Kanal İstanbul: NATO’ya Karadeniz yolu

ABD’nin en önemli hedeflerinden biri Karadeniz’e yerleşmektir. Bunun önündeki engel ise 1936 tarihli Montrö anlaşmasıdır.

Montrö Sözleşmesi, bölge dışı devletlerin Karadeniz’de bulundurabileceği savaş gemilerini toplam 45 bin tonaj ve 21 günle sınırlamaktadır.

Montrö özetle Karadeniz’in güvenliğinin garantisidir ve bu sözleşmeyle Türkiye ve Sovyetler Birliği Karadeniz’i fiilen Batılı emperyalist ülkelere kapatmıştır. Öyle ki, ABD Soğuk Savaş döneminde bile Türkiye’yi Montrö’yü delmeye ikna edememiştir!

ABD’nin Karadeniz’e 4 hamlesi

SSCB dağıldıktan sonra kopan devletleri Batı kampına alarak Rusya’yı daha ileriden çevrelemeyi sürdüren ABD, bu süreçte de Karadeniz’e yerleşme planını uygulamaya çalıştı.

1. ABD’nin birinci hamlesi Karadeniz’in batısında kıyısı olan devletleri Atlantik kampına almak oldu. Bulgaristan ve Romanya 2004’te NATO’ya, 2007’de AB’ye üye yapıldı. O zamandan bu zamana ABD bu ülkelere askeri yığınak yapıyor.

2. ABD’nin ikinci hamlesi Kafkaslardan bir gedik açarak Karadeniz’e doğusundan girmekti. Gürcistan’da 2004’te turuncu darbeyle Batıcı Saakaşvili iktidar yapıldı ve Gürcistan’ın NATO üyeliği için düğmeye basıldı. Batıya teslim olmaya itiraz eden Osetlerin bağımsızlık girişimini Saakaşvili’nin engellemeye kalkmasına Putin’in Rusya’sı askeri olarak müdahale etti. Saakaşvili kaçtı, Gürcistan’ın NATO üyeliği rafa kalktı ve ABD’nin birinci hamlesi başarısız oldu.

3. ABD’nin Karadeniz’e üçüncü hamlesi ise kuzeyinden, Ukrayna üzerinden oldu. Putin’in karşı hamleyle Kırım’ı Ukrayna’dan koparması, ABD’nin bu hamlesini sonuçlandırabilmesini önledi: Ukrayna’nın NATO üyeliği de rafa kalktı.

4. İşte Kanal İstanbul, ABD’nin Karadeniz’e yerleşebilmesi için fiilen dördüncü hamle olacak!

Kanal İstanbul ile Çanakkale ve İstanbul Boğazlarını ABD gemilerine sınırlandıran ve Karadeniz’de 21 günden fazla kalmalarını engelleyen Montrö Sözleşmesi devredışı bırakılacaktır; hem de Türk hükümeti eliyle!

Montrö’ye en karşı ülke: ABD

Montrö Sözleşmesi’nin devredışı kalması Washington’un arayıp da bulamadığı bir olanaktır. Zira geride kalan yıllar içinde Montrö’nün bazı hükümlerini kendi çıkarlarına göre güncelletemeyen ABD, Kanal İstanbul ile tamamından kurtulma fırsatı yakalamış olacak!

Montrö Sözleşmesi normalde 20 yıllıktı ve 1956’da sona erecekti. Ancak bunun için taraf devletlerden birinin sözleşmeyi sona erdirme isteği bildiriminde bulunması gerekiyordu. Karadeniz’i bölge denizi yaparak bölge dışı devletlere kapatan özelliği ve yararı nedeniyle bugüne kadar hiçbir taraf devlet sözleşmeyi sona erdirmek için girişimde bulunmamıştı.

ABD bu nedenle, bir de Karadeniz’in “uluslararası su” olduğunu iddia ederek bu denize girmeye çalıştı. Ancak Türkiye bu teze de direndi ve örneğin dönemin Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ şöyle diyerek konuyu kapattı: “Karadeniz, Karadeniz’e kıyısı olan ülkelere ait bir konudur.

Erdoğan’ın NATO’yu Karadeniz’e daveti

ABD, son yıllarda NATO üzerinden Karadeniz’de bazı hamleler yapmaktadır. Üstelik bu hamlelerin siyasi dayanağı da Erdoğan’ın NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e 2016’da yaptığı şu çağrı olmuştur: “Karadeniz’de görünmüyorsunuz. Karadeniz’de görünmeyişiniz Karadeniz’i adeta Rusya’nın bir gölü haline dönüştürüyor. Karadeniz’i tekrar istikrar havzası kılmalıyız” (11.5.2016)

8-9 Temmuz 2016’da Varşova’da yapılan zirvede NATO’nun Karadeniz’deki varlığının artırılması karara bağlandı. Sonuç bildirgesinde Rusya’nın Karadeniz’deki askeri varlığının müttefikler ile diğer ülkelere karşı risk oluşturduğu savunuldu.

Ardından NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg imzasıyla yayımlanan “NATO: Gelecek İçin Hazır” adlı belgede, “NATO Standing Naval Forces in the Black Sea”nin 2018 ve 2019’da Karadeniz’deki varlığını artıracağı ve bu denizde yıl boyunca toplam 120 gün bulunmayı hedef aldığı ilan edildi.

Ve NATO Nisan 2019’da da Karadeniz’i “mücadele alanı” olarak belirledi.

Devlet intiharı

Görüldüğü gibi AKP’nin Kanal İstanbul projesi, ABD’nin yıllardır uğraştığı Karadeniz’e yerleşme hedefini kolayca yerine getiriyor.

Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin karşısında cephe kuran ve güneyde Türkiye’ye karşı “terör koridoru” inşa eden ABD’yi, AKP hükümeti eliyle bu kez kuzeye, Karadeniz’e yerleştirmek, ancak ve ancak bir “devlet intiharı” olur!

Türkiye buna izin veremez!

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
16 Aralık 2019

  1. #1 by puma on 18/12/2019 - 02:47

    Evet, aynen. ABD Rusyanin askeri anlamda cok gerisinde olsa da, yeni ve kritik bir teknoloji ile bazi anlamlarda one gecebilir, ve Karadenizde bulunma hakki elde etmesi onun icin buyuk bir avantaj haline gelebilir. Ayrica dusmanin cok yaklasmasi her zaman buyuk risktir. Uyduruk silahlarla bile karsi tarafi bunaltabilirsiniz.
    …..
    Kanal istanbul yapildi diye otomatik olarak Montro bozulmaz, bazilari Montro kanal icin de gecerli der. Mesela Rusya bunda inat eder, ve kanalin hemen obur ucunda engelleme yapar.
    Ama tabi olay bu noktaya gelmez. Ilk kazma vurulsa bile yariya kadar yapilmadan bu kanal projesi suya duser. Zaten tepkiler de cok buyuk olur. Vatan Partisinin tepesi imamoglu’yu begenmese de, bu konuda tamamen ayni fikirdeler.
    …..
    Yapay zekaci Cem Say* ABD Ay’a insanla inilmedi diyenlerle, sanki dunya duz diyenlerle dalga gecer gibi dalga gibi geciyordu Cumhuriyet’teki yazisinda, asilari savunurken. Bazen icimizde hangi laik kimseler derin devletin adamidir diye soruyorum (dincilerden cok var da). Asilara civa katilmasindan hic bahsedilmezken, ve derin devletin yayin organlari referans gosterilirken, …asilara karsi olanlar Ay’a da inilmedi diyorlar, sakin onlara inanmayin , havasinda. Ben de hodri meydan diyorum. Ay’a inilmedi. (belki bu *Cem Say o Cem Say degildir, hatta belki burdaki, bestecimiz Fazil Say’in yakinidir. kim bilir). Derin devletin TIP ayagina Big Pharma diyoruz. Yavuz dizdar bunu buyuk ilac diye cevirmisti, ben de buyuk eczane diye cevirdim. Yavuz Dizdar’in asilar konusundaki tutumu diger bircok saglikcidan daha dogrudur. Kizamik asisi olalim, ama once civasiz olanini kendimiz yapalim. Ayrica niye asi olmayanlarin hastalanip olmesini o kadar dert ediyorsunuz ki, birakin ne halleri varsa gorsunler. ..Penisilin olmasaymis insanlarin 4te 3u olmazmis.. Hayir, daha iyi alternatifler var. Bu konuda Aydinlik Gazatesi de malesef Soner Yalcin’in kitabina karsi cikarak benzer bir cizgide bulunuyor. (o kitabi okumadim, ama eminim onemli gercekleri gundeme getirmistir).
    ……
    Libyada tamamen kendi kafamiza gore mi hareket ettik.. Ben bundan emin degilim… Korkusuz’da Yenicag’dan transfer olan Ahmet Takan’in yazdiklarina gore, Libya hamlelerimizle kazandigimizdan daha cok kaybettik: 9 ada daha kaybettik. Pek anlamadim dogrusu. Jeopolitik konularda genelde Aydinlik’i referans alirim, ozellikle iktidari bir cizgide tutmak icin o tarafa taviz verme ihtiyaci hissetmeyen yazarlara. Cem Gurdeniz mesela bu konuda olumlu dusunuyordu.
    Bu nasil bir mesela anlamadim, hangi ada kimidir, antlasmalarla belli degil mi. Degilse bu biraz gecekondu mantigina benzer. Once gelen bir tel orgu cevirir ve kendine bir arsa belirler, sonradan gelenlerle kavga eder. 19.yydan boyle seyler oldu, ama 21. yyda bunlarin coktan asilmis olmasi gerekiyordu.
    ……
    Trump’u BJohnson’a benzetiyorlar. Bence sac modeli haric hicbir benzerlik yok. Dunyada sag yukseliyormus.. Ayni fikirde degilim. Bazi yerlerde yukseliyor olabilir. Buyuk resimde bence sosyalizmden bir onceki adim olan (?) devlet kapitalizmi gucleniyor.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: