ABD kuşatmasını yarma harekâtı

Tabloyu şöyle özetleyebiliriz: Rusya, ABD/NATO’nun 30 yıldır sürdürdüğü büyük kuşatmaya karşı, “son cephe” üzerinden yarma harekâtı yapıyor. Ukrayna’yı son cephe ve satranç tahtası haline getiren ise Rusya değil, ABD’dir. Bedelini ise ne yazık ki Ukrayna halkı ödüyor…

Bugünü çözümleyebilmek, son 30 yılın stratejik mücadelesini incelemekten geçer: ABD, eski SSCB ülkelerine genişlemeyeceği sözü vermesine rağmen, Rusya’yı boğmak amacıyla beş dalgada NATO’yu Rusya sınırlarına genişletti. Yani 30 yıldır ABD saldıran, Rusya savunan pozisyondaydı. Ancak güç dengeleri değişiyor ve Rusya hem son savunma hattında olduğu için ama hem de “artık yeter” diyecek potansiyele ulaştığı için, ABD saldırganlığına yanıt vermektedir. Özeti budur.

Asıl savaşı bitiren harekât

Tam da bu nedenle, Rusya’nın askeri harekâtı, “asıl savaşı” bitirme hedefli savunma saldırısı olarak da yorumlanabilir. Çünkü sekiz yıldır Donbass’ta zaten savaş vardı. 2014’te Amerikancı darbeyle hükümet devrildiğinde, Kırım, Donetsk ve Lugansk darbeye karşı pozisyon aldı. Kırım bağımsızlık ilan etti, referandumla Rusya’ya katıldı. Ukrayna, Donetsk ve Lugansk’a saldırdı. 2015’te Minsk Anlaşması’yla bu iki bölgeye “özel statü” kararlaştırıldı ancak Ukrayna uymadı ve sekiz yıldır Donetsk ve Lugansk’ı, yani Donbass bölgesini vuruyor. Batı medyası üzerini örtse de sekiz yılın sonunda Donbass’ta 2.600 sivil öldürüldü (bazı kuruluşların verilerine göre 3 bini çocuk olmak üzere 13 bini sivil, toplamda 14 bin insan öldürüldü), on binlerce insan evlerini terk etmek zorunda kaldı.

İşte Putin’in askeri harekâtı, bu büyük kıyımı da fiilen sonlandırmayı amaçlıyor. Nitekim Donetsk ve Lugansk cumhuriyetlerinin yetkilileri “Rusya’nın harekatı, Donbass’a barış getiriyor” demektedir.

Harekatın hedefleri

Putin’in 24 Şubat 2022 sabahı başlattığı askeri harekâtın hedeflerine bakacak olursak:

Askeri hedefler: Birincisi ve esas olarak Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri’nin Ukrayna kontrolü altındaki 2/3’lük bölümünde egemenlik sağlamak. İkincisi, füze savunma sistemleri başta olmak üzere Ukrayna’nın çeşitli bölgelerindeki askeri tesislerini etkisiz hale getirmek.

Siyasi hedefler: Kiev’deki Amerikancı hükümeti yıkmak ve neo-Nazi gruplarını tasfiye etmek.

Stratejik hedef: ABD/NATO’yu “güvenlik garantileri” vermeye mecbur etmek. Bu garantilerin başında da Ukrayna’nın NATO’ya üye alınmayacağı konusu var elbette.

ABD’ye güvenen bedel öder

Ukrayna penceresinden tablo şudur: ABD Ukrayna’yı ateşe attı ve Rusya’ya karşı savunamıyor. Bu gerçeklik, eski dünyanın egemenlerinin hegemonyasının zayıflamasına ve yeni dünyanın şekillenmekte olduğuna işaret etmektedir.

Ukrayna, en sonunda bu tablodan dersler çıkaracaktır. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin şu sözleri, o gerçeğe işaret etmektedir: “Ülkemizin savunmasında yalnız bırakıldık. Kim bizimle savaşmaya hazır? Kim Ukrayna’ya NATO’ya katılma garantisi vermeye hazır? Herkes korkuyor.”

Tablo budur ve acımasızdır: ABD’ye güvenenin büyük bedel ödediğini resmetmektedir. Öyle ki, ABD’nin savaş kışkırtıcılığına alet olan Zelenski, askeri harekâtın ikinci gününde “Rusya ile müzakere masasına oturmamız gerekiyor” demek durumunda kalmıştır. Bu, Ukrayna halkının da er geç 2014’teki Amerikancı darbe ile hesaplaşacağının göstergesidir.

Montrö sigortadır

Konunun Türkiye’yi ilgilendiren boyutu ise enerji, turizm gibi ekonomik alanlardan çok, bir güvenlik problemi olarak Karadeniz’dir. ABD’nin NATO düzleminde bir süredir Türkiye’yi Ukrayna krizi üzerinden Montrö’yü gevşetmeye zorladığını biliyoruz. Son olarak Reuters bu konuda yapılan “gayri resmi görüşmelerde ilerleme sağlanamadığını” duyurmuştu.

ABD’nin ve Batı’nın olanı “savaş” ama Rusya’nın “askeri harekât” şeklinde nitelemesi, bu ülkelerin çıkarları kadar bizi de yakından ilgilendiren bir farklılıktır. Türkiye’nin tabloyu “savaş” diye nitelendirmesi, Montrö’nün savaşla ilgili maddeleri üzerinden ABD’nin ülkemizi zorlamasına koz oluşturur.

Oysa Montrö Sözleşmesi’nin doğurduğu statünün korunması, sadece çatışanları değil, bölgeyi etkileyecek savaş riskini azaltması bakımından Türkiye’yi de çok yakından ilgilendirmektedir. Ankara’nın asıl odaklanması gereken konu budur.

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
26 Şubat 2022

  1. #1 by Mustafa on 27/02/2022 - 06:02

    Mehmet Ali Bey,
    Fikirlerinizin temelinde NATO’nun genişlemesinin Rusya tarafından tehdit olarak algılanmasını anlıyorum. Rusya’nın tehdit algılama sebebini bize açıklar mısınız lütfen? NATO bir saldırı aracı olarak kullanılabilir mi? NATO bir saldırı aracı olarak kullanılabilecek ise ve bunun için gerekli bahaneyi NATO üyesi devletler bulmaktan çekinmeyecek ise Rusya’ya sınır bir ülkenin NATO üyesi olması gerçekten bir ihtiyaç mıdır? NATO üyesi ülkelerin savunma bahanesi ile Rusya ile topyekûn nükleer bir savaşı göze aldıklarını mı iddia ediyorsunuz?
    Haklı veya haksız sebepler ile genişleyen NATO’nun gerçekten bir savunma niyeti taşımadığını detayı ile izah eder misiniz lütfen? Cevabınız için şimdiden teşekkürler.

  2. #2 by nurtekinaran on 27/02/2022 - 16:40

    Fox, halktv, tele1 ve diğerleri… Hepsi ABD tarafından bakıyor. Benim eski kanalım Ulusal Kanal Akp’ye kızıyor. ABD ile aynı safta olduğu için. Türkiye Irak’a askeri harekat düzenlemedik mi? İdlib’de kaç gözlem noktamız var? Suriye ‘ye niye askeri harekat düzenledik. Kaç askerimiz öldü? Bugün Rusya’ ya karşı çıkanlar Libya’da, Suriye’de Irak’a neredeydiler? Sizin analizleriniz sağlam. Ben şuna da inanıyorum. Ukrayna 198 ölü, Rusya 3500 asker, savaş uçağı, tank VS. Kaybetmiş. Ukrayna’daki herkes kaçıyor. Erkekler kaçmasın diye 18_60 yaş arasını orduya çağırdılar. Halk direniyor diyorlar, bir kişi bir tankın önüne çıktı. Hepsi bu.

  1. ABD kuşatmasını yarma harekâtı | Doğa+Yaşam+ ve Politik Yazılar =Paylaşım= Sitesi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: