TRUMP SEÇİM STRATEJİSİNİ ÇİN ÜZERİNE KURDU

GÜNEY ÇİN DENİZİ’NDE ASKERİ KIŞKIRTMA

6 ay öncesine kadar ABD seçimlerinin favorisi, mevcut başkan Donald Trump’tı. Trump, tepki çeken pek çok politikasına rağmen, ekonomide sağladığı kısmi başarılarla ABD kamuoyunun desteğini arkasına almıştı.

Ancak salgın bu durumu değiştirdi. Trump yönetiminin salgını önce ciddiye almayan, ardından iş ciddileşince topu Çin’e atarak başarısız yönetimini perdelemeye çalışan çizgisi, adım adım kamuoyu desteğini yitirmesine neden oldu.

Dahası ekonomide sağladığı kısmi başarı da bu süreçte tersine döndü: İşsiz sayısı 40 milyonu aştı!

Üstelik siyah öfke patlaması da, Beyaz Saray’ın iyi yönetemediği bir krize dönüştü.

Kısacası Kasım ayı yaklaşırken, Trump için çanlar çalışıyor….

TRUMP AMERİKALILARA ÇİN KORKUSU POMPALIYOR

Ancak Donald Trump kurnaz bir işadamı sonuçta. Hatta devletlerarası ilişkilerde zaman zaman işadamlığının devlet başkanlığının önüne geçtiğini de söyleyebiliriz.

O nedenle Trump, kötü gidişata rağmen oyunu çevirecek potansiyele sahip.

Ve hayatı kâr-zarar hesabı üzerine kurulu Trump, bu amaçla tüm seçim stratejisini Çin üzerine kurmuş durumda.

Amerikan halkına Çin korkusu pompalayarak, Çin’in ABD’nin küresel liderliğini elinden almaya çalıştığını savunarak, Çinlilerin Amerikalıların refahına göz koyduğunu işleyerek ve elbette ateşiyle ülkesini yakmaya çalışan bu kızıl ejdere karşı en yetkin Amerikan kartalının kendisi olduğunu iddia ederek bir seçim kampanyası yürütüyor.

TİCARET VE TEKNOLOJİ SAVAŞI

Nasılsa, ABD stratejisi de Çin karşıtlığına uygun. Trump öncesi yönetimlerce başlatılan ve adım adım inşa edilmiş olan Hint-Pasifik stratejisi, temel olarak Çin’i çevrelemeyi, bölgesine sıkıştırmayı hedefliyor.

Dolayısıyla şartlar Trump için Çin düşmanlığı yapmayı kolaylaştırıyor.

Trump da seçime kadar bunu en iyi şekilde kullanıp dört koldan Çin’e karşı harekete geçmeye ve tansiyonu yükselterek bunu oya çevirmeye çalışıyor.

Ticaret savaşı zaten iki yıldır sert şekilde sürüyor. Teknoloji savaşı da adım adım yükseltildi; Trump, Boris Johnson başta kimi müttefiklerini Huawei’yi 5G’den çıkarması için tehdit ediyor.

ABD diğer yandan Uygur, Tibet, Hong Kong, Tayvan gibi konuları Çin’i sıkıştırmak için kullanıyor. Bu konular üzerinden dünyada Çin’e karşı bir kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.

GÜNEY ÇİN DENİZİ’NDE KIŞKIRTMA

Trump yönetimi son olarak Güney Çin Denizi’nden silah göstererek Çin’i kışkırtmaya çalışıyor.

ABD, Bağımsızlık Günü 4 Temmuz’da Güney Çin Denizi’nde iki uçak gemisiyle askeri tatbikat yaparak açıkça Pekin yönetimini kışkırtmaya çalıştı.

Her biri 90 uçak olmak üzere toplam 180 uçak taşıyan ve 12 bin asker bulunduran USS Nimitz ve USS Ronald Reagan uçak gemileri, açık ki bölgede askeri gerilim peşinde

Nitekim Çin yönetimi de ABD’nin kışkırtma arayışına dikkat çekti. Çin Dışişleri Sözcüsü Zhao Lijian, “ABD’nin niyetinin tartışmalı sularda çatışma kışkırtıcılığı yapmak, askerileşme ve silahlanmayı teşvik etmek ve barış ile istikrara zarar vermek olduğunu” açıkladı.

Aslında iki uçak gemisiyle yapılan bu tatbikat ile, bir gün önce ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun sözlerinin gereği yapılmaya çalışılıyordu. Zira Pompeo özetle “Güney Çin Denizi Çin’in değil” demişti!

Elbette Güney Çin Denizi Çin’in değildi; Çin’le birlikte Filipinler’in, Vietnam’ın, Brunei’nin ve Malezya’nındı. Fakat uçak gemisiyle güç gösterisi yapan ABD’nin kesinlikle değildi!

Güney Çin Denizi’ne dair sorunlar ve tartışmalı konular, komşuların meselesiydi; ABD’nin değil!

ABD’NİN İŞİ ZOR

Elbette Trump yerine Biden’ın kazanması, ABD’nin Çin’e karşı pozisyonunu değiştirmeyecek. Zira Çin’i çevreleme stratejisi, Biden’ın yardımcılığını yaptığı önceki başkan Obama’nın da stratejisiydi.

ABD, küresel liderliğinin önünde engel gördüğü için ekonomik olarak kendisini yakalayan Çin’i, askeri ve siyasi olarak sıkıştırmayı sürdürecek.

Sorun şu ki, Çin defalarca ilan ettiği gibi “küresel liderlik” peşinde değil ve dünyayla yürüttüğü ekonomik ve siyasi ilişkiler, Batı’nın geleneksel sömürgeciliğine hiç benzemediği için Güney Amerika’dan Afrika’ya kadar dünyanın pek ülkesi tarafından kazançlı ve yararlı görülüyor. Dahası ABD’nin tüm tehditlerine rağmen Avrupa ülkeleri de Çin’le ticaret yapmayı kârlı görüyor.

Kısacası, seçimi kim kazanırsa kazansın, ABD’nin işi zor!

Mehmet Ali Güller
CRI Türk
21 Temmuz 2020

  1. #1 by Dr. Murat Aygen on 22/07/2020 - 23:01

    «Âsiyâb-ı devleti bir hâr olsa da çevirir» sözü Osmanlı’dan ziyâde, kurulu-düzenin (ing. establishment) İsviçre saati gibi işlediği ABD için söylenmiştir. Ha bu TRUMP’taki siyâsî zekâ, benim nevres nihâl-i servBÜLENDimdekinden fazla ise, ben de gergedanım. O da, seçim stratejisini, pkk-karşıtlığı üzerine kurmuştu. “APO’nun en büyük düşmanı benim” demekle, rakîbi İNÖNÜ’nün, tıpkı Ankara’dan verilen tenkil emirlerine itaat etmeyen (aşırı-sağcı seçmen buna yürekten inanır) babası gibi bir LiBERAL/NEWYORKER olduğunu savunmuştu [bkz: “Ecvt: ‘APO’nun en büyük düşmanı benim’ (dedi)” (tek sütun üzerine) başlıklı haberi, Hürriyet gzt., Sahibi Erol Simavi, Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Yazıişleri Müdürleri Erol Türegün – Tufan Türenç, Sorumlu Müdür Doğan Satmış, Yıl 44 Sayı 15473, 09 Mayıs 1991 Perşembe, Basıldığı Yer Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A. Ş. Babıâli Cad. No.15-17 Cağaloğlu – İstabul Posta Kodu 34360, s.18].

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: