Türkiye-Rusya işbirliğini derinleştirmenin önemi

AKP hükümetininMoskova’yla işbirliğini pratikte stratejik değil taktik düzeyde tutması, hatta ABD’ye beyaz sayfa çağrısı yaptığı her açıklamasına “Rusya’yla sorunlu alanların, işbirliği yapılan alanlardan daha fazla olduğu” vurgusunu önemle eklemesi, Türk-Rus işbirliğinin önündeki en önemli risk faktörüdür.

ABD’nin Ukrayna ve Karadeniz üzerinden Türkiye-Rusya işbirliğini sabote etmeye çalıştığı şartlarda, Ankara’nın Kırım-Tatar açıklamaları, bu riski daha da artırmış durumda.

Nitekim önce Rusya Dışişleri Sözcüsünün, ardından da Rusya Dışişleri Bakanı’nın bu konuda ciddi kaygı ve mesajları oldu.

AKP’NİN YANLIŞ KIRIM POLİTİKASI

Ankara’nın sık sık “Kırım’ın ilhakını tanımıyoruz” demesi Moskova’yı birkaç nedenle rahatsız ediyor:

Birincisi, Ankara bu açıklamayla Kırım halkının bir referandumla Ukrayna’dan ayrılıp Rusya’ya katılmasını tanımamış oluyor.

İkincisi ise bunu bir halk tercihi olarak değil de ilhak olarak görerek, doğrudan Rusya’yı hedef almış oluyor.

Bu tablo, Türkiye’nin Ukrayna’yla her türlü ilişkisini Rusya’nın gözünde kendisine karşı yapılan bir girişim olarak değerlendirmesine yol açıyor. Buna Ankara’nın Ukrayna yönetimine Silahlı İnsansız Hava Aracı (SIHA) satması da, korvet anlaşması yapması da, NATO desteği vermesi de, Karadeniz’de ortak tatbikat yapması da dahil…

TATAR SÜRGÜNÜ-ERMENİ TEHCİRİ

Ankara son olarak Kırım Tatarlarıyla ilgili bir bildiri yayımladı ve şöyle dedi: ““Türkiye, sürgünden 77 yıl sonra.. Kırım Tatarlarının mağduriyetlerinin giderilmesi, kimliklerinin korunması, refah ve esenliklerinin sağlanması için soydaşlarının yanında olmayı sürdürecektir.”

Tatarların, Türkiye Türklerinin ne kadar “soydaşı” olduğu tartışmasını bir kenara bıraktığımızda bile, her tarafıyla sorunlu bir açıklama bu. Zira Tatarların Nazilerle işbirliği nedeniyle Özbekistan başta SSCB içlerine sürgünü, II. Dünya Savaşı koşullarının zorunlu bir önlemidir Moskova için. Tıpkı, Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşı koşullarında benzer gerekçeyle Ermeni tehcirini zorunlu görmesi gibi.

Ankara’nın bu gerçeği atlayarak, “Tatar sürgünü” açıklaması yapması Moskova’yı oldukça rahatsız etti. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova şu karşılığı verdi: “2014 yılına kadar Kırım Tatarlarının bu sorunları konusunda Ukrayna’ya yöneltilen eleştirileri Ankara görmezden geldi. Demek ki Ankara için konu konjonktürel. Türkiye’nin etnik, dinsel, dilsel çözülmemiş sorunları var. Ankara’nın bu tür söylemlere devam etmesi halinde, Rusya Türkiye’deki benzer sorunlara dikkat çekmek zorunda kalacaktır.” (Sputnik, 21.5.2021).

Yani Zaharova açıkça, Ankara’nın tavrını sürdürmesi halinde Moskova’nın da örneğin Kürt sorununu kaşıyacağını belirtmiş oluyor. Kuşkusuz Ankara da buna karşılık, “Tatar sürgünü” açıklamasından çok önce Moskova’nın zaten Kürt sorununu kaşıdığını belirtebilir. Ama politik sahnenin ihtiyacı bakımından mesele kimin ilk kaşıyan olduğu değil, kaşıma işleminin Türkiye’ye de Rusya’ya da bir yarar getirmeyeceği gerçeğidir.

LAVROV’UN SERT MESAJI

Zaharova’nın ardından, sonuçları bakımından çok daha sert bir açıklama ise Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan geldi.

Lavrov, “Ukrayna’yı Kırım konusunda cesaretlendirmeyi, Rusya’nın toprak bütünlüğüne kastetmek ile eşdeğer gördüklerini Türkiye’ye son derece açık bir biçimde ilettiklerini” belirtti (Sputnik, 24.5.2021).

Rusya Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin, Rusya’nın “meşru endişelerini dikkate alarak izlediği çizgiyi değiştireceğini” umduklarını belirtti.

Bakalım Ankara, Ukrayna politikasında bir değişikliğe gidecek mi? Ama görünen o ki, AKP hükümetinin bu mevcut çizgiyi sürdürmesi halinde, Türkiye ile Rusya arasında turizm ve tarım konusunu aşan nicelikte maliyetli bir tablo oluşacak.

BAĞIMSIZ DIŞ POLİTİKA

Oysa Türkiye ile Rusya’nın taktik düzeyde yürüdüğünde bile bölgede oldukça yararlı sonuçlar doğuran işbirliği, stratejik düzeye çıkarıldığında katlanarak artan sonuçlar alacaktır. Başta Doğu Akdeniz olmak üzere Batı’nın ağırlık oluşturmaya başladığı sahalarda Türkiye’nin elini güçlendirecektir.

AKP hükümeti ise Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın başta Saray takımının sözleriyle bu işbirliği sürecini sabote etme riski taşıyan çıkışlar yapmaktadır sürekli.

Ancak unutulmaması gereken şudur: Ankara’nın bu tavrı, ABD’yle beyaz sayfa açılmasına değil, tersine ABD’nin ağır baskı uygulayacağı türden bir ilişki dayatmasına neden olur.

Zira son 70 yılın en büyük dersidir: Türkiye’nin Batı nezdinde gerçek anlamda ağırlık kazanmasının yolu Batı’nın çıkarlarına uygun politikalar izlemesinde değil, bağımsız dış politika uygulamasından geçmektedir.

Mehmet Ali Güller
CRI Türk
25 Mayıs 2021

  1. #1 by puma on 27/05/2021 - 11:14

    Su paragraf yeni bilgi idi benim icin (tesekur ederiz, aynisini bir ara yanlislikla ovdugum HaberGlobal’dan da duymak isteriz):

    “Tatarların, Türkiye Türklerinin ne kadar “soydaşı” olduğu tartışmasını bir kenara bıraktığımızda bile, her tarafıyla sorunlu bir açıklama bu. Zira Tatarların Nazilerle işbirliği nedeniyle Özbekistan başta SSCB içlerine sürgünü, II. Dünya Savaşı koşullarının zorunlu bir önlemidir Moskova için. Tıpkı, Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşı koşullarında benzer gerekçeyle Ermeni tehcirini zorunlu görmesi gibi.”
    ……….
    Turkiye Rusya ve Trump’un yaninda yer almali, yuksek teknoloji “ASI”lardan uzak durmalidir.
    Bu son soyledigim bir varlik yokluk meselesidir, ama kimseye de anlatamiyoruz.

  1. Türkiye-Rusya işbirliğini derinleştirmenin önemi | Öykü-Şiir-Anı-Günce-Doğa+Yaşam+Sağlık+Politika

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: