Milliyetçi Yeniçağ gazetesi yazarlarından Yavuz Selim Demirağ, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’i Amerikancı ilan etmiş, hem de Alparslan Türkeş’e dayanarak!
Üzerinde durulacak ciddiyette bir mesele olmadığı ortada, ancak bu vesileyle Türk milliyetçiliğinin NATO sürecinde nasıl bir mutasyona uğradığına değinme fırsatı vermesi bakımında önemli…
PERİNÇEK’E AMERİKANCI DEMEK, ATATÜRK’E İNGİLİZCİ DEMEK KADAR AKILDIŞIDIR
Öncelikle belirtelim: Perinçek’i siyasetleri nedeniyle, özellikle de son 2 yıldaki çizgisi nedeniyle sertçe eleştirebilirsiniz ama ona Amerikancı demek, Atatürk’e İngilizci demek kadar akıldışıdır!
Perinçek’e söylenebilecek en son şey, onun Amerikancı olduğudur! Zira anti-Amerikancı tavır, daha doğrusu anti-emperyalist duruş, Perinçek’i şekillendiren en önemli ve belirleyici özelliğidir.
Hatta Perinçek o kadar Anti-Amerikancı’dır ki, ABD’yle ortaya çıkan çelişkileri bile uzlaşmaz mertebesine çıkartarak abartır. Örneğin ABD ile Katar arasında çelişki ortaya çıktığında, Katar’ı anti-emperyalist ilan eder. Örneğin ABD ile AKP arasında bir çelişki oluştuğunda, Erdoğan’ı anti-Amerikancı ilan eder.
Özetle, Perinçek’e Amerikancı demek, gülünç bile değildir ve Yavuz Selim Demirağ, Türkeş kaynaklı bu akıldışı iddiası nedeniyle güldürmemiş, onu çokça sevdiğini belirten TGB’li gençleri üzmüştür.
TÜRKEŞ MİLLİYETÇİ DEĞİL ÜLKÜCÜ VE IRKÇIDIR, ÇÜNKÜ AMERİKANCIDIR
Evet, Doğu Perinçek Amerikancı değildir ama Demirağ’a bunu söylediği iddia edilen Alparslan Türkeş sapına kadar Amerikancıdır!
Anlatalım: Bu topraklarda Türk milliyetçiliği Abdülhamid’e karşı tutum olarak gelişti ve büyüdü. Bugün yeniden gündeme gelen “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” Türk milliyetçiliğinin sloganıdır.
Ve Abdülhamid’e karşı mücadele eden İttihat Terakki’nin Türk milliyetçiliği 1. ve 2. Meşrutiyet’te büyümüş ve emperyalizme karşı verilen kurtuluş savaşı ile de kendini “Atatürk Milliyetçiliği” olarak geliştirmiştir.
Nedir Atatürk milliyetçiliği? Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denmesidir! Yani bir halkın, emperyalizme karşı kurtuluş ve devrim ile milletleşmesidir!
Ve özellikle belirtelim: Demokratik devrimlerimizin motoru olan milliyetçilik, hiçbir zaman ırkçı olmamıştır. Fakat Türk milliyetçiliğinin bir kanadı NATO ve “küçük Amerika” sürecinde ülkücülüğe dönüştürülmüş, komünizme karşı ırkçılık halini almıştır!
İşte Alparslan Türkeş o sürecin aktörüdür; “Amerikancı Türk milliyetçiliği” olan ülkücülüğün uygulayıcısı ve gelişen sol dalgaya karşı Amerikan sopası olmuştur.
Üstelik Alparslan Türkeş bu görevinin gereği olarak ABD’de eğitim almıştır!
GLADYO AKTÖRLERİ: GÜLEN VE TÜRKEŞ
Şimdilerde FETÖ nedeniyle Fethullah Gülen’in ABD’nin yeşil kuşak stratejisi içinde nasıl rol aldığı yazılıp çizilmektedir, onun Komünizmle Mücadele Dernekleri geçmişi anımsanmaktadır. Ve bir NATO gizli örgütlenmesi olan Gladyo’nun aktörü olduğu gerçeği artık kabul edilmektedir.
İşte o Gladyo’nun bir başka aktörü de Alparslan Türkeş’ti!
Fethullah Gülen Gladyo’nun “İslamcı” aktörü, Türkeş de “ülkücü” aktörüydü! Yani Gülen ve Türkeş sapına kadar Amerikancı’ydı.
Perinçek ise hem Gülen’e hem de Türkeş’e karşı mücadele etmiştir hep. Yani Amerikancılara karşı!
AKŞENER KRALİÇE İSE ÇİLLER NE?
Mesele Perinçek’i eleştirmekse, şuradan eleştirelim: Türk milliyetçiği Abdülhamid’e karşı mücadeleyle gelişti. Dolayısıyla bugünün en iddialı milliyetçisi olan Doğu Perinçek’in de aynı şekilde neo-Abdülhamid’e karşı mücadele etmesi gerekir!
Fakat Perinçek Erdoğan’ı Neo-Abdülhamid olarak görmemekte, hatta ona zaman zaman Neo-Enver muamelesi yapmaktadır!
Yavuz Selim Demirağ’ı bu akıldışı ithama savuran mesele de aslında bu siyasal konumlanışlarla ilgilidir. Zira önce Perinçek Demirağların ve Yeniçağ’ın desteklediği Meral Akşener’e “Gladyo’nun Kraliçesi” demiştir!
Peki Akşener Gladyo’nun Kraliçesi midir? Meral Akşener’i bugün “Gladyo’nun Kraliçesi” ilan etmek birincisi en çok Erdoğan’ı sevindirmiştir, ikincisi müttefik olan Aydınlık ile Yeniçağ’ı karşı karşıya getirmiştir. Sırf bu iki nedenle bile siyaseten yararsız bir çıkıştır!
Diğer yandan asıl soru şudur: Meral Akşener Gladyo’nun Kraliçesi ise Tansu Çiller nedir? Kraliçe’den daha üst bir makam olmadığına göre Çiller Gladyo’dan ayrılmış mıdır?
Akşener’in en üst makam olan kraliçeliğe terfi etmesi ile Tansu Çiller’in iki hafta önce 15 Temmuz töreninde Erdoğan’la yan yana poz vermesi arasında bir bağ var mıdır?
Soruları çoğaltabiliriz, biz şu kadarını söyleyelim: Perinçek’in, 90’lı yıllarda Gladyo’nun 1 numarası ilan ettiği Çiller ile 2000’li yıllarda Gladyo’nun 1 numarası ilan ettiği Erdoğan’ı bugün başka bir noktaya koyuyor olması, Gladyo’nun Perinçek’ten öğrendiğimiz abecesine hiç uymuyor!
Kaldı ki Akşener, Erdoğan-Gülen ortaklı Ergenekon kumpaslarında Perinçek’le birlikte aynı şemada hedef alınmıştı!
MUHALETE MUHALEFET İKTİDARA YARIYOR!
Önümüzdeki asıl meseleye bakalım.
Türkiye hızla dönüşüyor: Dinci eğitim müfredatıyla, sünni tarikat egemenliğine verilen bürokrasiyle, TSK’den Atatürkçülüğün tasfiyesiyle, laik yaşam tarzına ağır baskılarla, kuvvetler ayrılığının tek elde toplanmasıyla, başkanlık rejimiyle Cumhuriyet’e son darbeler vuruluyor…
2019, Erdoğan’ın da dediği gibi bir kırılma noktasıdır. Muhalefet kuvvetlerinin bu esasa göre konumlanması gerekir. Muhalefetin iktidar yerine birbirine muhalefet ediyor olması en çok Erdoğan’a yaramaktadır!
Mehmet Ali Güller
31 Temmuz 2017
ABC Gazetesi
Mehmet Ali Güller 
#1 by Taylan Karan on 01/08/2017 - 09:36
Hocam bravo!
#2 by Mayk on 01/08/2017 - 12:16
Perincekin antiamerikanci, antiemperyalist olduguna suphe yok.
Ote yandan Aydinlikciligin Abd tarafindan yaratildigini da omurgali yazar Soner Yalcin soylemisti.
Olabilir tabi, Odtu de amerikanci bir okul olarak kurulmustu.
…
YSD’i kiniyorum. Boyle bir sey soyleyebilecegine ihtimal vermezdim.
Ihtilalcilerden Turkes’in demokrat olmadigi icin demokrat ihtilalciler tarafindan suruldugunu (uzaklastirildigini) duymustum.
27 Mayis olmasaydi, secimlerin adil olarak gerceklesmesi durumda ayni devrim gerceklesecekti, Chp
secimle iktidara gelip demokratik anayasa yapacakti, bence. Ancak secimin adil olarak yapilmayacagi
konusunda kesin bir kanaat vardi, ver rejim fiilen degismisti.
Ihtilali goren Abd, adamlarini kullanarak idamlarla ve kotu muamelelerle devrimi kirletti, diye tahmin ediyorum.
…
Meral Aksener’i cok tanimiyorum. Bir ara RTE’ye yakin oldugunu hissetmistim (aile seviyesinde yakinlik gibi).
Daha sonra ulkucu tip milliyetcinin iyilerinden diye dusundum (Yenicag tipi), cunku Bahceliye bayrak acanlardandi ve hayirciydi.
Perincek ve Nebiler’in programindan sonra bu fikrim yine degisti, ve acaba dedim.
Yukaradaki yazidan sonra ise yine fikrim degisti, ve icisleri bakaniyken kontrolun Aksenerde olmadigini dusundum.
Gladyonun prensesi demek bile fazla olabilir.
Gladyonun adami bile olsa, baskan adayi olmazsa, ve etrafindakiler de gladyodan degilse (daha cok muhalif ulkuculerdense),
bence desteklenebilir. Ayni sey Kilicdar’in Chpsi icin de gecerli (Kilicdar’in tek adam olmadigi, ve Ataturkculerin agirlikta oldugu bir Chp).
…
Vatan Partisinin fetocu gladyonun temizlenmesine verdigi onemi onemsiyorum.
Bunu o kadar onemsiyorlar ki, haksiz yere cani yananlarin acilarini da pek onemsemiyorlar.
Buyuk resme odaklanmislar, ve RTEye bu konuda genelde olumlu olan katkilarindan dolayi buyuk
destek veriyorlar, ve bu da anlasilabilir.
Yine de Perincekin RTEci oldugu iddiasi buyuk bir abartma olur.
Mesela VP, laik olmayan halka da selam verirken, laiklikten odun vermedigini her sekilde belli ediyor.
…
VPnin hesabi, sanki butun muhalefet temizlensin, sakincasi yok, sonuda Akp ile secimlerde basbasa kalip
kafa kafaya mucadele ederiz noktasinda gibi. Ayrica evet’in hile ile elde edildigini kabul etse de,
sonuca itiraz etme taraftari degil de, bu durumdan yararlanma taraftari gibi.
Serhan Bolluk’un dil surcmesi de bence buna bir isaret (3 buyuk sehirde evet kazandi demesi.
zaten oyle (yani hayirin kazanmasi) olsa da bu cok buyuk bir sey degil, yalnizca akp yuzde 50nin altinda demektir.)
Cumhurbaskani Cankayada ya da Sarayda oturup elcileri kabul etmekle ugrasmayacakmis ta,
ciddi icraatlar yapacakmis..
Bu ne demektir: biz yeni rejimi eski rejime terchi ediyoruz anlamina gelir.
Sunu soylemeyiz ki, ayni seyi Feto de dusunuyor, ve kendi adamini sectirme konusunda elinde
cok daha buyuk kozlar var. Kimse aradan siyrilip gucu eline alma hesabi yapmasin.
Kaosu onlemek icin meclis 367 ile 16 Nisan’i tersine cevirmelidir.
(Bu en cok RTEnin isine yarayacaktir, cunku herkesin hedefinde oldugu kisi
(cunku en guclu aday, ve eskisi gibi/kadar amerikanci degil) odur.
Normalde yuzde 40-45 ona yetecekken, simdi yuzde 50ye ihtiyaci var. )
Ayrica meclisin bu hamlesi halktan da destek gorecektir.
Meclisteki hicbir parti lideri 16 Nisan’i iptal ettirmek istemez, cunku patronlari oyle istemez.
RTE ise yanligi icinde oldugu icin bunu istemez.
ABD dunyada kaybetse de simdilik Turkiyede guclu gorunuyor, cunku siyasetteki bu karmasa
ic savasa sebep olur, zaten ABDnin istedigi de budur.
#3 by Ömer Hakan on 02/08/2017 - 15:11
Perinçeğin Meral Akşeneri hedef almasını eleştirirken, “müttefik” olan ülkücü liderleri küstürmesinden bahsediyorsunuz ama kendiniz “”ülkücülük amerikancılıktır” derken ülkücü tabanın küstürülmesin den hiç çekinmiyorsunuz. Perinçeğin ülkücü liderlerle işbirliği yapıp ülkücü tabanı kendisine küstürmesini mi tercih ederdiniz? Perinçe ği savunuyor musunuz yoksa potansiyel seçmenleri ile arasını açacak bir söylemi gündeme mi getiriyorsunuz?
#4 by Attila Corum on 06/08/2017 - 06:20
CHP,Meral Akşener Partisi ve Vatan Partisi vs vs gibi bir memlekete yararlı cephe olabilirmi.Cumhuriyet cephesini PKK ve emperyalistlere yaklaşanlarmı,yoksa bunu ifade edenlermi dinamitliyor.