Kürt Açılımı’na destek veren liberal kesimler, artan KCK operasyonlarını endişeyle izliyorlar ve şu ortak soruyu soruyorlar: “Madem hükümet dağdakileri indirmek istiyordu, şehirdekilere neden operasyon yapıyor?”
Hepsinin ortak kanaati, bu operasyonların Kürt gençlerini dağa yönlendireceği şeklinde…
Liberal kesimlerin sorusunun kendi içinde bir mantığı var kuşkusuz. Bu soruya biz de yanıt arıyoruz. AKP hükümeti neden KCK
operasyonlarını artırdı? Bulduğumuz yanıtlar şunlar:
TUTUKLANANLAR BARZANİ KARŞITIYDI
1..) Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı KCK iddianamesini 28 Mayıs 2009’da hazırladı, Abdullah Gül’ün “Kürt Açılımını” başlattığı günlerde… İlk operasyon ise tam yedi ay sonra, 24 Aralık 2009’da yapıldı.
Peki, yedi ay neden beklenmişti? 19 Ekim 2009’daki “Habur yol kazası” nedeniyle mi? Hükümet, anlaşmayı lehine uygulayarak, kamuoyu nezdinde kendini zora sokan PKK’nin tavrına ceza mı kesmişti?
24 Aralık 2009’daki bu ilk operasyon 11 ilde eşzamanlı yapılmış ve 17’si belediye başkanı olmak üzere 80’in üzerinde kişi gözaltına alınmıştı. Ancak dikkat çeken bir durum vardı: Tutuklananların çoğu, Barzani karşıtıydı!
İYİ NİYETİ YANITSIZ KALAN ERDOĞAN’IN KIZGINLIĞI
2..) Üst düzey bir AKP’linin bize söylediğine göre, bugün KCK operasyonlarının yeniden başlamasının nedeni, PKK’nin tavrı!
Risk almasına ve iyi niyet göstermesine rağmen, PKK’nin eylemlerden vazgeçmemesi, Erdoğan’ın tepesini attırmış!
OPERASYONLARI CEMAAT YAPIYOR
3..) Bir başka iddiaya göre, KCK operasyonlarının mimarı cemaat; üstelik cemaat bu operasyonları kritik zamanlarda ve AKP hükümetine rağmen yapıyor.
Operasyonların kritik zamanlarda olduğu kuşkusuz doğru ama hükümete rağmen olduğu iddiası biraz havada kalıyor.
Ancak KCK operasyonlarının bir hedefinin de, bölgede Gülen cemaatini güçlendirmek olduğu anlaşılıyor.
ASIL PAZARLIĞIN ÖN HAZIRLIĞI
4..) Bugünün KCK operasyonu ise çok daha özel bir anlam içeriyor bize göre.
Karşıt görüntülü AKP ve PKK’nin ABD’nin bölge politikaları nedeniyle, aslında birbirlerini bütünlediğini daha önce ortaya koymuştuk. Nitekim mevcut hedef, AKP ve PKK’nin “Yeni Anayasa” ortaklığıdır; daha doğrusu iktidarı paylaşmanın pazarlığıdır. Şimdi bu hedef için masaya oturacaklar.
Zaten bunun hazırlıkları da yapıldı, yapılıyor. Kamuoyu imal ediliyor, muhalefetin de desteğiyle “PKK’yle müzakere normaldir” görüşü topluma enjekte ediliyor.
AKP ve PKK ise masaya oturmadan önce elini kuvvetlendirmek için baskı oluşturuyor. PKK saldırılarını artırıp hükümeti sıkıştırıyor, AKP KCK operasyonu düzenleyip PKK’yi sıkıştırıyor.
Her iki taraf da, hamlelerinin “irade kırmak” üzerine olduğunu değerlendiriyor.
5..) AKP’nin PKK’yle bu kez açıktan masaya oturabilmesi için kamuoyunun desteğine, daha doğrusu itiraz etmemesine ihtiyacı var.
Başbakan Erdoğan’ın sonuçları önceki gün kamuoyuna yansıyan anketi de aslında, bu desteğin kontrolü içindi.
İtirazın oluşmaması için Erdoğan’ın bir parça “milliyetçi” sosa bulanmış sözlere ve de PKK ile mücadele ediyor görüntüsüne ihtiyacı var! Kandil’e hava operasyonu, KCK operasyonu ve hatta dün TBMM’de süresi uzatılan “sınır ötesi” tezkere de bu amaçla değerlendiriliyor.
İPLER ABD’DE…
AKP’nin KCK operasyonu da, PKK’nin saldırıları da, her iki kuvveti de kullanan ABD’nin işine geliyor. Daha doğrusu Washington,
işine geldiği için, iki kuvveti de böylesi bir sürece zorluyor.
Çünkü bu durum, toplumda “bıkkınlık” yaratıyor. Ve bu durumdan bıkmış bir milletin gözleri önünde ancak ülkesi bölünebilir!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
7 Ekim 2011