Varlık Fonu değil, Saray’ın Paralel Hazinesi

Ziraat Bankası, TPAO, Türksat, BOTAŞ, BİST, Eti Maden, Çaykur, PTT, Halkbank, THY ve Türk Telekom’un hazineden Varlık Fonu’na devredilmesi, sıradan bir ekonomik değişim hamlesi ya da devletin bir kurumundan başka bir kurumuna aktarılması olayı değildir.

Olay, Cumhuriyet’in 90 yıllık birikimlerinden bir bölümün, Cumhuriyet’in yıkılmaya çalışıldığı şu günlerde, “Saray’ın Paralel Hazinesi”ne geçirilmesi demektir!

Şundan:

Bir kere Varlık Fonu, bu tür fonların kuruluşuna temel dayanak oluşturan esastan yoksun kurulmuştur. Çünkü konunun uzmanlarının da belirtiği gibi bu tür fonların kuruluşuna dayanak olan ekonomik unsur, gelir fazlasıdır.

Yani kamu elinde birikmiş gelir fazlalığı olmalı ki, o fazlalık bu tür fonlar eliyle değerlendirilsin!

Oysa böyle bir gelir fazlalığı yok! O zaman neden böyle bir fona ihtiyaç duyuldu? Neden tek bir hazinesi olan devletin ikinci bir hazinesi oluşturuldu?

Bilmiyoruz, çünkü Varlık Fonu 16 Ağustos 2016’da, yani 15 Temmuz darbe girişiminde hemen sonra kuruldu ve o ağır gündem nedeniyle de kamuoyunun gündemine hiç gelmedi, tartışılmadı…

Yani Varlık Fonu, Saray ve AKP Hükümeti’nin darbe girişimini fırsat bilerek yaptığı işlerden biriydi…

Dahası, Saray’ın ekonomi başdanışmanı Yiğit Bulut da Varlık Fonu’na yönetici yapılmış durumda!

Yani Varlık Fonu ile devlete paralel ikinci bir hazine kurulmuş ve Yiğit Bulut üzerinden bu hazine Saray’a bağlanmış durumda!

Ve Saray’ın Paralel Hazinesi, Saray’a uygun yöntemlerle “güvenceye” alınmış durumda! Varlık Fonu bünyesindeki şirketler Sayıştay’ın denetimine tabi değil! Ayrıca gelir ve kurumlar vergisinden de muaflar!

Yani denetlenmeyen başkanlık isteyen Saray, şimdiden denetlenmeyen hazine inşa etmiş durumda!

Sırf bu gelişme bile, milletçe başkanlığa hayır dememiz için yeterlidir. Hepimizin birikimi olan kamu mallarının ikinci bir hazineye taşınmaması için başkanlığa hayır demeliyiz!

Milletin birikimi Saray hazinesinde değil devlet hazinesinde, temsilcileri de Saray’da değil TBMM’de olmalıdır!

Mehmet Ali Güller
6 Şubat 2017

Reklam
  1. #1 by cemal asm on 06/02/2017 - 10:03

    Sn.Mehmet Ali Güller ,yazılarınızı ilgi ile okuyor ve çok faydalı olduğunu düşünüyorum bunun için size teşekkür ediyorum, sosyal medyada paylaşımda bulunmamda bir sakınca varmı ?

    Samsung Galaxy akıllı telefonumdan gönderildi.

  2. #2 by Salman Onglu on 06/02/2017 - 14:41

    Sayin Guller memleketimizin hali ne olacak yurt disinda yasiyorum. Artik biktik CHP’nin sovlarindan, sayin Perincek’in olumlu aciklamalarindan.Yokmu cani gonulden bir vatansever. Biz atalarimizdan borclu bir ulkemi aldikta torunlarimiza karsiligi olmayan bir borclu ulke birakiyoruz.

  3. #3 by Tulga Ulaş on 06/02/2017 - 16:19

    Ben 2002 yılında emekli olmuş bir TP çalışanıydım.Bu şirkete ömrümün yarısını çalışarak vermiş bulunuyorum.TP bildiğiniz gibi Türkiyedeki petrol ve doğal gaz rezervlerinin keşfedilip ülke yararına üretime konması görevini yüklenmişti.Kurulduğu ilk yıllarda (1954) mesleği iyi bilen tecrübeli mühendis ve jeologlar tarafından çok iyi yönetilmişti.Sonraları,hatta Kenan Evren zamanında bozulmaya başladı.Kenan Evren dahi kızını TPAO yönetim kurulu üyesi yapmıştı.Bu davranış siyasetciler tarafındanda hep kullanıldı ve genel müdürlük makamına hep siyasi ilişkileri olan dışardan atanmış kimseler geldi.Bu davranış şirketin hemen tüm yönetim kademelerinde yıllarca hep böyle oldu.Muhtemelen şu sıralardada gene siyasi ilişkili birileri genel müdürlükte ve çeşitli gruplarda yönetimdedirler.Bu tür anlayış TP yi uluslararası bir yapıya gelmekten uzaklaştırdı ve ufak menfeatlerin kullanıldığı bir kısır şirket haline getirdi.Ayrıca şirketin arama ve üretim yatırımları için ihtiyaç duyduğu kaynaklar hep devlet tarafından kısıtlandı.Üç tarafımız deniz olduğu halde ve karalarda yapılan sondajlarda ülkemizin hidrokarbon bakımından zengin bir ülke olmadığı ortaya çıktığı halde deniz aramalarına gereken bütceler hep çok kısıtlı kaldı ve gereken önem verilmemiş oldu.TP ‘nin hisselerinin devrinde takip edilmesi gereken çok önemli bir konuda şirketin yurt dışındaki” asset “leridir.Özellikle Hazar denizindeki doğal gaz yataklarındaki %10 civarındaki hisse dikkatle takip edilmelidir.Ben TP ‘nin hisselerinin özelleştirilmesini böyle bir gidişattan kurtulma şansımız olmadığı gerekcesiyle ve dikkatle yapıldığı takdirde olumlu bulduğumu belirtmek isterim.

  4. #4 by Yakup MUSA on 07/02/2017 - 18:00

    Sayın GÜLLER,

    Eyalet Sistemi Siyonist İsrail’in dünyada görmek istediği yönetim şeklidir. Siyonist ideolojiye hizmet edenler bu yönetim şeklini ülkelerinde hakim kılmaya, getirmekle mükelleftirler. İslam’da Eyalet Sistemi var aldatmacasıyla esas amaçları İsrail’in dünyada görmek istemediği Üniter Yapı Sistemi’ni ortadan kaldırmaktır. Her zaman İslam bunlar için halkı kandırma, takiye olarak kullanılmaktadır. Şunu da belirtmek isteriz ki, bunların zerre kadar gerçek İslam ile alakaları yoktur. Amaç Siyonist BOP Proje kapsamında ülkeyi bölmek, parçalamak, bunun yolu da anayasayı değiştirmek, içinde geçen Üniter Devlet Yapısını kaldırmak, bölgede İsrail’i memnun etmek zayıf TÜRKİYE ile İsrail’i bölgede güvenliğini sağlamaktır. Bütün siyasetleri Siyonist İsrail’in güvenliği, bölgede gücünü pekiştirmektir. Muhalefet ve tüm basın buna hizmet etmektedir. Referandum (Siber/Online müdahale ile) kazanıldığında bu eleştirilerimizin de sonu gelecek, tamamen ülke karanlık Ortadoğu ülkelerine dönüştürülecektir.

    Bilgilerinize sunarım.

    Selam ve saygılarımla.

    Yakup MUSA

    07.02.2016

    ________________________________

  1. Saray’ın Paralel Hazinesi | (=Öykü-Şiir-Anı-Günce=)------------->>>Doğa+Yaşam+Sağlık-vd.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: