Rusya’dan Almanya’ya gaz taşıyan Kuzey Akım 1-2 boru hatlarının dört yerinde sızıntı tespit edildi. İsveç Ulusal Sismik Ağı (SNSN), boru hatlarındaki sızıntıların yakınında, 2.3 büyüklüğünde depreme benzer iki sarsıntı tespit edildiğini açıkladı (AA, 27.9.2022)
İki boru hattında dört sızıntının tesadüf olamayacağı ortada. Peki sabotajın faili kim olabilir ve hedefi ne?
ABD’nin rahatsızlığı
Batı, büyük oranda fail olarak Rusya’yı işaret ediyor, “doğalgaz fiyatlarını yükseltme” amaçlı bir Rus sahte bayrak operasyonu olduğunu savunuyor.
Doğru, sabotajın ardından “Avrupa’da ekim vadeli doğal gazın megavatsaat fiyatı yüzde 13,4 arttı” (TRT Haber, 28.9.2022). Peki boru hattı patlatılan ve Avrupa’ya gaz satamayacak olan Rusya’nın bu artıştan ne kazancı olacak? Avrupa’ya kim doğalgaz satıyorsa, o kazanacak: ABD sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) şirketleri…
Kısa vadeli doğalgaz fiyatı artışını bir kenara bırakarak daha uzun vadeli bir soruya yanıt arayalım: Kuzey Akım’lardan kim rahatsız? Ukrayna krizinin her aşamasında temel konu başlıklarından biri Kuzey Akım’dı. ABD, en başından beri Almanya-Rusya enerji anlaşmasına karşıydı.
Örneğin ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 27 Kasım 2018’de yayınladığı ABD-Ukrayna Stratejik Ortaklık anlaşması açıklamasında, “iki ülkenin Kuzey Akım-2 ve Türk Akımı’nı durdurmak için koordinasyonu sürdürecekleri” ilan edilmişti.
Hatta ABD Başkanı Joe Biden 7 Şubat 2022’de Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile ortak basın toplantısında, “Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi halinde Kuzey Akım 2 artık ortada kalmaz, sonunu getiririz” demişti. Gazeteci “Bunu nasıl yapacaksınız, çünkü boru hattı projesi Almanya’nın kontrolünde” deyince Biden gülerek “Size söz veriyorum, bunu becereceğiz” yanıtını vermişti (Reuters, 7.2.2022).
Alman hükümeti enerji baskısı altında
Ukrayna krizini başından beri “aynı zamanda bir ABD-Almanya çatışması” olarak değerlendirmemiz bundandı. Çünkü ABD, Rusya-Almanya bağını koparmayı ve Almanya ile Fransa’nın stratejik özerklik arayışını gemleyerek Avrupa üzerindeki tahakkümünü sürdürebilmeyi hedefliyor.
Peki Almanya bunu görmüyor mu? Gördüğü belli. Nitekim Scholz hükümeti krizin başında farklı tutum alıyordu. Öyle ki Ukrayna Almanya’yı “Rusya’yı cesaretlendirmekle” suçluyor, hatta Ukrayna Savunma Bakanı Oleksey Reznikov, “Doğu Almanya kurulur” diyerek tehdit ediyordu (Deniz Berktay, Cumhuriyet, 29.1.2022).
ABD’nin ve onlarla uyumlu hükümet ortağı Yeşillerin baskısı karşısında Scholz zamanla geri adım attı. Ancak enerji krizi, şimdi de Scholz’u Alman sermaye sınıfıyla, hatta geniş Alman halkıyla karşı karşıya getirmeye başladı.
Boru hatlarına sabotajın hemen öncesinde, Almanya’daki son müşterilerin yüzde 67’sine gaz sunan Almanya Belediye Şirketleri Birliği (VKU) Genel Müdürü Ingbert Liebing “ekonomik çöküş” riskine, Almaya Enerji ve Su İdaresi Birliği (BDEW) Genel Müdürü Kerstin Andreae de “enerji krizinin toplumu temellerinden sarsma potansiyeline” işaret ediyordu (bloomberght, 26.9.2022).
Polonya’dan ABD’ye teşekkür
Kısacası Alman hükümeti, Almanların “enerji yaptırımlarını yumuşat” baskısı altındaydı. İşte Kuzey Akım 1’e sabotajla “yumuşatabilme olasılığının” önü kesilmeye çalışılmış ve kapalı Kuzey Akım 2’ye sabotajla da alternatifinin önüne geçilmiş oldu.
Yani Polonya’nın eski savunma ve dışişleri bakanı Radislaw Sikorski boşuna gaz sızıntısı fotoğrafını “Teşekkürler ABD” diye paylaşmadı! Çünkü tam da bu süreçte Norveç gazını Danimarka üzerinden Polonya’ya taşıyacak “Baltic Pipe” doğalgaz boru hattının açılışı yapıldı (AA, 27.9.2022).
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
1 Ekim 2022