SALGINDAN SONRA YENİ DÜNYA

Geçen haftanın üç önemli olayı vardı:

1) ABD G7’de koronavirüsü “Vuhan virüsü” diye isimlendirmekte ısrar edince diğer 6 ülkeyle ters düştü, yalnız kaldı ve G7 zirvesi ortak açıklama yayımlayamadı.

2) BM toplantısında da benzer bir tablo yaşandı. Fransa’nın önerisi, ABD’nin öneriye “Vuhan virüsü” ifadesini ekletmek istemesi nedeniyle hayata geçemedi ama ABD yine müttefikleriyle ayrı düşmüş oldu.

3) G20 zirvesinde, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in önerdiği dört teklif alınan kararlara yansıdı. Böylece Çin G20 zirvesine ağırlığını koymuş ve zirveye bir anlamda liderlik etmiş oldu.

ABD’NİN İKİ SEÇENEĞİ

Ortaya çıkan bu tablo, hem ABD içinde hem de ABD’nin liderlik ettiği Batı kampı içinde süren “salgınla mücadele stratejisi” tartışmasına da yeni bir boyut kazandırdı.

Barack Obama döneminin Asya-Pasifik işlerinden sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı Kelly Magsamen’den eski Avustralya Başkanı Kevin Rudd’a pek çok isim, ABD’nin salgınla mücadelede başarı için Çin’le işbirliği yapması gerektiğini savundu.

ABD’nin vaka sayısı bakımından Covid-19’un yeni üssü olması, Trump yönetimini iki seçenekle karşı karşıya getirdi.

Beyaz Saray ya 2018’de uygulamaya başladığı Çin’i ticaret savaşı ile baskılama stratejisini sürdürecek ama salgınla mücadelede yalnız kalacak, ya da Çin’le işbirliğine razı olarak birlikte sürece liderlik edecek ve salgınla mücadeleyi daha az kayıpla kapatacak…

Trump’ın “Çin virüsü” isimlendirmesinden vazgeçmesi, ikinci seçeneğin hayata geçebileceğine işaret ediyor şu aşamada.

NEO-LİBERAL KÜRESELLEŞMENİN İFLASI

Donald Trump yönetimi hangi seçeneği seçerse seçsin, salgın kontrol altına alındığında, artık eski dünyanın yerine yeni dünyanın inşa olmaya başladığını göreceğiz hep birlikte…

Kaldı ki yeni dünya aslında 2008’den bu yana adım adım inşa oluyordu. ABD’nin, liderlik ettiği neo-liberal küreselleşmenin ve serbest piyasa ekonomisinin ruhuna aykırı olarak gümrük duvarlarını yükseltmesi, yeni bir sürecin göstergesiydi.

Şimdi o süreç hızlanacak. Şundan:

Emperyalist tekellerin tüm pazarlara sınırsızca girmek üzere başlattığı neo-liberal küreselleşme salgınla birlikte daha da büyük irtifa kaybetti. Neo-liberal küreselleşme ulusal devletlerin etnisitelere ve mezheplere parçalanarak ulusal pazarların emperyalizme açılmasıydı.

Salgın ise tersi bir gelişmeyi tetikliyor: Devletin müdahaleciliği öne çıkıyor, sosyal devlet anlayışı yeniden önem kazanıyor, kamuculuğun yararları görülüyor ve toplamda ulusal devlet yeniden bayrak yükseltiyor.

AB’DE BÖLÜNME İŞARETLERİ

ABD, Çin, AB, Rusya ve Hindistan gibi büyük güçlerin ağırlık merkezleri oluşturduğu yeni dünyanın şekillenmesi artık hızlanacak.

Hatta ulusal devletlerin bu çağda da vazgeçilmez olduğu gerçeği, AB içinde ciddi çatlaklar yaratacak, yaratmaya da başladı.

AB’nin salgın nedeniyle Şengen’i askıya alması ve sınırları kapatması, AB ülkelerinin her birinin kendi başına kalması, en ağır durumdaki İtalya’ya AB ülkelerinin yardım yapmaması birliğin geleceğini tartışmaya açıyor. İngiltere’nin ayrılmasıyla zaten güç yitiren AB, görünen o ki salgın kontrol altına alındıktan sonra Akdeniz ülkeleri ile Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri olarak ikiye ayrılacak gibi görünüyor.

Diğer yandan ABD’nin AB’ye sınırlarını kapatması, İtalya başta müttefiklerine yardım etmemesi, edememesi, salgından sonra ABD ile AB arasında ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesine neden olacak.

Kısacası salgın kontrol altına alındığında, kayan fay hatları nedeniyle devletlerin yeni duruma göre konumlanmaya başladıklarını izleyeceğiz…

Mehmet Ali Güller
CRI Türk
31 Mart 2020

 

  1. #1 by puma on 02/04/2020 - 01:01

    Kendi halkina (en azindan homojen olarak) deger vermeyen bir ulke niye diger ulkelere yardim etsin. Ayrica bu ulkeler zaten iflas etmis ulkeler. Nasil yani,.. bilmiyorum ama bankacilik anlaminda..mesela Almanya sanayi anlaminda bir super guctur, ama Almanyanin disariya acilan bankasi DeutscheBank’in degeri negatif 1 trilyon dolar diye tahmin ediliyor. Guney Avrupa ulkeleri bankacilik anlaminda zor durumda, yani italya, ispanya, Portekiz, Yunanistan. Belki yanina Fransa’yi de ekleyebiliriz. Ama italya sanayisi zayif bile olsa aslinda toplamda bakarsak cok zengin bir ulkedir, cunku en zengin aristokrat ailelerin bir kismi oradadir. Hatta elitlik anlaminda Rotschildlerden bile yukarida diyorlardi. Isim vereyim mi, aklima gelen Medici, Angelli,.. Ayrica Italyanin baskenti Roma’nin icinde hristiyanligin merkezi sayilan cok zengin Vatikan devleti vardir. Vatikan satanistlerin en onemli dini merkezidir aslinda. Ve Avrupanin 1 numarali altin deposudur. KHudes diye kartel’e karsi olan bir yahudi (malesef Trump’a da karsi) diyordu ki ABDnin gelir vergileri dogrudan Londra ve
    Vatikan’a gider. Bu dogruysa, ABD kartelin kontrolunden cikinca ordaki servete goz diker diye dusunmustum. Sonuc olarak ABDnin 20 kusur trilyon dolar dis borcu vardir (ic yukumlulukleri sayarsaniz yuzlerce trilyon olabilir bu..), ve para basma yetkisi de kartel’e ait ise, ABD bir ulus devlet olarak bu borcu odemek istese yarim milyon ton altin’a ihtiyaci vardir.. Haa, bu borc belki de soyle, yabancilarin elinde 20 trilyon nakit veya ABD bonosu var, bu borc sayilir mi, ..soyle olabilir belki, bu yabancilar gelirler ABDnin 20 trilyonluk servetini satin alirlar, mesela sirketlerini, binalarini, arsalarini.. yani borc yok ta diyemeyiz hemen. Yani gercekten ABD eksi 20 trilyon bir servete sahip.. Peki bunun caresi nedir, dolari devalue edersiniz. Ama bunu galiba para basarak yapamazsiniz, ya bu yetki kartele ait oldugundan , ya da baska sartlar oldugundan, ya da Cin’in hakli santaji ve kontrolu sayesinde. Boyle bir devaluasyondan hic memnun olmayacak kimseler ve ulkeler vardir, cunku yillarca bu sekilde “servet” biriktirmisler, ve gelecege dair odemeler hep dolar uzerinden belirlenmis, falan, sonucta bu devaluasyon hickimsenin isine gelmez. Ayrica dolar basma yetkisi sinirsizdiysa bile, bu sinirsiz yetki kullanilirsa bu sefer dolar itibarini yitirir, rezerv kuru sayilmaz, dunyada gecerli olmaz, ve ABD cok fakirlesir.
    Yani kaos istemeyen dunya ulkeleri birbirlerine muhtactir. Cin tarafindan bakarsak, Cin enerji haricinde kimseye muhtac degil, enerjiyi Rusyadan alir. Gida olarak, ..Sibiryanin issiz bucaksiz topraklarinda Cinliler bugday uretse iki tarafin da isine gelir. Ayrcia Cin’in bir suru beyni ABDde ogrenci olarak egitim gormektedir. Cin bunlari bir kaosun ortasinda birakmak istemez. Ya da ABDnin Japonya’ya 2.dunya savasinda yaptigi gibi bunlari rehin almasini istemez. Ayrica dunya dili olan ingilizceyi iyi ogrenmenin yolu Avrupa veya Amerika’ya gitmektir, Ruslar rus aksaniyla , Cinliler Cin aksaniyla ingilizce konussalar anlasmalari zor olur.
