Türkiye’nin ABD’ye karşı en büyük kozu

Erdoğan 13 Kasım’da Beyaz Saray’a gidecek mi, gitmeyecek mi?

İktidarın uzun zamandır beklediği Beyaz Saray’daki bu buluşma, iç kamuoyuna anlatılması zor konular nedeniyle sıkıntılı bir hal aldı… Şöyle ki:

Önce Trump’ın mektubu ortaya çıktı. Kabul edilemez ifadelerin yer aldığı o mektup, normalde geldiği gün sert bir şekilde yanıtlanmalıydı! Ancak anlaşılan o ki sineye çekilmişti. Saray, Türkiye’nin tepki gösterdiği o mektup konusundaki tutumunu sorunlu göstermemek için önce “mektuba operasyonla yanıt verdik” bilgisini servis etti. Ancak Trump operasyon konusunda Erdoğan’la uzlaşıya vardığını 6 Ekim’de açıklamıştı. Mektup ise 9 Ekim tarihliydi!

Saray ardından “mektubu çöpe attık” bilgisini servis etti. Kuşkusuz doğru değildi. Resmi yazışmaydı ve çöpe atılamazdı, arşivlenmeliydi vs.

Nitekim Erdoğan 24 Ekim’de canlı yayında mektubun çöpte olmadığını ortaya koyuyordu: “Ayın 13’ünde tabii ki bu davete icabet edeceğiz. Bu mektubu da yanımızda götürüp kendisine (Trump’a) göstereceğiz.

Yani mektubun çöpe atıldığı “servis haberi” doğru değildi, kamuoyunu yatıştırmak için üretilmişti. Elbette götürülüp Trump’a gösterileceği de gerçekçi değildi!

13 Kasım’ın engeli: Yaptırımlar

Yani Erdoğan, mektuba rağmen Beyaz Saray’a gidecekti!

Fakat bu kez bir başka engel ortaya çıktı: ABD Temsilciler Meclisi’nin büyük çoğunlukla kabul ettiği Türkiye karşıtı iki tasarı…

Kamuoyu öfkesi nedeniyle 13 Kasım ziyareti bir kez daha sıkıntıya girdi. Erdoğan 30 Ekim’de yaptığı ilk açıklamada şöyle dedi: “Şu anda henüz kararımı vermedim. Ama soru işareti var.

Ardından sözcüsü İbrahim Kalın 4 Kasım’da “ABD ziyaretinin olup olmayacağına dair değerlendirmelerimiz devam etmektedir” dedi.

Son olarak Erdoğan 5 Kasım’da “Gitmeden önce kendileriyle (Trump) bir telefon görüşmesi yapacağız. O telefon görüşmesine göre nihai kararımı vereceğim” dedi.

Öte yandan Trump ise 2 Kasım’da şöyle diyordu: “Erdoğan Beyaz Saray’a gelmek istiyor, ilişkilerimiz çok iyi.

‘Erdoğan Washington’a gidecek’

Görünen o ki Erdoğan çok istediği Beyaz Saray ziyaretini yapacak. Nitekim görüşlerini aldığım kimi AKP’liler de “Reis Washington’a tabii ki gidecek” diyorlar.

Gider gitmez, göreceğiz… Ama giderse hangi kozla gitmesi gerektiğine dair söyleyeceklerimiz var:

Evet, ABD Temsilciler Meclisi ikili bir amaçla Türkiye karşıtı iki tasarı geçirdi. Hem Erdoğan’a taviz vermekle suçladıkları Trump’ı sıkıştırmak istediler ama hem de ABD-Türkiye müzakeresinde ülkeleri adına müzakerecilerine iki koz verdiler.

Türkiye, doğrusu o kozlara karşı şu ana kadar etkili bir yanıt verebilmiş değil. “Senato ayağı da var nasılsa” denilerek, tepki açıklamalarıyla geçiştirilmiş görünüyor…

İncirlik’teki uçuşların 13 Kasım’a kadar askıya alınmasından başlayarak bir dizi “koz” oynanabilirdi… Yapılmadı!

Fakat Erdoğan Beyaz Saray’a giderse, Türkiye mutlaka orada masaya koz hatta kozlarla oturmalı…

Peki, hangi kozla?

Anlaşana kadar ‘anlaş’ baskısı

Türkiye’nin ABD’ye karşı en büyük kozu nedir, biliyor musunuz? 13 Kasım’dan önce Ankara ile Şam arasında diplomatik ilişki başlatmak!

Türkiye bu değerli kozu eline alırsa, ABD için Suriye’de esas yenilgi o zaman başlamış olacak!

Dahası, döne döne vurguladığımız gibi, Barış Pınarı Harekâtı’nın olası riskleri ve askeri/ekonomik maliyeti de asgariye inmiş olacak. Ve elbette YPG ile ÖSO’nun Türk ordusu ile Suriye ordusunu karşı karşıya getirme tezgâhları da boşa çıkmış olacak.

Elbette biliyoruz ve dikkat çekiyoruz: İktidar İhvancılığı ve YPG koridoru yerine ÖSO koridoru kurma hedefi nedeniyle Şam’la anlaşmamakta ısrar ediyor…

Fakat biz de Türkiye’nin ve bölgenin çıkarı gereği ısrarla ve ısrarla “Ankara Şam’la anlaşmalı” demeyi sürdüreceğiz!

AKP’nin sağduyulu seçmenleri de dahil tüm muhalefet, anlaşma olana kadar “anlaşın” baskısı yapmayı sürdürmeli!

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
7 Kasım 2019

  1. #1 by puma on 10/11/2019 - 02:00

    Boyle bir hamle Turkiye’nin elini guclendirir tabi ki.
    Ama “bizde” o cesaret var mi, o da ayri bir konu.
    ….
    Acaba Trump’un elini guclendirir mi yoksa zayiflatir mi.
    Trump’la ne konusacagiz.
    Sonucta Trump’la Turkiye’nin cikarlari bence cakisiyor.
    ….
    Trump bir Pyd devletcigi istemez bence, cunku:

    -Hukuka aykiri bir durum olur, savunulamaz, ve Rusya’nin kontrolune gecebilir
    -ABD ordusu ve Trump’un Rusya ile yapilan centilmenlik anlasmalariyla celisir bu
    -Olay Suriye-“kurtler” veya Rusya-ABD savasina donusurse bariz olarak
    ABD kaybeder.
    -Rusya onay verse bu sefer derin devlete yarar, derin devlet te
    Trump’a ve insanliga dusmandir
    …..
    Bence bu bulusma daha cok iki tarafin ic politik hesaplariyla ilgili.
    Ulkelerinin cikarlarini tartisiyor gibi olacaklar, ama Trump’un
    kendi halkina, Rusya’ya, ve derin devlete ayri ayri hesap verme durumu var.
    Benzer sekilde “biz”im de.
    …..
    Derin devletin ABD hegomonyasi degil de kendi kuresel hegomonyalarini
    istedigine bir kac kanit

    -“ABD”nin kendi endustrisini , mesela Detroitteki oto endustrisini yokederken,
    Cin’i bir sanayi devi yapmasi (ama CIn’in her anlamda ilerleyip, bagimsiz bir superguc
    olabilecegini hesaba katmadilar herhalde).

    – ABD’nin Dunyabankasi-IMF deki oy hakki yuzde 16’dir. ABD 2. dunya savasi
    biterken acik farkla en guclu ulke iken, bunu niye yuzde 51 yapmadi.
    Cunku derin devlet ABD’nin de kendi kuklasi olmasini ister.

    -Israil ABD gemisini batirdi, “ABD” ise bunlar olurken kendisine yardim etmeyi engelledi.
    Guney Kibris’i bizden korumak isteyen Johnson, nedense kendi ulkesini Israil’den korumak istemedi.

    – ABD kendi musluk suyuna flor katmaktadir. Butun dunyada flor “dis hekimlerinin onerdigi”
    bir katki dis macunu maddesidir. Flor aptallastirici, K vitaminlerini bloke ederek
    kireclenme ve kemik erimesi ve dis curumelerine yol acan kanserojen bir maddedir.
    Hatta Israil de yakin zaman kadar katiyordu. Demek ki amerikalilar kendine dusman, yahudiler
    kendine dusman diye yorumlanabilir bu. Ama gercekte mesele satanistlerin kuresel soykirim
    planidir. Benzer sekilde bebek mamalarina basta iyot katarken artik
    flor ve brom katiyorlar. Asilara civa, aliminyum, nagalaz falan katiyorlar. Ilaclara
    gereksiz yere aspartam katiyorlar. B12 vitaminlerine siyanur katiyorlar. Bu satanist teroristlerin yalanlarini bize bilim diye yutturuyorlar.
    …….
    Ataturkculerimizin nerdeyse hepsinin Trump dusmani olmasini siddetle kiniyorum.
    Dinciler bu konuda bizden daha iyi durumdalar.
    ……
    Trump’la ayrica pazarlik yapmamiz gerekmez. Astana sureci ve Suriye ile direkt gorusmek bence
    yeterlidir. Trump’la gorusmemiz bence yalnizca Trump’a ic politikada yardim etme amaciyla olmalidir. Yani derin devlete mamasini verip susturmak seklinde (mama= gostermelik taviz).

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: