‘AL İDLİB’İ, VER AFRİN’İ’ PAZARLIĞI

İdlib’de Suriye ordusunun operasyonları ile başlayan ve Afrin’e operasyon olasılığı ile devam eden mesele, aslında özü itibariyle bir Halep meselesidir. Şöyle:

Astana toplantılarında Suriye’de çatışmaların en yoğun olduğu 4 bölge “çatışmasızlık bölgesi” olarak belirlendi. Türkiye de bu bölgelerden çok istediği İdlib’in sorumlusu oldu.

Görev kısaca İdlib’de 13 gözlem noktası kurarak çatışmasızlık ortamı oluşturulmasını sağlamaktı.

Ancak aradan geçen sürede Türkiye sadece 3 gözlem noktası kurdu!

AKP’NİN İDLİB’DE ASTANA’YA AYKIRI FAALİYETLERİ

Fakat daha önemlisi, AKP Hükümeti İdlib’de çeşitli gruplarla, Astana sürecinin ruhuna aykırı temaslar yürüttü, yürütüyor. Örneğin adını Fetih el Şam diye değiştiren Nusra ile İdlib’de işbirliği var. Oysa Nusra Rusya tarafından IŞİD’den sonra hedef alınması gereken en önemli ikinci örgüt olarak ilan edilmiş bir cihadçı yapı.

AKP, Nusra dahil İdlib’deki çeşitli grupları 17-18 Eylül 2017 tarihinde Cilvegözü Sınrı Kapısı’nın hemen bitişiğinde, Suriye tarafındaki Bab el Hava gümrük binasında topladı. 425 temsilcinin bir bölümü doğrudan Türkiye’den gelerek toplantıya dahil oldu! Toplantının amacı bir “meclis” oluşturmaktı! Bu meclis daha sonra İdlib’de hükümet ilan edecekti!

Etti de! 2 Kasım 2017’de, AKP’nin topladığı o meclis, İdlib’de “milli selamet hükümeti” ilan etti! Sözde bakanları İstanbul’da temaslar yürüten bu hükümet, açık açık Suriye’de şeriat devleti istiyor! (Rafet Ballı, Aydınlık, 12 Ocak 2018)

Sahadaki bu gelişmeler, Erdoğan’ın 27 Aralık 2017’de Esad’ı yine terörist ilan etmesiyle sürdü.

Kısacası AKP hükümeti Astana sürecinin ruhuna aykırı olarak, çatışmasızlık bölgesi oluşturmak yerine, tersine o bölgede kendine bağlı bir “hükümetçik” kurmuş oldu!

Burada bir parantez açalım: Bir önceki yazımızda incelemiştik. AKP hükümetinin Şam’la anlaşmaya direnmesinin esas nedeni, AKP’nin gerçekte Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmuyor olmasıdır. AKP, hayal de olsa, iç politikadaki olumlu etkisini de gözeterek “82. il Halep” hedefiyle Suriye’nin kuzeyini istemektedir. ABD’yle sonradan ortaya çıkan anlaşmazlığın kaynağı da, Suriye’nin kuzeyinin kimin olacağı konusudur! Erdoğanların mı? PKK’nin mi? İşte Erdoğanların ABD’ye sürekli sorduğu “bizimle mi, terör örgütüyle mi çalışacaksın” sorusu bu nedenledir.

Kuşkusuz AKP’nin “82. İl Halep” hedefi hayaldir ancak AKP İdlib’deki gibi kendine bağlı “nüfuz bölgeleri” inşa ederek bu hayali ete kemiğe büründürmek istemektedir.

HALEP HEDEFLİ ASKERİ STRATEJİLER

Yukarıda özetlediğimiz gelişmeler üzerine Suriye ordusu, Rusya’nın da onayı ve desteğiyle en sonunda İdlib’de askerî harekât başlattı. AKP hükümeti ise sanki İdlib Türk toprağıymış gibi, Suriye Ordusu’nun kendi topraklarında yaptığı bu operasyona tepki gösterdi. Neticede böylece Astana bileşenleri arasında önemli bir çelişme ortaya çıkmış oldu.

Afrin’e operasyon konusu da işte bu İdlib’de karşı karşıya gelinen durumun arkasından oluştu.

AKP Hükümeti, Rusya desteğiyle İdlib’in Suriye Ordusu kontrolüne girme ihtimali ortaya çıkınca, bir manevra ile Afrin’e operasyon konusunu gündeme getirdi.

Böylece AKP ile Rusya arasında “Al İdlib’i ver Afrin’i” pazarlığı başlamış oldu!

Başta da belirttik: İdlib ve Afrin konusu aslında Halep konusudur. Haritaya bakınız: Afrin Türkiye sınırında, Halep Afrin’in güney doğusunda, İdlib de Halep’in güney batısındadır.

