ABD Türkiye’nin önüne iki seçenek koyuyor: “Güneyinde PKK devletiyle mi, yoksa IŞİD devletiyle mi yaşamak istersin?”
Aslında ABD bu yöntemle Türkiye’nin önüne tek seçenek koymaktadır ve Ankara’dan PKK devletini kabul etmesini istemektedir; tıpkı daha önce Irak’ta Barzanistan’ı kabul ettirdiği gibi…
Türkiye’yi AKP hükümetinin yönetiyor oluşu da ABD’nin işini kolaylaştırmakta, Ankara’yı istediği mecraya doğru adım adım çekebilmektedir.
Beşar Esad’ı baş düşman ilan eden AKP Hükümeti “ne PKK ne de IŞİD devleti, güneyde Suriye devletiyle yaşamak istiyoruz” diyemediği için, Washington Ankara’yı bir girdabın içine çekebilmektedir.
Son İncirlik mutabakatı da, Suruç saldırısı da ancak bu düzlemde değerlendirilebilir.
ABD’NİN KONFEDERAL SURİYE HEDEFİ
Dün Aydınlık‘ta Fikret Akfırat‘ın yayımladığı “Konfederal Suriye’ye doğru” başlıklı haber-analiz, ABD’nin esas hedefini görmek bakımından oldukça öğretici.
Obama yönetimine yakınlığıyla bilinen Brookings Enstitüsü Haziran 2015 tarihli raporuyla Washignton’a özetle şu stratejiyi öneriyor: Suriye’de önce güvenli bölgeler kurulmalı. Sonra bu güvenli bölgeler özerk yönetimlere dönüştürülmeli. Ardından da bunların birleştirilmesiyle konfederal bir Suriye kurulmalı!
Bu raporun yayınlanmasından bu yana geçen süreçte neler oldu? Suriye’nin hem kuzeyinde hem de güneyinde Türkiye ve Ürdün eliyle “güvenli bölgeler” oluşturulması gündeme geldi. Üstelik Dürzileri kışkırtan İsrail, güney tamponunun asıl sahibiydi.
Kuzeyde mi? Bu köşede daha önce gündeme getirdiğimiz MİT’in organize ettiği “Milli Tel Abyad Buluşması” toplantısındaki “güvenli-özerk bölge” hedefi, Brookings Enstitüsü’nün raporuyla ne kadar uyumlu, değil mi! Ya adım adım “IŞİD’e karşı AKP-PYD eknesi” kurulması?
Gelin bir de İsrail Savunma Bakanı’nın bu konudaki sözlerine bakalım:
4 VE 6 PARÇALI SURİYE PROJESİ
İsrail Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Moşe Yalon Suriye’nin yeniden birleşik bir devlet haline gelmesinin imkansız olduğunu iddia ederek şöyle diyor: “Suriye, omlet olmuş bir yumurta gibi. Omletten tekrar yumurta yapamazsınız.”
Suriye’nin şimdiden yarı-bağımsız yapılara bölündüğünü söyleyen İsrail Savunma Bakanı Moşe Yalon şöyle bir harita çiziyor: “Dürziler güneydeki belirli alanlarda yoğunlaşırken, Suriyeli Kürtler de kuzeyde… Doğuda ise IŞİD gibi Sünni unsurlar var.” (Sputnik, 21 Temmuz 2015)
Moşe Yalon burada belirtmiyor ama Atlantik’in mevcut stratejisinde Suriye’nin batısı da Nusayrilere verilerek ülke dört parçaya bölünmek istiyor. Hatta B Tipi stratejide Hristiyan ve Türkmen unsulara da küçük bölgelerin verildiği 6 parçalı Suriye hedefleniyor.
GÜVENLİ BÖLGE ASIL KİMİN PROJESİ?
Özetle İsrail Savunma Bakanı’nın zihnindeki harita ile Brookings Enstitüsü’nün Obama yönetimine önerdiği “konfederal Suriye” hedefi örtüşüyor. Hatta AKP’nin ortağı Suudi Arabistan’ın İsrail’le birlikte üzerinde çalıştığı 7 maddelik Ortadoğu planı da…
Daha önemlisi ise şu anda sahada bu örtüşmenin gereğinin yapıldığıdır!
İşte “güvenli bölge” meselesi de aslında budur. “Amerikan koridoruna” karşı hamle gibi sunulan güvenli bölge projesi gerçekte ABD’nin AKP eliyle Türkiye’yi kendi “konfederal Suriye” projesine eklemlemesinin adıdır, aracıdır, yollarından biridir. (TSK’nin müdahaleye direnmesi bu nedenledir.)
Zira Esad‘la anlaşmadan bir güvenli bölge hamlesi yapmak en sonunda ABD’nin güvenli bölgesine dönüşecektir. Ve koridora müdahale etmek başkadır, yeni bir koridor anlamına gelen güvenli bölge ilan etmek başkadır!
Daha da önemlisi ise şudur: Mesele Amerikan koridorunun önlenmesi ise bunun yolu güvenli bölgeden önce Ankara’nın Suriye politikasını değiştirmesinden geçmektedir. Ankara Suriye’ye düşmanlığı bırakırsa Şam yönetimi Rusya ve İran’ın katkısıyla hızla siyasal birliğini ve toprak bütünlüğünü sağlamlaştıracaktır!
Özetle Türkiye için üniterliği sürdürebilmenin yolu bellidir: ABD’nin “PKK devleti mi, IŞİD devleti mi” sıkıştırmasına, “ikisi de değil, Suriye devleti” yanıtı verebilmesi!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
22 Temmuz 2015