ABD’nin dünya ölçeğindeki güç durumuna işaret eden iki önemli gelişme yaşandı:
IRAK VE AFGANİSTAN
1.) 18 Ekim günü yazdığımız ve ABD kaynaklarına dayandırdığımız “ABD iki ay bile bekleyemedi” başlıklı makalede, ABD’nin Aralık sonunu beklemeden tüm askerlerini Irak’tan çekeceğini belirtmiştik. Barack Obama, ABD açısından bölgede bir dönemin kapanması anlamına gelen bu geri çekilmeyi, 20 Ekim günü resmi olarak ilan etti.
Böylece Washington ile Bağdat arasında süren sert müzakereler Irak lehine sonuçlanmış oldu. Zira Washington’un asla geri çekilmeyeceği, eğitim bahanesiyle de olsa Irak’ta 10 bin asker bırakacağı konuşuluyordu. Ancak Irak Başbakanı Nuri El Maliki, Şii lider Mukteda El Sadr’ın da desteğiyle bir dönemin kapanmasına imza atmış oldu.
2.) ABD ile Pakistan, Usame Bin Ladin’in öldürülmesinden sonra köprüleri attılar. ABD Genelkurmay Başkanı Org. Mike Mullen, askeri yardımın bir bölümünün askıya alındığını açıkladı. Pakistan Savunma Bakanı Ahmet Muhtar, misilleme olarak Şemsi hava üssünü ABD’ye kullandırtmayacaklarını açıkladı. ABD, Kabil Büyükelçiliği’ne yapılan saldırıdan Pakistan’ı sorumlu tuttu. Pakistan devleti suçlamayı reddetti ve ordunun ülkeyi savunma kararlılığını ilan etti.
Kısaca özetlediğimiz iki ülke arasındaki bu restleşme, bölge ülkelerini de tavır belirlemeye sevk ediyor. İlk tavır belirleyen ülke de ABD işgali altındaki Afganistan oldu.
Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, iki ülke arasında bir savaş çıkması durumunda Pakistan’ı destekleyeceklerini ilan etti. (Reuters, 22 Ekim)
Karzai’nin, ABD’nin Afganistan’ı işgal ettikten sonra işbaşına getirdiği kişi olması, herhalde Washington açısından durumu daha da trajik yapıyordur!
Bu iki örnek, sizce de ABD’nin dünya ölçeğindeki durumuna işaret etmiyor mu?
ALMANYA ve JAPONYA
ABD’nin sekiz yılda Irak’ı terk etmesinin ya da Karzai’nin ABD’den yana da değil de Pakistan’dan yana tutum almasının ne anlama geldiğini, aslında en iyi Almanya ve Japonya örnekleri açıklar.
Almanya Mayıs 1945’te, Japonya da Ağustos 1945’te yenildi. ABD her iki ülkeyi de işgal etti. Hem Bonn hem de Tokyo, ABD silahlı kuvvetlerinin süngülerinin ucundaki anayasayı kabul ettiler.
ABD, daha 2005 yılına kadar bile Almanya’nın 13 kentinde 70 bin asker bulunduruyordu! ABD, yine 2005 yılına kadar Japonya’da 50 bin asker bulunduruyordu, 2009’da 35 bine düşürdü.
Keza Almanya ve Japonya, güncellemiş de olsalar, hâlâ ABD süngüsünün ucundaki anayasaları kullanmaktadırlar.
İKİ ABD FARKI
Yani ABD, Almanya ve Japonya’da 50 yıl boyunca asker tuttu. Oysa bu iki devlete göre “zayıf” olan Irak, sekiz yıl sonra tüm ABD askerlerini gönderebilmeyi başardı.
Ya da tersinden söylersek, Almanya ve Japonya’da 50 yıl boyunca asker tutabilen ABD, Irak’ta ancak sekiz yıl asker bulundurabilecek kadar “süper güç”tü!
TÜRKİYE’DEKİ ABD
Bu iki ABD farkı en çok bizi ilgilendirmeli. Irak’ta zayıflayan ABD’nin, Türkiye’de hâlâ neden güçlü olduğu sorusu önemlidir. Meseleyi salt AKP hükümetinin karakteriyle açıklamak eksik kalıyor. Bu sorunun yanıtını tartışalım.
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
26 Ekim 2011