Doğu Akdeniz Konferansı-3

Ufuk Ötesi okurları anımsayacaktır: 13 Ağustos’ta “Doğu Akdeniz Konferansı-1” ve 7 Eylül’de “Doğu Akdeniz Konferansı-2” başlıklı incelemeleri yayımlamıştık.

Ancak o yazılarda belirttiğimiz şartlar oluşmadan, Erdoğan’ın 22 Eylül’de “Doğu Akdeniz Konferansı” çağrısı yapması ciddi hatadır!

0 müttefikli konferans yanlışı

Önceki “Doğu Akdeniz Konferansı” yazılarımızda şunu söylemiştik: Er geç bir “Doğu Akdeniz Konferansı” yapılacak. Üstelik bu konferans, kaçınılmaz olarak Doğu Akdeniz ülkeleri dışında ABD, Rusya ve AB’nin de masada bir şekilde bulunduğu konferans olacak.

Dolayısıyla önemli olan, o konferansa Türkiye’nin nasıl oturacağıdır. Bugünkü gibi Doğu Akdeniz ülkeleri içinde neredeyse tek bir müttefiki olmayan Ankara’nın katılacağı bir “Doğu Akdeniz Konferansı”ndan, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına yönelik bir karar alabilmek güçtür.

O nedenle Türkiye, er geç yapılacak olan bu konferansa hazırlık olarak, hızla müttefik kazanmaya yönelmelidir.

2 temel hata

Oysa AKP iktidarı bunun tersini yaptı.

1. Er geç yapılacak bir konferansa müttefik bularak hazırlanacağına, hiç müttefiki olmadığı şartlarda kendisi konferans çağrısı yaptı! Erdoğan Doğu Akdeniz Konferansı çağrısını Türkiye’nin avantajlı olduğu şartlarda değil, rakiplerinin avantajlı olduğu şartlarda yaptı.

Açık ki Erdoğan bu hamleye ABD, AB ve NATO üçgeninde zorlandı. AB Konseyi Başkanı Charles Michel’in 4 Eylül tarihli “Doğu Akdeniz’de gerilimi düşürmek için çok taraflı konferans düzenlenmesi” önerisi, bu zorlamanın göstergelerinden biridir.

2. Türkiye, Doğu Akdeniz’i fırsata çevirerek Ege krizinde avantaj sağlamalı demiştik. Tersine, AKP’nin yanlış hamleleri nedeniyle, Yunanistan Ege krizini fırsata çevirerek Doğu Akdeniz’de avantaj sağlıyor maalesef…

Doğu Akdeniz Türk-Yunan konusu değildir

İşte Yunanistan’la “istikşafi görüşmeler” de bu iki temel hatadan kaynaklanan oldukça sorunlu bir girişimdir.

Şöyle ki, elbette Yunanistan’la Ege sorunu nedeniyle “istikşafi görüşmeler” yapılmalıdır.

Fakat AKP’nin yanlış hamleleri neticesinde ortaya çıkan tabloda, Doğu Akdeniz Türkiye ile Yunanistan’ın “istikşafi görüşmelerinin” konusu yapılmıştır maalesef!

Türkiye, ikili olarak Yunanistan’la Doğu Akdeniz’i değil, ancak Ege sorunu konuşabilir, konuşmalıdır!

Türkiye’nin Ege sorunu bağlamında Yunanistan’la bugüne kadar toplam 60 “istikşafi görüşme” yaptıktan sonra, 61. “istikşafi görüşmenin” ajandasına “Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarını” da eklemesi, vahim bir dış politika yanlışıdır!

Ne yapılmalı?

Bu saatten sonra yapılabilecek üç şey kaldı:

1. Türkiye, tıpkı diğer bazı Doğu Akdeniz ülkeleri gibi Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan etmeli.

2. Türkiye, Doğu Akdeniz Konferansı’nda KKTC’nin de bulunmasını şart koşmalı.

3. Hızla, yarını beklemeden, bugünden, konferansa yalnız katılmamak için müttefik bulma çalışmasına başlamalıdır.

Bölgesel siyasi anahtar Suriye’dir. Ankara, Esad karşıtlığından temelden vazgeçerek Şam’la anlaşmalıdır.

Suriye bölgesel siyasi anahtardır, Suriye’yle anlaşmak Türkiye’nin Mısır ve Lübnan’la anlaşmasını kolaylaştıracaktır çünkü. Türkiye, Doğu Akdeniz’de Suriye’yle “yan sınır” anlaşması yaptıktan sonra, Mısır ve Lübnan’la da “deniz yetki alanı” anlaşması aramalıdır.

Küresel siyasi anahtar Rusya’dır. Enerji-politik mücadele nedeniyle ABD ile Rusya karşı karşıyadır. Doğu Akdeniz’deki enerji-politik güç mücadelesi AB gaz baştedarikçisi konumundaki Rusya’yı yakından ilgilendirmektedir. Ankara, bu nedenle Rusya’yla Suriye’nin dışında Doğu Akdeniz’de de (ve elbette Libya’da da) işbirliği yapmalıdır.

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
26 Eylül 2020

  1. #1 by puma on 27/09/2020 - 10:04

    Bir de, bence muzakereleri cahil ve isbirlikcilik potansiyeli tasiyan siyasiler degil deniz kuvvetleri yonetmelidir, ya da en azindan siyasilerin son karari verme yetkisi ellerinden alinmalidir. Deniz kuvvetleri en cok fetodan arindirilmis kurumdur. Tabi ki burda askerlerin yonetime el koymasindan bahsetmiyorum, yonetime el koyabilecek tek guc, rusya itiraz etmezse (bence eder) h.akar’dir hala (bence firsatini bulursa reis obur damadini msb yapacak, baska turlu kendini guvende hissetmez). Kilicdar gecenlerde s400ler aktive edilmeli dedi. Ben de sasirdim, nasil bir atlantikci boyle bir sey der. Bunu nasil yorumlarim: ” aktive edildigini biliyorum, bunu ilan edelim de Trump zor durumda kalsin, Biden kazansin, o da bize reis’i secimle devirmemizde yardim eder..” . Eger oyleyse cok yanlis bir hesap olur bu.

  1. Doğu Akdeniz Konferansı-3 | (Öykü-Şiir-Anı-Günce)-----Doğa+Yaşam+Sağlık+Politika

Yorum bırakın