Posts Tagged Kızıl Elma

ESKİ ÖZEL HAREKÂT DAİRE BAŞKANI İBRAHİM ŞAHİN: ÇÖZÜM KIZIL ELMA’DA

“ABD görünüşte Irak’a saldırıyor. Bana göre bu ABD-Irak Savaşı değil, ABD-Türkiye savaşı… AB üyeliğini reddediyorum… Kızıl Elma’yı savunan bir insanım, Türk birliğini savunan bir insanım… AB yerine Avrasya Birliği’ni savunuyorum. Türkiye’nin Asya ülkeleriyle ittifakı daha önemli bence.”

ADNAN AKFIRAT / MEHMET ALİ GÜLLER
Aydınlık Dergisi
23 Ocak 2005

Eski Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin, ULUSAL KANAL’ın “Var Mısın” programında Yayın Koordinatörü Adnan Akfırat ve Haber Müdürü Mehmet Ali Güler’in konuğuydu. Şahin, “ben de varım” dedi ve Türkiye’nin çözümünün “Kızıl Elma” koalisyonunda, Avrasya İttifakı’nda olduğunu söyledi.

AYDINLIK: Neden Ulusal Kanal’dasınız?

İBRAHİM ŞAHİN: Türkiye’de bazı işlerin kötüye gittiğini farkediyor ve bundan da rahatsızlık duyuyordum. Ulusal Kanal’ı izlerken sürekli şunu gördüm; kamuoyuna yanlış giden şeyler aktarılıyordu ve ekrandan “Var mısınız” diye soruyordunuz. Ben de tabi ki varım. Çünkü burası Türkiye. Hiçbir gücün içte ya da dışta bu ülke üzerinde hesap yapmaya hakkı yoktur. Bu nedenle bu programa katılmayı bir zaruret olarak gördüm. Çok hayırlı bir iş yapıldığına inanıyorum.

AYDINLIK: “ABD ve AB kıskacında Türkiye” adlı bir kitap çalışmanız var. Neden böyle bir kitap yazma ihtiyacı duydunuz?

ŞAHİN: 2001’den sonra Türkiye’yi yöneten kadroların bazı hatalar yaptığını farkettim. ABD’nin Irak’ı işgal etmesi, 40 senedir süren bir AB macerasının son dört yılında kamuoyuna da aksettirilen bazı dayatmalar, ki bunlar ulusal birlik ve bütünlüğümüzü bozucu dayatmalardı. Bütün bunları farketmemizin yanı sıra geçmiş deneyimlerimizi de üstüne koyarak ABD ve AB’nin Türkiye üzerinde oynadığı oyunu anlatmak için bir kitap yazma ihtiyacı duydum.

NÂZIM’I KİTABIMA KOYDUM

AYDINLIK: Kitabın girişine Nazım Hikmet’in bir şiirini koymayı düşündüğünüzü söylemiştiniz. Nazım Hikmet konusunda niçin böyle bir tutuma sahip oldunuz?

ŞAHİN: Benim için devletimizin birlik, beraberliği önemli. Bakıyorsunuz bazı kesimlere, dün vatan millet sevdalısı olan ya da öyle görünenlere bugün nemelazımcılaşmışlar. Yakın çevreme de diyorum: “artık şu gözlüklerinizi değiştirin”. Bugün Türkiye’de millici ve gayrı millici olanlar var. 20 yıllık mücadele bunu öğretti bana.

Kitabı yazmaya başlayınca herşeyi incelemek istedim. Bunlardan birisi de bugüne kadar bizim tamamen ters bildiğimiz bir şairimizdi. Nazım Hikmet’i okumak fırsatını buldum. Ne düşünürlerse düşünsünler, vatanını milletini düşünen herkes benim için çok azizdir.

ABD TÜRKİYE’Yİ TEST EDİYOR

AYDINLIK: Süleymaniye baskını sırasında başbakan başka yerde, dışişleri bakanı da Kayseri’de mantı yiyordu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

ŞAHİN: Görevli 11 tane insanımın başına çuval geçirilmesi ve 3 gün esaret altında tutulması bizim çok zorumuza giden bir hadise. ABD’nin oynamak istediği bir oyun var. ABD asla kendi planlarından vazgeçmiyor. 1974 Kıbrıs savaşından beri Amerika’yla aramızda bir gerilim süreci var. ABD Kıbrıs çıkartması yüzünden askeri ambargo uygulamaya başladı. Daha sonra Akdeniz’den onların deyimiyle “yanlışlıkla” bir füze fırlatıldı. O füze bizim muavenet gemimize geldi ve orada şehitler verdik. Tabi askeri bilgisi olmayan bir kişi bu yanlışlığa inanabilir ama böyle bir şey yok. Bu füzeler bilgisayar sistemiyle atılır. Yine hafızamızı zorlarsak İkinci Körfez Savaşı’nın başında Amerika üç tane “yanlış” füze attı. Biri İran’da petrol füzesinin üzerine düşerek orayı imha etti. Biri Suriye’ye düştü. İki füze de bizim Urfa’da boş tarlalara düştü. Arkasından Süleymaniye hadisesi oldu. ABD Türkiye’yi test ediyor.

IRAK SAVAŞI ASLINDA ABD-TÜRKİYE SAVAŞI

Irak Savaşı başladığında ben şuna kanaat getirmiştim: ABD görünüşte Irak’a saldırıyor. Bana göre bu ABD-Irak Savaşı değil, ABD-Türkiye savaşıydı. ABD geleceğe yönelik planlarının belli bir safhasını icra ediyordu. Irak Savaşı başlamadan önce Türkiye’de tezkere tartışmaları oldu. Daha TBMM’den geçmeden adamlar gemilerini, malzemelerini İskenderun’a yerleştirdiler. Halk dilinde bir deyim vardır: “ısıracak köpek dişini göstermez”. Amerika Türkiye üzerinden saldırmayı hiçbir zaman düşünmedi. Yine Basra’dan saldıracağı planları hazırdı. Sadece Türkiye test ediliyordu. Orada Barzani ve Talabani denen peşmerge liderlerinin içinden geçirilip Amerikan üslerine götürülmesi tamamen Türkiye’ye yönelik bir hadiseydi. Çuval hadisesi sırasında hükümet yetkilileri Kayseri’de, Samsun’daydılar. Bir gün sonra da AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın bir açıklaması var: “Süleymaniye’de askerlerimizin başına çuval geçirilmesi hadisesinde Barzani’nin rolü yok.” Siz Barzani’nin avukatı mısınız? Niçin böyle bir açıklamada bulunuyorsunuz? Ben hükümet partisinin başkan yardımcısından şunu beklerdim: “ABD’yle görüşmelere başladık. Onları geri alacağız”. Bunun yerine Barzani’yi savunuyorsunuz. Bunu esefle karşılıyorum.

AB ÜYELİĞİNİ REDDEDİYORUM

AYDINLIK: Kıbrıs ve Kuzey Irak’taki politikaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

ŞAHİN: Her iki konuda da yanlış hareket ediliyor. Dışişlerinin gidip ABD dışişleri bakanlığıyla gizli anlaşma yapması yanlış. 17 Aralık’a göre 2005’te müzakere başlayacak. Ne istendi bizden? Dışişleri yine “biz bunları kapalı kapılar ardında konuşalım” dedi. Bu ne demek. Ucu açık en az 10 senelik müzakere süreci, ekonomik yardım yok, ruhban okulunu aç, ekümenikliği tanı, su kaynaklarının yönetimini AB’ye ver, AB üyesi olmayan İsrail’le işbirliği yap, diğer ülkelere tanınan haklar yok. Aslında “sizi almıyoruz” diyorlar, topluma yanlış aksettiriliyor. AB’nin siyasi değerleri Yahudilik ve Hıristiyanlık kültürüne ve değerlerine dayanmaktadır. Niye bu kültüre dahil olalım? Biz Müslümanız. Ben AB üyeliğini reddediyorum.

AYDINLIK: 20 yıl PKK’ya karşı savaştınız. ABD’nin PKK’ya yardım ettiğini biliyordunuz. O zaman niçin bunları dile getirmediniz?

ŞAHİN: Bu soru eksik bile. ABD’nin PKK’ya yardımı ispatlandı. Zaman zaman görevim rütbem nedeniyle bunu açıklayamadım. Ama herkes biliyor ki, Amerikan Çekiç Güç uçakları İncirlik’ten kalkarak PKK’ya yardım malzemesi attılar. Bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından tespit edilmiş bir hadisedir.

UĞUR MUMCU DEVLETE EN BÜYÜK HİZMETİ YAPTI

AYDINLIK: Bir izleyicimiz, “Uğur Mumcu’nun arabasının altına bomba koyan eski PKK itirafçısı Hüseyin Belit ve Şişko Tekin hakkında İbrahim Şahin ne düşünüyor?” diye soruyor? Uğur Mumcu cinayeti hakkında görüşleriniz nelerdir?

ŞAHİN: Uğur Mumcu bu devlete en büyük hizmet eden insanlardan birisidir. Ben 1993 Temmuzu’nda özel hareket daire başkanlığını kurmak üzere Ankara’ya gittim. Bir araya yakın kuruluş çalışmalarını yaptık. Özel tim çalışanları çok okurlar, sadece dağlarda savaşan insanlar değildirler. Çünkü savaştığımız insanlar hakkında bilgi sahibi olmak zorundayız. Ben harekât başkanıyken Kürt isyanlarını araştırmak istedim. 29 Kürt isyanına hangi aşiretler katıldı, bunun listesini istedim. Ama maalesef bu bilgi bana ulaşmadı. Bu bilgiyi Uğur Mumcu’nun Cumhuriyet Gazetesi’nin 1993 ve önceki yazılarından edindim. Uğur Mumcu sol görüşlü olabilir. Bana göre ülkesini seven çok büyük bir Türk milliyetçisiydi.

ÇÖZÜM KIZIL ELMA’DA

AYDINLIK: Çözüm nerede?

ŞAHİN: İlk bayrağı bulan, orduyu kuran müstesna bir milletiz. Özümüzü korumalıyız, artık sağcı solcu kalmamıştır. Şu anda milli olanlarla gayrı milli olanlar var. Biz ülkemizi özgür bağımsız bir ülke olarak muhafaza etmeliyiz bana göre AB yanlış bir düşünce. AB’nin 10 sene sonrası da meçhul. Biz niye girmek için zorluyoruz, ne gerek var. Bizi almak gibi bir niyetleri asla olmadı ve olmayacak. Biz dik durmalıyız. Türkiye’nin ulusal birliğe ihtiyacı var. Herkes bir araya gelmeli. Geçmişte hatalar yapılmış olunabilir ama artık tek yumruk olarak dünyaya Türkiye’nin ulusal bütünlüğü gösterilmeli

AYDINLIK: Bu noktada Kamuoyunda Kızıl Elma olarak bilinen çözüm, ittifak modeli hakkında ne düşünüyorsunuz?

İBRAHİM ŞAHİN: Kızıl Elma’yı savunan bir insanım, Türk birliğini savunan bir insanım. AB yerine Avrasya Birliği’ni savunuyorum. Türkiye’nin Asya ülkeleriyle ittifakı daha önemli bence.

,

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın