Bir Kontrgerilla eylemi: 6-7 Eylül 1955 olayları

6 Eylül 1955 günü saat 13.00’te Radyo’dan şu haber yayınlanır: Atatürk’ün Selanik’teki evine bomba atılmıştır. Bombayı atan Selanik Üniversitesi Siyasal Bilgiler Öğrencisi Oktay Engin’dir.

Haber aynı gün ikinci baskı yapan İstanbul Ekspres gazetesinde “Atamızın evi bombalandı” manşetiyle çıkar. DP yanlısı İstanbul Ekspres’in sahibi Mithat Perin, yazı işleri müdürü de Gökşin Sipahioğlu’dur.

Genel tirajı 20 bin olan gazete ne hikmetse o gün 290 bin adet basılmış ve Kıbrıs Türktür Derneği üyelerince İstanbul’da satılmış ve dağıtılmıştır.

Gazetenin aynı baskısında Kıbrıs Türktür Derneği Genel Sekreteri Kamil Önal’ın şu sözleri yer almaktadır: “Mukaddesata el uzatanlara bunu çok pahalıya ödeteceğiz, ödeteceğimizi alenen söylemekte de bir mahzur görmüyoruz.”

Başta Kıbrıs Türktür Derneği olmak üzere DP teşkilatı, gençlik örgütleri, çeşitli meslek kuruluşları bazı resmi makamların da desteğiyle İstanbul’a dışarıdan yığınak yapmış ve 6 Eylül akşamı büyük bir yağma ve yıkım saldırısı düzenlemiştir. 7 Eylül sabahına kadar süren ve başta Rum azınlıklar olmak üzere gayrimüslimleri hedef alan saldırılarda 4,214 ev, 1,004 işyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul, otel, bar, dükkan türü 5,317 mekan basıldı, yağmalandı.

Basılan yerlerin yüzde 59’u Rumlara, yüzde 17’si Ermenilere, yüzde 12’si Yahudi’lere aitti.

OLAY KOMÜNİSTLERE YIKILDI

Menderes olaylar üzerine sıkıyönetim ilan etti. Olay komünistlere yıkıldı. Aziz Nesin, Nihat Sargın, Kemal Tahir, Asım Bezirci, Hasan İzzettin Dinamo başta olmak üzere pek çok komünist aydına dava açıldı.

Olayın komünistlere yıkılması, Pentagon’un Sahra Talimnamesi’ne uygundu. Nitekim yıllar sonra 23 Eylül 2010’da, daha sonra Özel Harp Dairesi başkanı olan Sabri Yirmibeşoğlu HaberTürk televizyonunda gazeteci Fatih Güllapoğlu’na verdiği röportajda bunu itiraf ediyordu: “6-7 Eylül de özel harp işiydi. Muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı.

Evet, Yirmibeşoğlu’nun belirttiği gibi muhteşem bir örgütlenmeydi. Örneğin Atamızın evine bomba atan(!) Oktay Engin, 22 Şubat 1992 – 18 Eylül 1993 tarihleri arasında Nevşehir Valiliği’ne kadar yükselen bir devlet memuruydu.

Evet, Yirmibeşoğlu’nun belirttiği gibi amacına da ulaşmıştı. Amaç, sadece Kıbrıs ve Londra Konferansı’na “güçlü elle oturmak” değildi. Zaten Menderes Yunanistan Başbakanı’nın “Kıbrıs’ı taksim” önerisini reddetmişti!

Esas amaç şuydu: Ekonomik kriz ve enflasyon nedeniyle DP güven kaybetmekteydi. Ama ABD’nin SSCB’yi kuşatma planında Türkiye’ye ve Türkiye’yi bu plana mecbur etmekte DP’ye ihtiyacı vardı. İşte Kontrgerilla’nın bu “muhteşem örgütlenmesiyle” DP bir beş yıl daha iktidarda kalmıştı!

ÖZEL HARP DAİRESİ

Kontrgerilla gerçeğini anlamamızı sağlayacak bir kimliğe sahip olduğu için Sabri Yirmibeşoğlu üzerine özellikle durmalıyız:

Yirmibeşoğlu, Alparslan Türkeş’in en sevdiği öğrencilerinin başındaydı. Türkeş 1950’li yılların başında Çankırı Gerilla Okulu’nda bulunmuş, ardından da ABD’ye giderek Amerikan Harp Akademisi’ni bitirmiştir. Türkeş’in özellikle 60 ve 70’lerdeki faaliyetleri Kontrgerilla konusunda önemli ipuçları vermektedir.

Türkeş’in sevgili öğrencisi Yirmibeşoğlu, 6-7 Eylül olayları sırasında Seferberlik Tetkik Kurulu’nda görevliydi. Ardından çeşitli NATO görevlerinde bulundu ve Seferberlik Tetkik Kurulu’nun Özel Harp Dairesi (ÖHD) olmasından sonra, önce kurmay başkanlığı ardından da kurumun bir numaralı ismi oldu. Yirmibeşoğlu ilerleyen yıllarda Genelkurmay Harekât Başkanlığı ve MGK Genel Sekreterliği de yaptı.

Yirmibeşoğlu, 23 Eylül 2012 tarihli röportajında Pentagon’un Sahra Talimnamesi’nin Kontrgerilla tarafından harfi harfine uygulandığını kimi açıklamalarıyla ortaya koydu. Örneğin şu açıklaması ibretlikti: “Eğer bir yerde halkın galeyana gelmesini bir mukavemet hareketi göstermesini arzu ederseniz sizin saygın değerlerinize düşmanın, karşı tarafın bir şey yaptığını, küçültücü hareket yaptığını gösterirseniz, halkı galeyana getirirsiniz. Özel Harp’te bir kural vardır; halkın mukavemetini artırmak için düşman yapmış gibi bazı değerlere sabotaj yapılır. Bir cami yakılır. Kıbrıs’ta cami yaktık biz. Cami yakılır mesela.”

Mehmet Ali Güller
6 Eylül 2015