BM Genel Sekreteri ile Türkiye, Rusya ve Ukrayna Savunma Bakanlarının imzaladığı iki memorandumla “tahıl koridoru” anlaşmasına varılmış oldu.
Memorandumlardan ilki, Ukrayna tahılının sevkiyatıyla ilgili. Özetle Ukrayna’nın Karadeniz limanlarından yük alacak gemiler, hem Boğazlar’dan çıkışta, hem de girişte denetlenecek. Denetleme, İstanbul’da tarafların askeri personelinin yer aldığı merkezce yapılacak. Ukrayna karasularındaki mayınların varlığı nedeniyle, buradaki her türlü sorumluluk Kiev yönetiminde olacak.
İkinci memorandum ise Rusya’nın tahılına dair. Buna göre BM, Rus tarım ürünlerinin sevkiyatına yönelik kısıtlamaların kaldırılmasına müdahil olacak.
ABD-İngiltere: Krize NATO çözümü
Anlaşma sonrası herkes memnuniyet açıkladı. ABD de memnun, İngiltere de, AB de, Çin de… Rusya ve Ukrayna, bizzat imzacı taraf olduğu için zaten memnun.
Türkiye iki kere memnun; zira Ankara’nın rolü, seçim arifesinde Erdoğan için iç politika malzemesi yapılmaya daha ilk günden başlanıldı.
Peki bu kadar birbirine karşıt pozisyondaki ülkelerin aynı anlaşma için aynı memnuniyeti göstermesi normal mi? Değil elbette.
Örneğin ABD ve İngiltere’nin krizin bu yöntemle bu şekilde sonuçlanmasından memnun olmadığını söyleyebiliriz. Zira ABD ve İngiltere ikilisi, en başından beri konuyu olduğunun ötesinde köpürterek krize dönüştürmek ve krize “NATO çözümü” dayatmak amacındaydı.
Kısacası ABD ve İngiltere ikilisi, Ukrayna limanlarından tahılların dünya pazarlarına ulaşması için Karadeniz’e savaş gemileri sokmak istiyordu.
Türkiye ve Rusya’nın NATO’yu önleyen işbirliği
Ancak Rusya, ABD ve İngiltere ikilisinin bu planına karşı en başından itibaren sert tutum adlı. Türkiye de son tahlilde NATO gemilerinin tahıl krizi vesilesiyle Karadeniz’e girecek olmasından memnun değildi. İstanbul anlaşmasına giden yolun temel motivasyonu buydu.
Anımsamak gerekirse…
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, İngiltere Başbakanı Johnson’u “İngiliz Kraliyet Donanması’nın Karadeniz’e girmesi için bahane aramakla ve tahıl krizi sürecini yönetmeye çalışmakla” suçlamıştı.
Johnson ise yanıt olarak “Hayır, bunu gözden geçirmiyoruz. İngiltere’nin veya diğer ülkelerin savaş gemilerinin Karadeniz’de bulunmasını gerektirmeyen, ancak daha sert bir yaklaşım sergilenmesini gerektirebilecek alternatif çözümler var” demek durumunda kalmıştı.
Yani Rusya’nın çıkışı karşısında İngiltere “Tahıl sevkiyatı için Montrö sözleşmesini ihlal etmeyeceğiz” demiş oldu.
Anlaşmanın iki özelliği
Dolayısıyla İstanbul’da BM, Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasında imzalanan memorandumların iki temel özelliğinden söz edebiliriz.
1) Memorandumların imzalanabilmesinin zemini, Lavrov ile Johnson arasındaki “diplomasi çatışmasında” da görüldüğü üzere, Montrö Sözleşmesi’dir.
Montrö Sözleşmesi olmasa, bu anlaşma, bu dar taraflar arasında kalmayabilirdi. Dolayısıyla, İstanbul Boğazı merkezli tahıl koridorunun da pratikte Montrö koridoru olduğunu söyleyebiliriz.
2) Türkiye ile Rusya’nın işbirliği, Karadeniz’e ABD-İngiltere-NATO gemilerinin girişini önlemiştir. Bu stratejik planda çok çok önemlidir.
Amirallerin haklılığı
ABD, Karadeniz’i NATO gölü yapmaya ve bu amaçla da Montrö’yü değiştirmeye çalışıyor. Daha Ukrayna krizinin öncesinde, 14 Haziran 2021’deki NATO liderler zirvesinin 79 maddelik bildirisinde her şey açıktı: NATO (yani ABD), Ukrayna-Karadeniz-Gürcistan hattı çizmiş, “Karadeniz’de karada, denizde ve havada NATO varlığını artırma kararı” almış, Ukrayna ve Gürcistan’ın üyeliklerine kadar NATO ülkelerince ikili ve çoklu askeri işbirliğine dahil edilmesini kararlaştırmıştı.
Yani 104 Amiral 4 Nisan 2021’de boşuna Türk kamuoyunu uyarmamıştı: “Montrö Sözleşmesi’nin masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.”
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
25 Temmuz 2022