir ÖSO koridoru çıkarma hayali, “daha önemsiz” denilen Suriye’nin olurunu alma sorununu, orta ve uzun vadede büyük sorun haline getirebilir!
Birinci seçenek: Suriye’yle anlaşma
Dolayısıyla Türkiye için en yararlı seçenek, Suriye ile anlaşarak Amerikan Koridoru’nu ortadan kaldırma seçeneğidir.
Üstelik bu seçenek Türkiye açısından en maliyetsiz seçenektir. TSK’nin komşu topraklarda alacağı askeri riski, bu seçenekte, kendi topraklarında Suriye ordusu alacaktır. Elbette Suriye ordusu bunda zorlanacaktır. Ancak Rusya’nın hava desteği ile Türkiye’nin hava ve özel kuvvet desteği Şam yönetimi için de maliyeti düşürecektir.
Diğer yandan bu birinci seçenek, 5 milyon Suriyeli sığınmacı sorununun da herkes için en yararlı çözümünü getirecektir.
AKP hükümetinin hâlâ “zalim ve katil” diyerek Esad karşıtlığını sürdürmesinin akılcı bir yanı yoktur. Kimi AKP sözcülerinin “halkına zulmeden biriyle anlaşmayız” diyerek sanki ilkeli bir tutum sergiliyormuş izlenimi vermesi, yukarıda anlattığımız ajandayı perdelemeye çalışmaktan başka bir şey değildir.
Amerikan Koridoru’na karşı tek gerçek seçenek, Suriye ile anlaşarak birlikte koridoru ortadan kaldırmaktır. Amerikan Koridoru’na karşı ÖSO koridoru kurmak bir seçenek değil, yeni ve daha büyük sorun demektir!
AKP’nin güvenli bölge konusunda şu aşamada ABD ile “uzlaşması” sorunu çözmemektedir. Türkiye birinci seçeneğe yönelmezse, bu “uzlaşma” ileride çok daha büyük bir soruna dönüşecektir!
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
8 Ağustos 2019
#1 by Yakup on 09/08/2019 - 20:59
Güvenli bölgede ısrar etmek büyük Israil projesine zemin hazirlar.Uzun vadede büyük sorunlar getirir.AKP nin ,Şam hükümetiyle anlasmasindan başka seçeneği yoktur.Ama kişisel inatlaşma, çok büyük zarar görmemize neden olacaktır.2023 varmadan AKP ve C.B Erken bir secimle değişmelidir.Milli hükümet kurulmalı,Türkiye çevre komşularıyla yeniden barışıp,yoluna devam etmelidir.
#2 by puma on 12/08/2019 - 02:16
Akla, acaba ABD ve Rusya aslinda anlasti mi, sorusu geliyor. Normalde ABD ve Rusyanin cikarlari zit. Ama amac Suriyeyi ve belki daha fazlasini paylasmaksa, cikarlar o kadar da zit olmaz. ABD Rusyaya ragmen birsey yapamaz, ama Rusya ile anlastiysalar, orada fiili bir durum yaratir, Suriyenin bunu engellemeye tek basina gucu yetmez, ve sivillere zarar vermeden ve buyuk bir kayip vermeden operasyon yapilmasi mumkun olmayabilir. Boyle bir sey varsa, bu Suriye ile barismamamizi, Reis’in her durumda ayakta kalabilmesini aciklar, ama bana gore yine de fazla fantastik bir senaryo. Ama dogru da olabilir.
Rusya ABDye ne diyebilir: 70 yildir haksiz bir sekilde dunyaya sen hukmettin, ilk atom bombasini yapmanin ustune bir imparatorluk kurdum, ama artik herkes biliyor ki ben cok daha gucluyum,
artik bu kral tacini ben giyecegim. Boyle derse olmaz, kavga olur, savas olur, kalles ve asimetrik saldirilar olur bilek guresi desen, cok uzun surebilir, 80ler dizinisi hatirlayin, gunlerce bilek guresi yapiyorlar. Mesela Putin ABDyi yoketme emri verse, ordusu da bunu kabul etse, basarili da olsa, Putin iktidarda kalabilir mi. Iste ABDnin bunu bilmesi elindeki bir kozdur. Ayrica birbirlerinin elindeki gizli teknolojileri bilmemeleri ve bu yuzden karsi karsi gelmemeye calsimalari da mumkun.
Beyaz irklar, Cin ve Hindistanin hizli buyumesinden rahatsiz olabilirler, ve pazarlik yaparken bunlari kendi aralarinda mutlaka konusmuslardir. Mesela ABD ve Rusyanin Cin’e karsi birlesmesini isteyenler var. Hatta bunlarin bazilari “kartel”e karsi olduklarini soyluyorlar. (Kartel=derin devlet. )
Bence ABDnin onerisinde su var: oranin gercek hakimi biz olalim, siz de orada en iyi yaptiginiz isi yapin:insaat, ve ekonominiz toparlansin. Bizimkilerin boyle bir seye kanmasi cok kolay.
Fetoyle kavga ederken donduk dolastik Fetoyle kavga edenlerle de kavga eder olduk devlet olarak. Vatan Partisinin bundan rahatsiz olmamasi, Ozgur Ozelle H.Akar’in tarstismasinda Ozgur Ozel bariz olarak hakliyken Akar’in tarafini tutmasi , Odtude agac kesilmesine karsi cikanlari Pkkli olmakla suclamasi (o zaman niye Gezi’yi destekliyorsunuz ki) garip tutarsizliklar olarak karsimizda.
Kazdaglarinda da yalnizca yabanci sirket olmasina karsi, heralde, 5’li ittifak herseyi yapsa yerli diye itibar gorecek (Turkiye 5’ten buyuktur)/
ABDnin Turkiyeye yakin durmasinin bir sebebi de su olabilir. Dolar rezerv kuru, ama Avrasya dolari terkediyor, ve ABDnin dolarin gecerli oldugu bolgeyi genis tutmasi gerekiyor. ABDnin dolari satacagi bir yer neresi: Turkiye. Zaten biz de dolari baypas edip kendi paramizla ticaret yapacagiz diyerekten ikili anlasmalar yapiyoruz. Belki ABD bize dolar satarak, tl kazaniyor, o tl de biryelerde gecerli. Yani biz de Turkiye olarak dolarin batan bir rezerv kuru olmasindan yararlaniyoruz belki aslinda.
Avrasyanin bize kredi actigini tahmin etmistim. Nerden: Perincek’in tavrindan. Akp ve ve bu sekilde Turkiyeyi aslinda biz yonetiyoruz gibi davranmasindan. Bu kontrol nasil olacak, “rusvet” mahiyetindeki kredilerle. Eksen kaymasinin ufak bir bedeli olarak azar azar kredi aliyor olmamiz lazim. Ve gercekten de Tele1 de bunu teyit eden bir haber yayinlandi.
ABD ile Turkiye arasindaki pazarlik , acaba derin devleti oyalama taktigi de olabilir mi. Yani tamamen iyi niyetli olabilir mi, bence imkansiz degil.
Suriye ile barismamiz lazim. Bunu VatanPartisinin tam amerikanci saydigi CHP de soyluyor. Uretim ekonomisi: CHp de soyluyor. Yanlislarda da ortaklar, cop yakarak enerji elde etmek. Menzil ayni, o zaman niye birbirinize dusmansiniz. Ha biri amerikanci, digeri rusyaci, Feto ile Akpnin tepesi arasindaki fark ta bu degil mi. O zaman cephelesme neye gore, ideoloji degil de kimin kuklasi olunmasiyla mi ilgili.
Sonuc olarak, katiliyorum. Suriye ile barisilmaili. Bu Rusyanin kotu niyetli olma ihtimaline karsi da bir panzehirdir. Astana sureci devam etmeli, S400ler acik tutulmali,istanbul havalimani kazalari beklemeden kapatilmali. Bunlarin yaninda bence Chp avrasyaya guven vermeli, bunu belki gizli gorusmelerle saglamali, yoksa baksaniza dunyanin ilericileri turkiyenin gericilerini destekliyor, yikilmalarini engelliyor, ne buyuk tezat. Dogrulari soylemek, tutarli olmak, iyi niyetli olmak, iyi projeleri olmak, malesef yeterli degil. Bunlar var da demiyorum ama, bircok sey dunya dengeleriyle belirleniyor. Chp avrasyaya kaysa, Akp tam tersine batiya geri mi doner” bunu bilmek zor. Yoksa umudumuzu AKPnin parcalanmasina mi bagladik yalnizca Bence cok saglam bir strateji degil. Benece Ataturkcu bir derin devlet olusturulmali. Burda kastettigim, mesela savcilar gorevini yapacak, ama biryerlere takilip harcanip gidecekler, bunu engelleyebilecek organize bir yapi. Mesela Baykal Kanadoglu ile 2002 de niye gorusmedi, ya da niye onun fikirlerinden yararlanmadi, ben buna derin devlet eksikligi diyorum. Yoksa batidaki gibi satanist trilyonerlerin medyayi, dinleri, hukumetleri, tip endustrisini (gunes kremi kullanin diye butun Ataturkcu gazeteler bas bas bagiriyor malesef) yonetmesi gibi birseyi kastetmiyorum. Olmayan diplomanin etrafinda birseyler yapilamaz mi. En zor kismi, galiba, insanlari iletisim “imkanlarinin” geldigi seviye konusunda bilgilendirebilmek. Galiba birsey oluyorsa gostere gostere oluyor. Bir hava yaratiliyor, herkes o havaya gore davraniyor. Boyle seylere aslinda pek aklim ermiyor. Ben dogal halimle bazi seylere direncliyken herkesi de oyle zannediyorum.