Burjuvazinin Cumhuriyet’e ihaneti

Cumhuriyetimizin bugünkü durumuna dair yapılacak hemen her kapsamlı çözümleme, aynı sonuca çıkar: Türk burjuvazisi devrimine sahip çıkmadı, Cumhuriyet’e ihanet etti.

Kuşkusuz Türk Devrimine, benzerleri gibi doğrudan burjuvazi liderlik etmedi. Türkiye’nin şartları, sosyoekonomik karakteri vb. nedenlerle, Türk Devrimine ağırlıklı olarak askerlerin yer aldığı aydın ve küçük burjuva kesimler önderlik etti.

Çünkü “büyük burjuvazi” yoktu, Osmanlı’nın büyük burjuvazisi Batı ile iş yapan komprador burjuvaziydi. Orta ölçekli burjuvazinin de Kurtuluş Savaşı’nda nasıl roller aldığı, Kuvayı Milliye ve Müdafai Hukuk örgütlenmeleri sırasında görüldü. O döneme dair hatıratta hep dikkat çekicidir: Şehrin ekonomik bakımından ileri gelenleri yani zenginleri, genelde işgale karşı direnme hazırlıklarında ayak sürümüşlerdir. (Kuşkusuz istisnaları, tarihe geçenleri vardır.)

Menderes’in burjuvazi oluşturma programı

Türk Devrimi, devrimden sonra, ağırlıklı olarak da “devletçilik” ilkesinin yara almaya başladığı 1940’lardan sonra “büyük burjuvazisini” oluşturmaya soyundu.

O sürecin, birbirini bütünleyen iki kritik virajı var:

Biri devrimi halkçılık yönünde ilerletme hamlelerine karşı, büyük arazi sahiplerinin “toprak reformuna” karşı çıkarak CHP’den ayrılıp DP’yi kurmasıydı.

Diğeri de, Türkiye’yi yönetenlerin, kuruluştaki bağımsızlıkçılık ilkesini bir kenara koyarak, ülkeyi Atlantik kampına sokmasıydı.

Bu iki sürecin birbirini bütünleyen yanı şuydu: Atlantik süreci, “Türkiye’yi küçük Amerika” yapma süreciydi. Mendereslerin sloganı “her mahallede bir milyoner” yaratmaktı. (Kökünü Mendereslere götüren Erdoğanlar o hedefe ulaştı: Milyonerler, milyarderler çoğaldı ama fakir daha da fakirleşti. 70 yılda zengin yaratıp, zenginle fakir arasındaki makası sürekli açtılar.)

TÜSİAD’ın 12 Mart ve 12 Eylül rolü

1950’lerle birlikte DP iktidarı altında palazlanan burjuvazi, ABD’nin antikomünist programına eklemlenerek adım adım Türk Devrimini dondurdu. Dahası ilerleyen yıllarda ABD’nin programına uygun olarak sola karşı panzehir diye dinciliğin önünü açtı.

27 Mayıs Anayasası’nın sağladığı özgürlükler ortamı, ortaya çıkan sendikalar ve işçi sınıfının önem kazanmaya başlayan gücü, Türk burjuvazisini ürküttü. İstanbul sermayesinin TÜSİAD olarak ortaya çıkması, işte o sürecin, 12 Mart’ın içindedir. Ve o TÜSİAD, 12 Eylül’e giderken gazete ilanlarıyla hükümet darbesine soyundu. Türkiye’yi büyük burjuvazinin talebiyle ABD’nin serbest piyasasına eklemlemenin programı olan 24 Ocak 1980 kararlarının alınması da, o kararları uygulayabilmek için 12 Eylül 1980 darbesinin yapılması da, 12 Eylül’ün Özal yönetimiyle büyük burjuvazinin iyice palazlanması da, yine büyük burjuvazinin ihtiyacı olarak toplumun dincileştirilmesi de, hep bir ve aynı süreçtir.

Bitmedi…

TÜSİAD-AKP ortaklığı

Türkiye’yi AB kapılarına bağlama, ABD’nin BOP’una uygun iktidar oluşturma süreçleri de büyük burjuvazinin mimarlığındadır. 2001’de kurulan AKP’yi bir yılda iktidar yapan süreçte TÜSİAD’ın rolü o kadar büyüktür ki, sadece büyük sermayenin o dönemki gazetelerine bakarak bile bunu görürsünüz. Nitekim TÜSİAD üyeleri, AKP döneminde en büyük kârlılık dönemlerine eriştiklerini, sürekli dile getirdiler.

Kısacası Türk burjuvazisi, 70 yılda sola karşı panzehir diye dinciliğin önünü aça aça Türkiye’yi bugüne getirdi. O nedenle şimdi TÜSİAD’ın kalkıp demokrasi ve laiklik konusunda endişe açıklamasının zerre önemi yoktur. Menderes, Demirel, Özal, Çiller ve Erdoğan zincirindeki çelik halkaların her biri, tek tek büyük burjuva holdinglerdir, şirketlerdir, gruplardır…

TÜSİAD’ın asıl endişesi demokrasi ve laiklik değil, AKP’nin “parti devleti” özelliği öne çıktıkça ihalelerin ve sermaye transferlerinin “tek yönlü” işlemeye başlamasıdır.

Devrimci Cumhuriyet

Kısacası, Türkiye’nin bugününde Türk burjuvazisinin ihaneti kritik önemdedir. Laikliğin budandığı, Cumhuriyet’in kazanımlarının pek çoğunun tasfiye edildiği, rejimin dönüştürüldüğü, hukukun ayaklar altına alındığı bir süreçte, Türkiye’nin tüm ilerici kesimlerinin temel hedefi artık “Devrimci Cumhuriyet” olmalıdır.

Cumhuriyet’in 98. yılına girerken çıkarılacak asıl ders şudur: Devrimcilik, Atatürk’ün altı oku içinde en önemlisidir. O ok olmayınca, diğer okların ulaşacağı mesafe kısalmaktadır. Artık korunacak bir Cumhuriyet’imiz yok, yeniden devrimci programla inşa edilecek bir Cumhuriyet ihtiyacımız var.

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
28 Ekim 2021

Reklam
  1. #1 by Sedat Senturk on 29/10/2021 - 00:16

    Bugune kadar okudugum en guzel yazilarinizdan biri bu oldu. Evet, tek yol Devrimci Cumhuriyet ama bu bayragindaki alti oku unutmus CHP ile olacak is degil ne yazik. yeni olusumlara ihtiyac var.
    Selamlar.

  2. #2 by Mehmet Murat AYGEN on 29/10/2021 - 13:43

    ASYA’da 1 tâne tüketim toplumu vardır: Japonya. O da öyle dayağı yedikten sonra oldu. CUMHURiYET cumhurun tüketim toplumu olma talebine boyun BAYAR ve arkadaşlarının partiyi terk ettikleri 1946 yılında eğdi. «Hakla rağmen halk için» devrimci(!) ülkü ve de umdesi, tatbik mevkine, 22 EYLÜL 1952 mübârek günü tekrar kondu. Daha neler neler bunun sene-i devriyelerine denk getirilmiştir: Louis Althusser faşizmi “Montag arşivindeki 22 Eylül 1966 tarihli bir elyazması” ile kahretmiş, mahv-u nâbut etmiş [bkz: Canaslan, Eylem & Akal, Cemal Bâli, “Güncel Müdahaleler”, DOST, ISBN 978-975-298-482-0, 2. Baskı Aralık 2017 Pelin Ofset Ltd. Şti. İvedik Organize Sanayi Bölgesi Matbaacılar Sitesi 1514. Sokak No.28-30 Yenimahalle / Ankara, s.163].

  3. #3 by Mehmet Murat AYGEN on 29/10/2021 - 13:46

    ASYA’da 1 tâne tüketim toplumu vardır: Japonya. O da öyle dayağı yedikten sonra oldu. CUMHURiYET cumhurun tüketim toplumu olma talebine boyun BAYAR ve arkadaşlarının partiyi terk ettikleri 1946 yılında eğdi. «Halka rağmen halk için» devrimci(!) ülkü ve de umdesi, tatbik mevkine, 22 EYLÜL 1952 mübârek günü tekrar kondu. Daha neler neler bunun sene-i devriyelerine denk getirilmiştir: Louis Althusser faşizmi “Montag arşivindeki 22 Eylül 1966 tarihli bir elyazması” ile kahretmiş, mahv-u nâbut etmiş [bkz: Canaslan, Eylem & Akal, Cemal Bâli, “Güncel Müdahaleler”, DOST, ISBN 978-975-298-482-0, 2. Baskı Aralık 2017 Pelin Ofset Ltd. Şti. İvedik Organize Sanayi Bölgesi Matbaacılar Sitesi 1514. Sokak No.28-30 Yenimahalle / Ankara, s.163].

  4. #4 by Mehmet Murat AYGEN on 29/10/2021 - 19:23

    Zevk-u sefâ bu hayâtın bilmem neresinde, kahrolsa faşizm bâri biraz son nefesimde 🙂

  5. #5 by ZAFER SEL on 30/10/2021 - 14:16

    MÜKEMMEL YAZI .OK TAKDİR ETTİM
    ________________________________

  1. Burjuvazinin Cumhuriyet’e ihaneti | Öykü-Şiir-Anı-Günce-Doğa+Yaşam+Sağlık+Politika

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: