IŞİD’in Musul’u işgaliyle başlayan yeni dönemde Obama yönetimi ile Erdoğan iktidarı arasındaki çelişme neydi?
1) Erdoğan, “Önce IŞİD” diyen Obama‘yı “hem IŞİD hem Esad” çizgisine çekmeye çalışıyordu.
2) Erdoğan Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge, olmadı tampon bölge, ya da en azından cep bölge istiyordu. Tabi korunması için ayrıca bölgenin uçuşa yasak ilan edilmesini…
AKP Hükümeti bu iki konuda Washington’u zorlayabilmek için hem Eğit-Donat programının imzasını, hem de İncirlik’in kullandırtılmasını ağırdan aldı. Yoksa temelde bir itiraz yoktu. Ve en sonunda Eğit-Donat’ı da imzaladı, İncirlik’i silahlı predatörlere de açtı.
Bu pazarlıkların uzamasındaki bir diğer etken de ABD’deki çatlaklardı. Demokrat Obama yönetiminin tersine kimi Cumhuriyetçiler açık açık Erdoğan‘ın “önce Esad” ve “güvenli bölge” talebine destek verdiler. Erdoğan da zaten demokratlerin iktidarının biteceğini ve cumhuriyetçilerin iktidarıyla eski işbirliği döneminin yeniden başlayacağını öngörüyordu.
ABD: ESAD SAVUNMADA
Tel Abyad operasyonu ile işte bu durum değişmeye başladı. ABD, AKP’nin tampon bölge ve “hem IŞİD hem Esad” çizgisine yaklaşmaya başladı. (Gerçekte ABD’nin bir yere yaklaştığı yok, tersine bu aşamayı bekleyen Washignton’du ve şimdi Ankara kendi çizgisi sanarak daha aktif rol arayacak!)
Tel Abyad operasyonu sonrası ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey‘in “Esad artık savunmaya geçti” ve ABD Savunma Bakanı Ashton Carter‘in “Esad zayıfladı, Esad’ın içinde yer almayağı bir dönüşüm mümkün” demesi, yeni bir durumun işaretidir.
Değişim sadece Esad konusunda mı? New York Times‘da yer alan tam sayfalık “Suriye’de uçuşa yasak bölge kurulmalı” ilanını da not etmeliyiz!
AKP’NİN ESAD DÜŞMANLIĞI SÜRÜYOR
Bu durumda “tampon bölge kimin” sorusunu sormalıyız? ABD’nin mi yoksa AKP’nin mi? Hatta TSK’nin mi?
İki gündür ısrarla vurguluyoruz: Esad’la işbirliğini esas almayan hiçbir adım Amerikan koridorunu engellemez, tersine bekçiliğine dönüşür. Şam’la anlaşmadan yapılacak bir müdahale, niyetiniz ne olursa olsun, en sonunda gelip ABD’nin çıkarlarına hizmet eder!
Bugün Suriye’de olanlar, dün Kuzey Irak’ta olanların neredeyse aynısı: O gün de Ankara ABD’nin Irak’ta 36. paraleli çekmesini fırsat olarak gördü; en üst düzey TSK komutanları “Saddam’a sormadan Irak’ın kuzeyine girer çıkar, terörle mücadele ederiz” diye sevindi. Peki ne oldu? Barzanistan kuruldu!
Ya bugün? Bugün de AKP Hükümeti Tel Abyad’ı ABD’yi tampon bölgeye ikna etmenin fırsatı gibi görüyor! Bu nedenle Erdoğan ve Davutoğlu ikilisi yine “Esad devrilecek” heyecanını açık açık ekranlardan gösteriyor!
Önemle belirtelim: Buradan, yani Esad‘ı düşman ilan ederek yürütülen politikadan, en sonunda koridora bekçilik çıkar!
SKUK’UN ‘FEDERAL SURİYE’ TALEBİ
Bakınız önceki gün PKK dışındaki Kürt örgütlerinin çatı örgütü olan SKUK (ENKS) Kamışlı’da 3. Kongresi’ni yaptı. Kongre’den “federal Suriye” talebi çıktı.
Oysa geçen ayın başında Türk Dışişleri heyeti SKUK heyetiyle görüşmüştü. Tıpkı Davutoğlu‘nun daha önce bu heyetle Katar’da görüşmesi gibi…
Ancak bu görüşme Türk basınında yer almadı. Dışişleri kaynaklarına sordum: SKUK’un Suriye Ulusal Konseyi’nin bir parçası olduğunu ve o nedenle düzenli görüştüklerini belirttiler.
Peki AKP’nin o görüşmesinden kısa bir süre sonra SKUK’un “federal Suriye” demesi ne anlama geliyor? Görüşmenin işe yaramadığını mı gösteriyor, yoksa AKP’nin ana hedefinin de “federal Suriye” olduğunu ve Tel Abyad’la ortaya çıkan koridor gerçeğine bu hedefin fırsatı olarak baktıklarını mı? (Fakat Müslüman Kardeşlerin pay kaptığı bir federal Suriye istiyorlar elbette!)
Ankara’da şimdi pek çok görüş masaya geliyor ve tartışılıyor. Bu nedenle tekrar tekrar vurguluyoruz: Koridora karşı koyabilmenin yolu öncelikle Esad’la işbirliğidir! Doğru yöntem oradan çıkar!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
20 Haziran 2015