CHP’nin düzenlediği “Suriye’de Barışa Açılan Kapı” temalı Uluslararası Suriye Konferansı’na dair gözlemlerimi dün Cumhuriyet’te kısaca yazmıştım. Bugün o gözlemlerimin üzerinden meselenin esasını tartışacağım.
“Katil Esad” yanlışı!
Konferansın katılımcıların çoğunlukla dile getirdiği görüş özetle şuydu: “Esad diktatördü, katildi, halkına zulüm yaptı. Suriyeliler o nedenle ülkelerini terk etmek ve Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmışlardı.”
AKP’nin de savunduğu bu tez, CHP’nin konferansının öne çıkan görüşü oldu maalesef.
Tespit bu olunca, yani sorunun kaynağı Esad olunca, örneğin AKP açısından teşhis şu oluyor haliyle: Esad rejimi devrilmeli!
Gerçi AKP “katil Esad” lafını aslında Suriye’deki hedefine ulaşmanın propaganda malzemesi olarak kullandı en başından beri… Fakat CHP’nin konferansına katılanlar ise ciddi ciddi “katil Esad” söylemine inanıyorlar!
“Suriyeliler Türkiye’de kalmalı” yanlışı!
Bir kez sorunun kaynağını Esad olarak koyduğunuzda da Türkiye’ye sığınmış Suriyeliler konusunda çözümünüz şu oluyor:
AKP, örneğin son ABD’yle “güvenli bölge” anlaşmasında olduğu gibi, Suriyeli Arapları, Türkiye Kürtleri ile Suriye Kürtleri arasında tampon yapmaya kalkıyor; CHP konferansına katılan liberal sosyologlar ise Esad’ın devrilmeyeceğini de gördükleri için Türkiye’deki Suriyelilerle uyum içinde yaşamayı savunuyor!
CHP konferansının konuşmacılarından bazıları, ciddi ciddi “Suriyelileri yeniden Suriye’ye göndermemeliyiz, çünkü orada izole olurlar; en iyi çözüm burada bizimle uyum içinde yaşamalarıdır” diyorlar!
Bir kez sorunun kaynağını yanlış olarak Esad diye teşhis ettikleri için, o sosyologların kafasında Suriyelileri vatanlarına kavuşturma perspektifi de olamıyor!
Suriyeliler Esad’dan değil, cihatçılardan kaçtı!
Oysa o liberal sosyologlar yıl yıl gelenlerin sayılarına ve hangi olay üzerine geldiklerine baksalar, Türkiye’ye gelen 4 milyon Suriyelinin çok büyük çoğunluğunun Esad’dan değil, cihatçılardan kaçtığı gerçeğini görecekler!
Görmek istemeyenler, bari ilk gelen Suriyelilerin arşivlerde kayıtlı olan şu özlerini hatırlasalar: “Esad 6 ay sonra devrilecek, geri döneceksiniz diyerek gelmemizi teşvik ettiler.”
Evet, Türkiye’ye ilk gelen Suriyeliler, Esad’ı 6 ayda devirme hedefi olanların teşvikiyle geldiler. Ardından gelenler ise sınırların açılmasıyla Suriye’ye Esad’ı devirmeye giden/gönderilen Bosnalı, Çeçen, Afgan, Uygur kökenli cihatçıların teröründen kaçarak geldiler. ABD’nin PYD’yi meşrulaştırmak için savaştırdığı “kullanışlı düşman” IŞİD’den kaçarak geldiler.
Gerçek budur, “katil Esad” söylemi ise bu gerçeğin üzerini örten perdedir!
Emperyalizmin derdi insan değil, para!
Meselenin esasına gelecek olursak…
2011 yılında Suriye’nin başında Esad değil de, bizim liberal sosyologlarımızı tatmin edecek ölçüde “demokrat” olan bir devlet başkanı olsaydı; Suriye’de bu yaşanılanlar olmayacak mıydı?
ABD Suriye’ye “demokrasi” için mi geldi? ABD Irak’ı “demokrasi” için mi işgal etmişti? ABD Libya’ya “demokrasi” için mi saldırmıştı?
ABD, Irak’taki, Libya’daki, Suriye’deki halkların daha demokratik bir düzende yaşamasını sağlamak için mi milyonları öldürdü?
Geçiniz!