    Yeni bir dunya kuruluyor, evet bu zaten olacakti, ama Rusya Cin strateji ortakligi ile bunun iyilerin istedigi sekilde olmasi ihtimali artti. Trump’un secilmesi de bu ihtimali iyice artirdi. Mesela Trump zamaninda yeni savaslar baslamadi. Salgina gelirsek, bu yalnizca bir katalizor. Ben bunu biraz 28 subat ‘a benzetiyorum. Bir sorun vardi, iyi ve kotulerin farkli planlari vardi, ve ortamdan farkli sekilde yararlanip bir degisiklik yapmak istediler. Bu iyiler ve kotuler bilip bilmeden birlikte de calismis ta olabilirler. Kisa vadede iyiler kazandi, uzun vadede kotuler. Ama bu sefer tam tersi, iyiler de biraz aci cekecek, ama sonra kotuler kaybedecek. Iyiler ya da insanlik ve doga kalici olarak kazanabilir.
    Bazilarinin iddiasina gore bu devrimden sonra, gizlenen tekonolojler (belki bir kismi “uzaylilardan ogrenilen”, ya da Tesla’nin fikirleri uzerine kurulu ) ortaya dokulecek, anti-yercekimi, uzaya seyahat, olumsuzluk (yani uzun yasamak) , bedava enerji gibi seyler halkin hizmetine sunulacak.. Pek inanmiyorum ama bekleyip gorecegiz. Bedava enerjiye inanabilirim, digerleri supheli. 5G tekonoljisi zararli diyorlar, bence de zararli olabilir,..BedriBaykam da kosesinde bahsetmisti. Yani Boris’in Cin’le anlasip ulkesine 5G getirmesine ABDnin karsi cikmasi belki ingilitere halkinin yararinadir
    benzer sekilde Rusyayi begensek te , mesela Rusyanin nanoteknoloji kullanarak kirlenme onleyici bir sprey uretmesini ve bunun marketlerde kolayca elde edilebilecek bir urun olmasini istemeyiz.
    Bence Vuhan virusu denmesinde cok buyuk bir sakinca yok. ispanyol gribi diynince ispanyollari suclamiyoruz. korona desek tek korona bu degil.. bu arada bir soylentiye gore ispanyol gribi de asi ile bulastirilmis. .. Asi demiskken, bir asi uretilmesi en az bir yili alacak diyorlar. ..Kotu adamlarin ajandasina gore (soylendigine gore) bu salginin amaci insanlara asi yapmak, ve o asinin icinde de birsey olacak.. Dunya Saglik Orgutu’ne guvenmiyoruz. Ama cinliler, kubalilar bir araya gelip asi uretirlerse guvenme ihtimalimiz artar… Korona gecirenlerin birkisminda bobrek sorunlari olusuyormus, ama bu koronadan mi yoksa ilactan mi belli degilmis.. yani korona ile her an tanisabiliriz, ama , agir gecirmemek icin ugrasmaliyiz, cunku iyilessek bile belki ilactan zarar gorecegiz, ilac icmiyorum, bana yalnizca cigerden oksijen ve damardan askorbik asit verin diye de doktorlara dayatma yapamazsiniz.
    Bizi ilericilerimiz tam sokaga cikma yasagi istiyorlar. Dedigim gibi buna karsiyim. Hatta soyle bir fikrim var: bu korona akcigere gittiginde sorun oluyor, o zaman akcigerden degil de mesela kan yoluyla bundan az miktarda alsak, vucut antikor uretse , bu sayede cigere geldiginde bile antikor sayesinde korunsak nasil olur. Zaten iyilesenlerin kani ile alinan antikorlar bile birkac ay ise yariyormus. Vucut bu antikorlari kendi uretse sanirim daha etkili olur.

  1. SALGINDAN SONRA YENİ DÜNYA | (=Öykü-Şiir-Anı-Günce=)------------->>>Doğa+Yaşam+Sağlık

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: