ABD Ukrayna’da Avrupa’yı zayıflatıyor

ABD, bir süredir “Rus petrolüne tavan fiyat uygulaması” konusunda ağır baskı uyguladığı Avrupa’yı mecbur etti: G7, AB ve Avustralya Rus ham petrolüne 60 dolarlık tavan fiyatı belirleme konusunda “zorunlu” anlaştı.

ABD sadece petrolde değil, doğalgaz da “tavan fiyat” baskısı yapıyordu AB’ye… Hatta Almanya Başbakanı Olaf Scholz, “gaz fiyatlarına AB genelinde bir üst sınır getirilmesinin geri tepebileceği uyarısında bulunarak” şunları söylemişti: “Siyasi olarak belirlenmiş bir fiyat sınırı her zaman üreticilerin gazlarını başka bir yere satma riskini barındırır ve bu durumda biz Avrupalılar daha fazla değil daha az gaz alırız” (bloomberght.com, 20.10.2022).

HİNDİSTAN ABD’YE UYMADI

Peki müttefiklerine zorla aldırttığı bu karar, ABD’nin umduğu şekilde Rus ekonomisini çökertebilecek mi?

Hayır, tersine, aylardır süren yaptırımların sonucu gibi, petrolde ortak tavan uygulaması da Rus ekonomisinden çok Avrupa ekonomisini vuracak! Çünkü yaptırımlara uymayan Çin ve Hindistan başta büyük alıcılar, ortak tavan uygulamasının da dışında.

ABD’nin Asya-Pasifik (Hint-Pasifik) stratejisinde ümit bağladığı Hindistan, bu süreçte Rusya’nın en büyük müşterisi, hatta ilaç başta boşalan Rus pazarlarına girerek, yatırımcısı oldu. Nitekim ABD’nin “petrolde ortak tavan” baskısını da reddetti. Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar, ülkesinin Rusya’dan “tavansız” petrol ithalatını sürdüreceğini açıkladı (Bloomberg HT, 5.12.2022).

Bu arada Hindistan’ın bu süreçte Rusya’dan petrol alımını arttırdığını da önemle belirtelim. Örneğin son olarak ekim ayında rekor kırılmış ve Rusya, günlük ithal edilen varil miktarı açısından Hindistan’ın en büyük petrol tedarikçisi olmuştu.

ABD İLE AB ARASINDA SENKRONİZASYON BOZUKLUĞU

ABD baskısının AB’ye zarar verdiğini Berlin de Paris de görüyor. Üstelik bunu çeşitli platformlarda dile de getiriyorlar.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ABD ziyareti de bu rahatsızlıkların ifadelerine sahne oldu. Örneğin Macron enerji-politik farka ve AB ile ABD’nin uyumsuzluğuna dikkat çekti: “Bugünkü duruma bakarsanız, gerçekten de bir senkronizasyon bozukluğu olduğunu görürsünüz. Neden? Enerji. Avrupa gaz ve petrol alıcısı, ABD ise üreticidir. Duruma bakarsanız, sanayimiz ve hane halkımız farklı fiyatlardan alım yapıyor. Dolayısıyla toplumlarımızın satın alma gücünü ve rekabetçiliğini etkileyen büyük bir uçurum var” (Cumhuriyet, 5.12.2022).

Yani Macron ABD’nin enerji-politik baskısının AB’yi olumsuz etkilediğini açıkça ortaya koyuyor. Nitekim Almanya Başbakanı Olaf Scholz da bunu ortaya koymuştu. Ancak henüz Scholz-Macron ikilisi, ABD’nin bu baskısına karşı “engelleyici bir hat” inşa edebilmiş değil.

ABD, AB’NİN STRATEJİK ÖZERKLİĞİNİ ENGELLEME PEŞİNDE

Berlin ve Paris’te artık daha net görülen gerçek şu: ABD’nin Ukrayna stratejisi, Avrupa’yı zayıflatıyor. Bunu ekonomilerinin aydan aya daha da bozulmasıyla iyice görmeye başladılar.

Oyda başında beri ABD’nin stratejisi açıktı. ABD, Ukrayna stratejisi üzerinden Avrupa’yı yeniden Soğuk Savaş’taki gibi stratejisine eklemlemek istiyordu. Çünkü Almanya-Fransa liderliğindeki AB, açıkça son yıllarda “stratejik özerklik” arayışına girmişti.

ABD Ukrayna stratejisi ile Avrupa’nın ekonomisini zayıflatarak, onu yeniden kendisine bağımlı hale getiriyor. Rusya’dan petrol ve gaz almasını engelleyerek, örneğin sıvılaştırılmış doğalgazını Avrupa’ya 3-4 kat daha pahalı satıyor. Avrupa’nın stoklarındaki silahları Ukrayna’ya verdirerek, boşalan stoklara yeni silahlar satıyor.

Ve ABD-İngiltere ikilisi, Almanya-Fransa ikilisinin burnunu sürtmek için de Avrupa içinde “Küçük Avrupa” inşa ediyor. Ukrayna krizinin daha başında İngiltere, Polonya ve Ukrayna üçlüsü, “Küçük Avrupa” ittifakı kurmuştu. Hedef, bu üçlüyü kuzeyde Litvanya, Letonya ve Estonya üçlüsüyle genişletip Baltık’a, güneyden de Karadeniz’e açmak.

MACRON’UN GÜVENLİK GARANTİSİ ÇIKIŞI

ABD stratejisinin belkemiğini ise Rusya’yı Avrupa’nın güvenlik mimarisinden çıkarma hedefi oluşturuyor. Baltık-Karadeniz arasındaki “Küçük Avrupa”, aynı zamanda ABD’nin Avrupa ile Rusya arasında inşa ettiği yeni demir perde oluyor.

Almanya da Fransa da başından beri Avrupa güvenlik mimarisinin Rusyasız olmayacağını, hele hele Rusya’ya karşı olamayacağını savunuyordu. İşte ABD yaptırımla, baskı uygulayarak, zorlayarak Berlin-Paris ikilisini bu stratejik yaklaşımdan çıkarmaya çalışıyor.

Ancak bunun uzun vadede gerçekleşmeyeceğini de söyleyebiliriz. Almanya ve Fransa, buldukları her boşlukta, o stratejik yaklaşımın gereği olan politikalar ortaya koyuyorlar. Sonuncusunu yine Macron, geçen hafta dile getirdi.

Macron, “yeni güvenlik mimarisinin Rusya’nın endişelerini dikkate alması gerektiğini” ve “müzakere masasına döndüğü gün Rusya’ya nasıl garanti verileceğini” Avrupa’nın tartışması gerektiğini söyledi. Macron bu görüşünü de, yine kendi ifadesiyle şu gerçeklik üzerinden şekillendirdi: “Putin’in her zaman söylediği gibi, ele almamız gereken temel noktalardan biri, NATO’nun kapılarına kadar gelerek Rusya’yı tehdit edebilecek silahların konuşlandırılması korkusu.”

Özetle, Almanya ve Fransa ABD baskısı altında ama bir yandan da Rusya’nın Avrupa güvenlik mimarisinin parçası olması gerektiği görüşünün gereklerini inşa etmeye çalışıyor.

Dolayısıyla Ukrayna krizi üzerinden ABD-AB mücadelesinin derinleşebileceği bir sürece girmiş bulunuyoruz…

Mehmet Ali Güller
CRI Türk
6 Aralık 2022

Reklam
  1. Yorum bırakın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: