Önce AKP Hükümeti sözcüsü Numan Kurtulmuş, ardından Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve en sonunda da Erdoğan işaretini verdi: Saray, F Tipi darbe girişimini fırsata çevirip şu üç hedefi gerçekleştirmek istiyor:
ERDOĞAN’IN TSK’Yİ BİÇİMLENDİRME HEDEFİ
1) Jandarma Genel Komutanlığı’nı Jandarma Genel Müdürlüğü’ne dönüştürmek. Tayin ve terfileri tamamen İçişleri Bakanlığı tarafından yapılacak bu müdürlük ile hem TSK kan kaybedecek, hem de AKP için TSK dengelenmiş olacak.
2) Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bir bütün olarak Savunma Bakanlığı’na bağlamak. Böylece YAŞ gibi kurumlara ihtiyaç kalmadan komutanlar Saray’dan değiştirilebilecek. Fakat TSK siyasete bağımlı hale getirilmiş olacak.
3) İmam Hatip Liseleri mezunlarına TSK’ye girme yolu açmak. Erdoğan Fethullahçı askeri öğrencilerden boşalacak sınıfları hızla daha önce defalarca “kindar nesil” diye nitelediği İmam Hatip Lisesi mezunlarıyla doldurup TSK’de yeni bir kuşak yaratmak istiyor. Saray bir yandan da askeri okulları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlamaya çalışıyor.
Aslında bu üç hedef Erdoğanlar için hiç yeni değil. Hatta ilk iki hedef ABD’nin Özal’dan bu yana gerçekleştirmeye çalıştığı hedeftir.
Erdoğanlar Ergenekon-Balyoz kumpaslarını bahane ederek de bu üç hedefi gerçekleştirmeye çalışmıştı ama başaramamıştı. Şimdi F Tipi darbe girişiminin bu fırsatı sağlayacağını düşünüyorlar.
İNCİRLİK KAPATILMALI, BÖLGEYLE İTTİFAK KURULMALI
Oysa Türkiye’nin önünde üç başka altın fırsat bulunmaktadır. Ankara F Tipi darbe girişimini ve ABD’nin bu darbe girişimindeki rolünü bahane ederek şu üç hedefi gerçekleştirebilir:
1) Ankara hızla İncirlik’i kapatmalıdır. Darbecilerin ifadeleri ortaya çıkmaya başladıkça, darbenin merkezinin Akıncı Üssü’nden ziyade İncirlik Üssü olduğu görülmektedir. Bu gerekçeyle Üs kapatılabilir!
2) Türkiye NATO üyeliğini dondurmalıdır.
3) Türkiye hızla bölgesel bir ittifak kurmalıdır. İran, Irak ve Suriye ile kurulacak bu ittifak, Rusya’nın da desteğiyle ABD’nin bölgede çizmeye çalıştığı harita girişimine engel olabilecektir.
ABD-AKP-CEMAAT İLİŞKİSİ
Görüldüğü gibi Erdoğan’ın üç fırsatı ile Türkiye’nin üç fırsatı birbirine cephe cepheye karşıdır. Erdoğan’ın hedefleri zaten ABD’nin Özal’dan bu yana var olan hedefleri iken, Türkiye’nin üç fırsatı ABD’ye karşıdır!
Peki, bu durumda Ankara bu üç fırsattan nasıl yararlanabilir? Erdoğan’a açık destek verilirse, ona muhalefet etmek yerine F Tipi ile mücadelesinden dolayı arkası sıvazlanırsa, Erdoğan kendi üç fırsatını gerçekleştirir!
Ama Türkiye’nin cumhuriyetçi, halkçı, devrimci, milli muhalefeti bu süreçte Erdoğan’a sağlam muhalefet ederse, Ankara’yı diğer üç fırsatı gerçekleştirmeye zorlayabilir.
Bunun yolu da, muhalefetin ABD-AKP-Cemaat ilişkisi üzerinden siyasetler üretebilmesidir. AKP’ye ABD ve Cemaat ile ilişkisi üzerinden yüklenmek, Erdoğanlara sürekli Cemaate destekleri üzerinden darbedeki sorumluluğunu anımsatmak, hesap sormak, Ankara’yı kendi üç fırsatını gerçekleştirmeye zorlayacaktır.
Tersi önce Erdoğan’a, sonra da ABD’ye yarayacaktır!
Nitekim Erdoğan ve kurmayları bunu görmekte ve o nedenle Cemaatle ilişkilerini gözlerden kaçırmaya çalışmaktadırlar. Hatta uyanıklık yapıp, o noktada bile bizleri suçlamaktadırlar. Laik basınç olmasaymış, AKP’yi kapatma davası olmasaymış, Cemaatle ittifak yapmazlarmış!
Her zamanki gibi takiye yapmaktadırlar. Çünkü Cemaatle ittifakları çok daha öncesine dayanmaktadır. Komünizmle Mücadele Dernekleri’nden bu yana ABD’nin kanatları altında ittifaktırlar!
TSK’Yİ KORUYABİLME SORUNU
Özetle, Türkiye F Tipi darbe girişimini bastırıp Fethullahçı çeteyi temizlerken, Erdoğanların bundan yararlanıp kendi hedeflerini gerçekleştirmesine izin vermemelidir. Bu tarihi bir hata olur.
Daha önce de dediğimiz gibi, 15 Temmuz F Tipi darbesi, 2006 yılında Atabeyler Davası ile başlayan ve Ergenekon-Balyoz kumpaslarıyla süren 10 yıllık “sürekli darbe” döneminin devamıdır.
Şimdi Erdoğanlara TSK’nin yapısını değiştirme fırsatı vermek, bu “sürekli darbe” dönemine bir “başarı” daha eklemelerini sağlayacaktır.
Türk Ordusu’nun zayıflatılması ve yapısının bozulması sorunu, hepimizin sorunudur ve pratik gelişmeler açısından en yakıcı sorunumuzdur!
Mehmet Ali Güller
22 Temmuz 2016