Kılıçdaroğlu’nun helalleşme açılımı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önce “Geçmişte partimizin de hataları oldu; helalleşme yolculuğuna çıkma kararı aldım” dedi. Gelen tepkiler üzerine bu kez “helalleşme başka, hesaplaşma başka” diyerek kimlerle helalleşeceğinin kısa bir listesini açıkladı TBMM grup toplantısında.

28 Şubat mağdurlarından Ali İsmail Korkmaz’ın ailesine, Maraş ve Sivas mağdurlarından Soma mağdurlarına, 6-7 Eylül mağdurlarından darbe mağdurlarına uzanan geniş bir listeyle helalleşeceğini söyledi CHP Genel Balkanı…

Sorumlu CHP mi ki helalleşecek?

Helalleşme, haksızlık yaptığınız kimseyle ödeşmektir özetle. Peki CHP iktidarı, bu sayılan kesimlerden hangisine haksızlık yapmıştır?

CHP 1950’den beri, yani 70 yıldır, sadece 10 yıl iktidar olabilmiştir. O 10 yılın da neredeyse tamamı koalisyon şeklinde ve hatta 4 yılı da koalisyonun küçük ortağı olarak. Dolayısıyla Türkiye’nin 70 yılında, mağdur edilenlerle helalleşmesi gerekenler CHP değil, sağ partilerdir.

Şöyle de söyleyebiliriz: Maraş’ta, Sivas’ta Alevileri CHP mi katletti ki, Kılıçdaroğlu mağdurlarla helalleşecek? Diyarbakır Cezaevi’nde mahkumlara CHP mi işkence yaptı ki, Kılıçdaroğlu mağdurlarla helalleşecek? Darbeleri CHP mi yaptı ki, Kılıçdaroğlu darbe mağdurlarıyla helalleşecek? Ya 6-7 Eylül’den başlayarak Gladyo/Kontrgerilla eylemleri? ABD emperyalizminin bu cinayetlerinin mağdurlarıyla neden CHP helalleşiyor?

CHP kendisinin sorumlu olmadığı bu olayların mağdurlarıyla helalleşemez, dayanışır ancak! Dahası, iktidar olduğunda da devlet arşivlerini açmalı ve bu mağduriyetleri yaratanlardan hesap sormalıdır.

İşin bir tuhaflığı da şudur: Türkiye’yi 20 yıldır AKP yönetmektedir ancak Türkiye’deki olumsuzlukları AKP yerine “helalleşme” hamlesiyle CHP üstlenmektedir!

Hesaplaşma-helalleşme diyalektiği

Kılıçdaroğlu’nun sonradan yaptığı “helalleşme başka, hesaplaşma başka” düzeltmesi aynı zamanda bu iki kavramın sıkı ilişkiye sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak, helalleşmenin mi yoksa hesaplaşmanın mı önce geleceği kritik önemde konudur.

Eğer önce geçmişle hesaplaşılır, suçlar ortaya konur ve yargılanırsa, ardından elbette helalleşme gelmelidir. Bu siyaseten devrimci bir tutumdur.

Hesaplaşma yapılmadan helalleşmeye soyunmak ise geçmişle uzlaşılacağı, geçmişteki suçlardan hesap sorulmayacağı anlamına gelir. Bu da siyaseten en fazla restorasyondur.

Helalleşme ile hesaplaşma arasında şöyle bir ilişki de vardır: Örneğin Kılıçdaroğlu “28 Şubat mağdurlarıyla helalleşeceğim” dediğinde, aslında “28 Şubatçılarla hesaplaşacağım” da demiş olmaktadır.

İşte meselenin esası da budur. Nitekim FETÖ’cüler Kılıçdaroğlu’nun çıkışını “yetmez ama evet” diyerek kutlamakta, AKP’liler ise fırsata çevirerek “CHP’nin herkesten özür dilemesi gerektiğini” savunmakta, yani Kılıçdaroğlu’ndan bir bütün olarak Cumhuriyet’le hesaplaşmasını istemektedirler.

28 Şubat’ı türbana indirgeyen ve “laiklerin dindarlara zulmü” olarak propaganda eden siyasal İslamcılık, ne yazık ki CHP yönetimini de avlamıştır. Oysa 28 Şubat’ın asıl “mağduru” Fethullah Gülen’dir; 28 Şubat’ın kılıcından kaçıp ABD’ye sığınmıştır. Ve 28 Şubat sürebilseydi, tarikat ve cemaatler devlete giremeyecek, FETÖ paralel devlet kuramayacaktı. Yani 28 Şubat sürse 15 Temmuz yaşanmayacaktı.

Ekmeleddin İhsanoğlu vakası da helalleşme açılımıydı

İşte Kılıçdaroğlu’nun helalleşme açılımının esası bunun içindir; siyasal İslamcıların, dincilerin, muhafazakârların oyunu alabilmek(!) için; Gül-Babacan-Davutoğlu ile müttefik olabilmek için.

Kılıçdaroğlu’nun türban açılımı ve “laiklik tehlikededir diyemem” çıkışıyla Türkiye’yi getirdiği yer ortadadır.

Büyük şairimiz Orhan Veli’nin 14 Mayıs 1950 seçimlerinden sonra yaptığı saptama, geçerliliğini korumaktadır: “Seçimler bitti. Demokrat Parti, Halk Partisi’ni korkunç bir bozguna uğrattı. Oysaki Halk Partisi, halkı kazanacağını umarak, fikirleriyle prensiplerinden son zamanlarda ne fedakârlıklar etmişti. Bütün yayınlarına göz yumulan din dergileri, okullara konan din dersleri, yeniden açılan ilahiyat fakülteleri, imam hatip kursları, türbeler, şahsi sermayeye sağlanan imtiyazlar, her türlü irticaya tanınan haklar… Hiçbiri kâr etmedi. Zavallı Halk Partisi.”

CHP, elinden kozlarını alacağım(!) diye AKP’nin hedeflerini gerçekleştirmesine omuz vererek, siyasal İslamcılığa taviz vererek iktidarı yıkamaz. Nitekim denendi ve görüldü. Kaldı ki AKP’yi yıksa bile bu şekilde Cumhuriyet’i kaybeder!

Bitirirken anımsatalım: CHP’nin tam da bu hedefle Ekmeleddin İhsanoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı göstermesi de bir helalleşme açılımıydı!

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
18 Kasım 2021

Reklam
  1. #1 by cumhuriyetciyorum on 19/11/2021 - 11:33

    Helalleşmeyi anlayabilmek için CHP’nin son zamanlarda oluşturduğu dost listesine bakmak yeter. SP, Deva, GELECEK ve HDP’yi bu listeye eklerseniz o da yetmedi kendinize Dersimli dedirtirseniz Roboski, 28 Şubat’la hesaplaşma vb kendi varlığınızla çelişen sözler etmekten kaçınamazsınız. Helalleşmeyle dostlara selâm çakılmıştır. Elbette kabul edilemez. Günümüz TÜRK SİYASETİ = ÇOK PARTİ + İKİ İTTİFAK + TEK SEÇENEK’tir.

  2. #2 by Mehmet Murat AYGEN on 20/11/2021 - 17:54

    Helallik istemesi gerekenler terörist yetiştiren tedrîsâtı getirenlerdir. Gandikemal “Mehmet Ali AĞCA’nın yaptığının yanında Deniz GEZMiŞ’in yaptıkları nedir ki” demekten âciz bir CHP’lidir. AĞCA Câlal Bayar’ın yüksek himayeleri altında kurulan yeraltı tekke-ve zâviyelerinin yetiştirdiği en DISTINGUISHED FELLOW’dur.

  1. Kılıçdaroğlu’nun helalleşme açılımı | Öykü-Şiir-Anı-Günce-Doğa+Yaşam+Sağlık+Politika

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: