5 yıldır çeşitli aralıklarla iddia edildi: ABD ile Rusya Suriye’de anlaştı!
Buradaki anlaşma, işbirliği ve Suriye’yi paylaşma anlamındadır. Ancak her seferinde bunun doğru olmadığı ortaya çıktı.
Üst düzey bir yetkilinin bazı gazetecilere yaptığı özel açıklamalardan sonra aynı iddia yine gündeme geldi. Washignton ve Moskova anlaşmıştı!
Peki öyle mi?
ABD ‘SAVAŞI’ MI, RUSYA ‘BARIŞI’ MI?
Önce ABD ile Rusya’nın anlaşamayacağına dair kategorik bir doğrunun olmadığını belirtelim. Elbette ABD ile Rusya anlaşabilir. Ancak bu paylaşım anlamında değil, ABD’nin Rusya’nın “barışına” mecbur kalması anlamında olabilir. Kuvvet dengeleri bunu zorlamaktadır.
Yugoslavya’ya, ya da daha yakın olan Libya örneğine bakarsak, kuvvet dengeleri farklıydı ve tersine Rusya ABD’nin “savaşına” mecbur kalmıştı.
Bu kez şartlar Avrasya Cephesi’nden yana ve ABD “savaşı” yerine Rusya “barışı” daha olası görünüyor.
Gelelim gazetecilere yapılan o özel açıklamaya. Özeti şu:
ABD ve Türkiye’nin içinde olduğu Suriye’yi parçalamak isteyen 9 ülke 28 Eylül’de “Esad’lı geçiş” sürecinde anlaşmıştı. AKP Hükümeti birincisi altı ayın sonunda Esad‘ın kesin ayrılması ve ikincisi bu süreçte hiç bir önemli kurumun kendisine bağlanmaması şartıyla bunu onaylamıştı.
RUSYA ŞAM’IN ELİNİ KUVVETLENDİRİYOR
Aslında olan şuydu: Esad‘a 15 gün süre tanıyan ve 5 yıldır Esad‘ı yıkmayı en önemli hedefi ilan eden AKP Hükümeti, en sonunda Esad‘ın varlığını tanımaya mecbur kalmıştı ve “şartlı onay” gibi halkla ilişkiler yöntemiyle kamuoyu hazırlanıyordu.
AK-Medya o nedenle “Esad’sız Suriye’ye Esad’lı geçiş” gibi başlıklar attı.
Kuşkusuz son tahlilde AKP Hükümeti’nin “Esad’lı geçişe” mecbur kalması Türkiye ve bölge adına olumlu bir gelişmedir.
Diğer yandan gelişme, yukarıda da belirttiğimiz gibi “ABD ile Rusya’nın anlaşması” şeklinde yorumlandı. Peki öyle mi?
Olgulara bakalım: Tamam 9 ülke 28 Eylül’de anlaşmıştı ama 30 Eylül’de Rusya Suriye’de askeri operasyonlara başlamıştı!
Bu iki şeye işaret ediyor olabilir: Birincisi henüz bir anlaşma yok ve ikincisi Moskova, anlaşma olasılığı öncesinde Şam’ın elini kuvvetlendiriyor!
Zira Rus hava operasyonları Suriye Ordusu’na karada alan açıyor.
Bu sürecin geliştirilmesi, er geç kurulacak “barış” masasında Şam yönetiminin elini Atlantik Cephesi’ne karşı güçlendirecektir.
IRAK’IN ÖNEMİ
Atlantik ve Avrasya, Suriye sahnesinde çarpışmaktadır ve iki kuvvet de birbirini en zayıf anında masaya oturtmaya çalışmaktadır.
Karşılıklı hava operasyonları da, karşılıklı Kürt kartını ele geçirme çabaları da, karşılıklı Irak’ı saflara katma uğraşı da bu nedenledir.
Evet, Irak meseleyi anlamak açısından önemlidir: İran, Irak, Suriye kesintisiz hattını oluşturmak Avrasya cephesi açısından hem siyasi hem de askeri anlamda kıymetlidir. Rusya’nın Hazar’dan attığı füzelerin rotası için bile bu hat ihtiyaçtır. Suriye’nin toprak bütünlüğünü için Irak’ın bölge cephesinde yer alması gerekmektedir. İran’dan Suriye’ye yardımların sürdürülebilmesi için Irak’ın konumu hayatidir.
İşte bu nedenle Washington, Moksova’yla işbirliği işaretleri veren Bağdat’ı baskılamaya başladı. ABD’nin yeni Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, ilk yurtdışı ziyaretini İsrail’e yaptıktan sonra sürpriz bir şekilde Irak’a geçti ve Barzani‘yle görüştü.
Dunford’un Barzani’ye “düşmanımız ortak” mesajı vermesi çok boyutluydu ve Bağdat’a “bölme tehdidi” içeriyordu.
Dunford’un “Irak’ı Rusya’dan yardım istememesi için ikna ettik” demesi de tehdidin düzeyini gösteriyordu.
ERDOĞANLARIN ASIL YERİ
Çarpışma bu kadar sertleşmişken, henüz bir anlaşmadan söz edemeyiz. Dediğimiz gibi taraflar, “anlaşmadan” önce, birbirinlerini zayıflatmaya çalışmaktadır. (Kaldı ki taraflar sadece Suriye’de değil, Ukrayna’da ve hatta şu günlerde Afganistan’da da çarpışmaktadır.)
Rusya hava operasyonlarını sürdürerek Suriye Ordusu’na alan açmaya ve Şam rejiminin ülkenin kuzeyinde egemen olmasını sağlamaya çalışıyor.
ABD de Suriye ordusunun bu taaarruzuna karşı konumlanmaya ve çeşitli araçlarla Rusya’ya gözdağı vermeye çabalıyor. ABD’nin “tank avcısı” olarak bilinen uçaklarını İncirlik’e getirmesi bu nedenledir. Çünkü IŞİD’in elinde tank yoktur.
Bu sürecin iç dinamikler bakımından öğretici yararı ise şu olmuştur: Erdoğan ve AKP rejiminin yeri Atlantik Cephesi’dir; bu süreçte hızla Rusya karşıtlığına oturmaları ve ABD ile AB’ye yapışmaları derslerle doludur.
Mehmet Ali Güller
21 Ekim 2015