ABD Basra’dan Doğu Akdeniz’e uzanan bir enerji koridoru inşa etmek için bölgemizde; Kürtlerin kara kaşı kara gözü için değil! ABD enerji hatlarını Çin ve Rusya’ya karşı denetiminde tutmak için bölgemizde; Arap sevgisinden değil! ABD, etnik ve mezhep üzerinden bölgedeki etkili ulus devletleri bölerek kontrolünde tutmak için bölgemizde; Türklere, Kürtlere, Araplara, İranlılara demokrasi getirmek için değil!
Sorunun kaynağı Esad değil, ABD!
Milyonların kanını döken ABD’yi değil de, sorunun kaynağı olarak vatanını savunan Esad’ı görenler, haliyle yanlış öneriler sunuyor.
Sorunun kaynağı ABD emperyalizmi ve onun işbirlikçileridir. Sorun bu olunca, çözüm de bellidir: ABD emperyalizmine karşı bölgesel işbirliği!
Bunun da pratikteki ilk ifadesi, Ankara’nın Şam’la işbirliğine geçmesidir!
İşte her şeye rağmen CHP’nin konferansı bu ana mesajı vermesi bakımından Türkiye ve Suriye için yararlı olmuştur.
Zira Suriye’de barış, Türkiye’de barıştır!
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
30 Eylül 2019
Mehmet Ali Güller 
#1 by puma on 01/10/2019 - 09:11
Yuzde yuz katiliyorum.
Chp liderliginde hain degillerse cok bilincsiz bir suru insan var. Bu da
belki kismen Fetonun kumpasiyla Kilicdarin basa getirilmesiyle oldu.
Ama tabi Baykal da yeterince saglam bir kimse olmadigi icin bunlar oldu.
Bu arada Baykal’in 1 mart tezkeresi ve 16 Nisan surecindeki performansi cok iyidi.
Hakkini vermek lazim. Biraz da kendisinden daha akilli olan insanlari
dinleseydi cok daha iyi olacakti.
…..
Kilicdar soyledigi bircok dogruya ragmen guven vermiyor
ne Ataturkcu vatanseverlere ne de Avrasyali dostlara.
Ancak Perincekle ortaklasa Turkiyeyi yonetseler, birbirlerinin kusurlarini
torpuleyerek yuzde 80-90 oraninda iyi dogru yonetim olacagini tahmin ediyorum.
Bence Perincek Avrasyaya gitsin, Chpyi destekleme sozu alsin, karsiliginda
Chpde atlantikci unsurlarin temizlenmesi istensin. Eminim Perincek buna dunden razidir.
Kilicdar da bu razi olmali, hatta belki mecbur kalacak.
……..
Atlantikci derken, kastettigimiz, Bati derin devletidir. Yani aslinda sorun ABD de degildir.
ABDnin ulus devlet yonuyle bir sorunumuz yoktur. Derin devlet yapisiyla bir sorunumuz vardir.
Trumptan istenen ve beklenen ABDde drain the swamp yapmaktir. Yani pisligi temizlemek.
Kismen yapmaktadir da. Burokraside gucu tam yeterli degil. Ama orduda gucludur. Suriyeye yaptigi yiginaga bakmamak lazim. Orda bence batinin ici catismasinin izleri de vardir. hatta bir ara Suriyede Abd ordusu ile Cia savasiyor bile diyorlardi. Isid direk olarak Cia urunuydu. Bir duzenli ordu var, bir de parali teroristler var… Trump azledilmesi durumunda ic savas cikacagini iddia etmektedir. Bence ic savas degil de, darbe olabilir. Darbe kolay degil, cunku derin devletin sabotaj potansiyeli vardir. Ama nokta operasyonlar yapilabilir.Ve zaten surekli yapiliyor boyle seyler. Mesela Yahoo haberlerinde, bu azledileme haberleri gecen hafta cikmaya basladiginda Trump’u karanlik bir kimse gibi resmediyorlardi, bu hafta ise aydinlik nurlu bir insan gibi. Belli ki iyi olan taraf medyaya baski yapti, hainlere ayar verdi. Biz de salak salak “asiri sagci” gidiyor, Clinton gibi “solcular” geliyor diye sevindirik olmayalm. Trump giderse daha iyisi gelemez, mi,.. bu gorevi bence baskasinin yapmasi zor. Oraya yatirim yapilmis. iyi blof yapacaksiniz, oyle seyler soyleyeceksiniz ki her turlu anlasilabilecek.
……….