Şam yönetimi Halep’le kesintisiz bağ için aradaki son engel kalan İdlib’te kontrolü ele geçirmek istiyor; AKP ise olursa İdlib, olmazsa Afrin ve denetimindeki el Bab ile Halep’i bir cebin içinde sıkıştırmak istiyor.

Zira Halep, ilk gündeki gibi Suriye meselesinin düğümüdür!

AFRİN’E KARŞI SOÇİ PAZARLIĞI

Afrin, PYD/YPG’nin kontrolündeki bir bölge ama diğer YPG bölgelerinden farklı olarak, ABD’nin değil, Rusya’nın bulunduğu bir bölge!

İşte ABD bu nedenle Afrin’e operasyon konusu gündeme gelince, yeşil ışık anlamına gelecek şekilde “Afrin’deki PYD unsurlarını desteklemiyoruz” açıklaması yaptı!

Çünkü ABD için Türkiye ile Rusya’nın Afrin’de karşı karşıya gelmesi bir fırsattır! Ayrıca ABD, Fırat’ın doğusundaki asıl PYD bölgesinin güvencesi olarak Fırat’ın batısındaki bölgenin kaybını göze alabilir! Nitekim birkaç aydır ABD devlet organlarına strateji hazırlayan düşünce kuruluşlarında, mevcut ABD güç kapasitesine uygun olarak, şimdilik Fırat’ın doğrusundaki bölgenin “kuzey Suriye federasyonu” olarak savunulması üzerinde duruluyordu.

Rusya ise Türkiye’yi kaybetmemek için Afrin’e operasyona karşı çıksa bile bunu sahada ve masada bir kazanca dönüştürecek formüller peşinde. Bunlarda biri de, bu vesileyle Türkiye’nin kırmızı çizgisini kaldırtarak Soçi’deki Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne PYD’nin katılımını kabul ettirmek.

Bir bakışa göre taraflar bu formülden topluca kazançlı çıkmış olacak: Erdoğan Afrin operasyonu ile iç politikada arkasına yeni bir rüzgâr almış olacak. TSK nasılsa sonsuza kadar Afrin’de kalmayacak. PYD de en sonunda barış masasında yer bulmuş olacak.

Ancak mesele birçok yönüyle oldukça kırılgandır, birden fazla risk taşımaktadır ve bu nedenle pazarlıklar hâlâ sürmektedir. PYD’nin, hatta Şam yönetiminin de buna razı olmamasından başlayarak sahada pek çok karşı faktör vardır.

YANLIŞ ADAMLA DOĞRU İŞ YAPILMAZ!

AKP Hükümeti Rusya’yla normalleşme sürecinin olumlu ivmesine rağmen yine de Suriye’de doğru bir politik hatta girmedi. Bunun basit bir nedeni var elbette: Yanlış adamla doğru iş yapılmıyor!

AKP hükümeti 2011’de Şam’da ihvan rejimi kurmak ve Suriye’nin kuzeyini nüfuz bölgesi yapmak hevesiyle girdiği “stratejik derinlik”te hâlâ fırsat kollayarak kazanç elde etmeye çalışıyor. Bu nedenle de bir türlü Şam’la anlaşmıyor. Astana sürecine rağmen, alttan cihatçı gruplarla Şam’a alternatif hükümetçikler kurmaya çalışıyor.

Bu “ikili” çizginin en büyük sorunu da, son tahlilde ABD’nin “Suriye’de federasyon” ana hedefiyle örtüşüyor olmasıdır.

Irak’ta alınmayan dersler, Suriye’de tarihi tekerrür ettirebilir!

Mehmet Ali Güller
ABC Gazetesi
18 Ocak 2018

  1. #1 by mayk on 19/01/2018 - 10:03

    Bu yaziyla gizli ajanda iddiasi iyice ete kemige burunmus oldu. Ama bence bu bu gizli ajanda sonucu degistirmeyecek, yalnizca maliyeti artiracak. Yani Suriye tek bir devlet olarak kalacak. Ama Abd ile Rusya anlasirsa ozerk bolgeler kurulabilir. Rusya dinci bir ozerk bolge istemez. Bu durumda dinci teroristler heralde Turkiye’ye siginirlar. Kurt ozerk bolgesi kurulursa, heralde Abd ve Rusyanin ayni anda garantor olmasi gibi bir sey yapilmasi gerekir. Akpnin elnusrayla samimiyeti olumlu sekilde de kullanilabilir. Hatta belki rusya bu samimiyetin bir sure daha devam etmesini istiyor bile olabilir.

  2. #2 by Bilge Turk on 08/02/2018 - 09:54

    Dünkü yazınız birdenbire kayboldu. “Erdoğan’ın Milliyetçiliği = İslamcılık”

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: