ABD’NİN GELENEKSEL MÜTTEFİKLERİ ‘KENDİ YOLUNU’ ÇİZİYOR
ABD ile Çin arasındaki mücadele birkaç boyutlu sürüyor. Bir ucu ticaret savaşı diğer ucu da ABD’nin Çin’i askeri olarak çevreleme çabası şeklinde süren bu büyük mücadele, bir çok ülkeyi de doğrudan ilgilendiriyor.
Bunun birinci nedeni elbette Çin’in dünyadaki ülkelerin çoğunun ticarette bir numaralı partneri olmasıdır.
İkinci nedeni ise ABD’nin Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifini çeşitli noktalardan kesmeye çalışmasıdır. Kuşak ve Yol İnisiyatifinin Doğu Asya’dan başlayıp Batı Avrupa’ya uzanan kara ve deniz güzergâhları onlarca ülkeden geçtiği için, haliyle ABD-Çin çarpışması bu ülkeleri de ilgilendirmektedir.
Nitekim ABD doğrudan Çin’le yararlı işbirlikleri yapan bu ülkeleri açık açık tehdit de etmektedir. Bunlardan biri de Çin’le liman anlaşması yapan İsrail’di örneğin…
ABD’NİN 5G ENDİŞESİ
Bir ucu ticaret diğer ucu askeri çevreleme olan bu mücadelenin alanlarından biri de teknolojidir.
Teknoloji alanındaki mücadele, önceleri rekabet alanıyla sınırlıyken, gittikçe ABD’nin yaptırım hatta üçüncü ülkeleri tehdit ettiği bir alana dönüştü.
Rekabetin bu döşümü, kuşkusuz teknolojideki liderlik değişiminden kaynaklandı. ABD kurumlarının da saptadığı gibi, Çin son yıllarda teknolojinin bazı özel alanlarında ABD’yi geçti.
Örneğin ABD Senatosu’nda bu yaz hazırlanan bir raporda, “ABD önlem almazsa internetin kurallarını artık Beijing yazacak” deniyordu!
ABD’nin en çok endişe ettiği konu, 5G teknolojisi. Bu alanda Çin tartışmasız lider durumunda ve dünyanın pek çok ülkesinde 5G altyapısını, Huawei şirketi ile Çin kurmakta….
ABD, bu nedenle en yakın müttefiklerinden İngiltere ile bile karşı karşıya geldi.
POMPEO HUAWEI NEDENİYLE ANKARA’YI UYARDI
ABD’nin Huawei üzerinden tehdit ettiği son ülke Türkiye oldu.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, “Türkiye’nin Huawei ve diğer Çinli şirketlere bağımlılığının artmasının ABD ile askeri işbirliğini olumsuz etkileyebileceğini” açıkladı (23.9.2020).
Pompeo, Türkiye’de önemli miktarda veri bulunduğunu, bu verilerin Huawei üzerinden Çin Komünist Partisi’nin eline geçeceğini savundu!
Çin teknolojisinin ABD’nin iletişim, savunma ve güvenlik ağlarını tehdit ettiğini savunan ABD Dışişleri Bakanı Pompeo şunları söyledi: “İletişim ağlarımızın, savunma ve güvenlik ağlarımızın güvenli olduğundan emin olmamız gerekiyor. Huawei’in Türkiye içinde ya da başka ülkelerde gittikçe artan faaliyetinden yalnızca askeri ve güvenlik iletişim ağları etkilenmeyecek. ABD verilerinin korunmasını sağlayacağız.”
SOSYAL MEDYA YASAKÇISI ABD
ABD’nin hedefi sadece Huawei değil. Çin’in teknoloji altyapı hizmetleri veren şirketlerinden ZTE de Washington’un hedefinde…
Dahası, mesele teknoloji şirketlerinden öteye geçmiş durumda ve artık sosyal medya programları da çatışmanın konusu halinde.
Yıllarca kendisini Batı’nın “özgürlükler” ülkesi olarak sunan ve “kapalı” Çin’in facebook gibi sosyal medya uygulamalarını yasakladığı propagandasını yapan ABD, asıl yasakçılığa kendisi soyundu.
Örneğin TikTok, yasaklanmaya çalışılan Çinli sosyal medya programlarından biri. ABD yönetimi TikTok’un ya ABD’li bir şirkete satılmasını ya da yasaklanacağını dile getiriyor.
Başka Çinli sosyal medya uygulamaları için de benzer süreçler işliyor.
HERKESİN KENDİ YOLU
Sonuç olarak ABD ile Çin arasında teknoloji alanında kıyasıya bir çarpışma yaşanmakta. Çin’in iletişim teknolojisinden uydu teknolojisine kadar pek çok alanda ABD’yi geçmiş olması, Washington’daki karar vericileri daha sert hamleler yapmaya zorluyor.
Görünen o ki, 3 Kasım başkanlık seçimlerinden sonra ABD ile Çin arasındaki teknoloji savaşı daha da sertleşecek ve ülkemiz başta pek çok ülke, ABD’nin tehditleri nedeniyle konumunu daha radikal bir şekilde belirleyecek.
Çin’le ilişkileri nedeniyle ABD baskısı altındaki AB’nin “kendi yolunu” seçeceği şeklindeki açıklamaları, aslında yeni dönemin gidişatına işaret etmektedir.
Anımsayalım: AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell, birliğin dışişleri bakanlarına yaptığı konuşmada “Frank Sinatra gibi olmalıyız: ‘My Way’ (Benim yolum). Çin’e karşı ABD’nin tarafını seçmeyeceğiz çünkü Çin ile ilişkilerimizde aynı çıkarlara sahip değiliz” demişti.
Görünen o ki, Soğuk Savaş dönemi müttefiklik ilişkilerinin gittikçe zayıfladığı ve hemen her ABD müttefikinin Washington’a rağmen Beijing’le ilişkilerini hızla geliştireceği bir sürece giriyoruz.
Mehmet Ali Güller
CRI Türk
6 Ekim 2020
#1 by corekee on 07/10/2020 - 22:51
Her zamanki gibi, çözümlemeleriniz son derece aydınlatıcı. Yalnız, Pekin’e Pekin diyememenizi pek anlayamadım. Sağlıcakla kalın.
#2 by puma on 09/10/2020 - 00:52
Ne olacak.
Trump kazanacak. ABDyi endustrilestirmeye calisacak. Bu endustrilesmeyi kim yapacak, Cinliler. Cinliler gelecekler, ama ucuza calismazlar. Simdi ABD para basip bu sekilde odeme yaparsa Cinliler bunu kabul eder mi: kucuk bir sirketse eder, buyuk sirketse etmeyebilir. Bu yeni fabrikalilarda ABDliler caliscak, Cinliler patron olacaklar, veya bu fabrikayi ABDye satacaklar. ABDnin parasi yok: yani karsiliksiz basmanin bir siniri olmali. ABD diyebilir ki, tamam karsiliksiz basiyorum, ama senin amacin altin almak degil miydi, altin fiyatlarini ozellikle dusuk tutuyorum, git istedigin yerden bu parayla altin al; altin standardi olsaydi daha fazlasini alamayacaktin. .. Tabi bu kabul edilirse sonsuza kadar surmez. ikinci secenek, ABDden ada ulkelerdeki trilyonlara el koymasi istenecek. Bu mesru bir istek, cunku ozel bir merkez bankasinin uretilmesi cok ucuz olan dolarlari basip ABDye borc olarak vermesi mantiksizidi. ABD parayi kendi bassaydi kimseye borclu olmazdi (karsiliksiz olduug surece). ABDnin gelir vergileri dogrudan Londra ve Vatikan’a (derindevlete) gidiyor diyorlarardi. Bu aslinda mantiksiz bir sey degil cunku ABDnin derindevlete bir sekilde borcunu odemesi lazim (yoksa, mesela finansal kriz cikarabilirlerdi), ve para nerden gelecek , tabi ki vergiler. Diger bir yol, derindevletin isteklerini yapma karsiligi bazi borclarin silinmesi. Bu Trump’la zor. Biden olursa ancak belki.