-Mesela kurtlere saldirisaniz sizi ekonomik olarak cokertirirz diyor. Burda derin devlete diyor ki, bak seni pkk’ni koruyorum. Turkiyeye diyor ki pyd bahanesiyle kurtlere saldirmayin. Bir yandan da turkiyenin pyd karsitligini yani aslinda derin devlet karsitligini percinlemekte, ve olasi “cozum sureci”ni baltalamakta.
……..
-Esat kimyasal kullanmis diye ona “hayvan diyor”, ve oraya yuzlerce fuze yolluyor. Bunu Rusya ve ABD ordusu ile anlasmali olarak yapiyor, ve hicbir zarar vermiyor. Aptallara, bak, Esati cezalandirdim diyor, derin devlete kesin sesinizi bak istediginiz yaptim, diyerek dalga geciyor.
Avrasya ile savas degil ortalik istedigini belli ediyor. Ayrica hayvan demek te hakaret degildir. Hepimiz hayvaniz zaten. Yok, yani hayvanlara sempatimizden demiyorum, gercekten de oyleyiz, biyolji bilimine gore. Hatta bitkisel bir yonumuz de vardir.
#2 by puma2 on 01/10/2019 - 21:01
Amiral Soner Polat’in olumunu buyuk bir uzuntuyle ogrenmis bulunuyoruz.
Turkiyenin jeopolitik cikarlarini savunan Feto kumpaslarinin magduru Ataturkcu degerli bir insandi. Sahsen tanimam, yalnizca Aydinlik/Ulusal Kanal’danm diger herkes kadar taniyorum.
…..
Bu haber bence Sozcu, Korkusuz, Cumhuriyet, Birgun gazetelerinde birinci sayfadan haber ve bassagligi ilanlariyla ic sayfalarda yer almalidir. Kose yazilarinda yer bulmalidir (en azindan diger Soner, ..yani Soner Yalcin’dan beklerim) kisa bir not olarak ta olsa. Ve tele 1 de tabi ki.
Heralde zamaninda haberleri olmadi. Ozden Ornek’in olumu de bu sekilde yer almis miydi hatirlamiyorum.
…..
40 yasinda gosteriyordu. Heralde 60 vardir. Sebebini bilmiyorum ama, kalp krizi ihtimali olanlarin
yanlarinda nitrogliserin tasimalarini tavsiye ediyorum. Nasil kullanilir ne zaman kullanilir diye doktorlarina eczanelerine ve internete sorsunlar. Tabi bir suru baska tavsiye de yapabilirim, ama saniyelerin onemli oldugu boyle bir durumda, tek bildigimi sandigim acil onlem budur.
…..
“Ulusalcilari” aslinda irkcilikla suclamiyorum. Mesela Turkiyede etnik bir ayrim yaptiklarini iddia etmiyorum. Esasen avrasyaci/atlantikci ayirimi yapiyorlar. Dun irkcilik sosu derken, bunun aciklamasi olarak simdi yuzde birlik
bir irkiclik bunlarin yarisina bulasmistir diye daha detayli soyleyeyim. Bu zararli bir irkcilik degildir, yani bir etnik kokene daha yakin hissetmek, ona daha cok guvenmek, ve bunun icin sebepleri olmak, ille de de irkcilik sayilmaz. Mesela Riza Zelyut biraz turkcudur, ama ondan daha fazla alevcidir, ve bunun kendi basina hicbir zarari yoktur, mesela CB olmasini onaylarim. En ideali notr olmaktir, objektif olmaktir, ancak bir yandan da pkk zihniyetinin kucagina dusen kurtleri kazanmak gerekmetedir, ve bu gorev satir aralarindaki “irkci ” dokundurmalardan
buyuk zarar gorur. Mesela Sozcunun ilk sayfasinda, hani Akp yerli ve milliydi bunlar ne diye Akpli ermeni ve kur milletvekillerinin resimlerini gostermisti. Buna yuzde birlik degil, yuzde 50lik bir irkcilik derim (ya da belki yuzde 5lik tir, ama yuzde 50’lik hissedildi). Emin Colasan da Davutoglu icin, niye Turk’um demiyor, Konyali olduguna gore laz olamaz diye cirkin bir espri yapmisti. Eminim gercek zihniyeti bu kadar kotu degildir, cunku diger yazilari genelde mantikli yararli bilgilendirici ilerici v.s.dir.
…..
Ozet olarak, farkli tarikatlarin birbirine dusman olmasi gibi, farkli fraksiyonlardaki samimi Ataturkculerin de birbirlerine uzak kalmasini onaylamiyorum.