Ne zaman “Ankara Şam yönetimiyle görüşmeli ve işbirliği yapmalı” desek, hükümete yakın isimlerden liberallere kadar uzanan bir kesim şu itirazı dile getiriyor: “Esad halkına zulüm yapıyor, zalimle görüşülmez.”
Ne zaman “Türkiye Çin’le işbirliğini geliştirmeli” desek, aynı kesim bu kez şöyle diyor: “Çin’de demokrasi yok, din yasak, komünist yönetim Uygurları katlediyor.”
Ne zaman ABD’nin darbe girişimlerine karşı Venezuela’yı savunsak aynı kesim yine tek ses bağırıyor: “Katil Maduro, Venezuela’da demokrasi yok.”
Ve yine ne zaman ABD emperyalizmine karşı direnen İran’ı savunsak, aynı koro yine alıyor sazı eline ve “İran’da demokrasi yok” demeye başlıyor.
‘Demokrasi yok, öyleyse ihraç edelim’cilik!
Bir başka ülkeyle ilgili “orada demokrasi yok” demek kadar tehlikeli bir durum yok aslında. Çünkü bu sıradan bir saptama ya da bireysel bir eleştiriden ibaret değildir. “Demokrasi ihracı” yönelimine giriştir “demokrasi yok” demek!
“Demokrasi yok” diye söze başlayanlar, bir süre sonra demokrasi olmadığını söyledikleri o yere, demokrasi götürülmesi gerektiğini savunmaya başlarlar/başlıyorlar…
Yani “demokrasi yok” söylemi, aslında ABD emperyalizmine ülkelere müdahale etme zeminini yaratan siyasal iklimdir.
ABD “demokrasi yok” diyerek Irak’a, Libya’ya, Suriye’ye saldırmasına meşruiyet aramamış mıdır zaten?
Aynı durum AKP hükümeti için de geçerli değil midir? Suriye’ye müdahale için sınırı dünyanın çeşitli bölgelerinde staj görmüş cihatçılara açmanın ve Esad’ı devirmeye çalışmanın gerekçesini hep “demokrasi yok, Esad halkına zulmediyor” diye açıklamadılar mı?
Uluslararası ilişkiler problemi
Bir ülkede demokrasi olup olmaması, o ülkenin insanlarının sorunudur. Elbette o ülkenin insanları demokrasi yok diyerek ayaklanabilir, hükümeti devirmek isteyebilir, en temel hakkıdır da…
Fakat bir ülkede demokrasinin olup olmadığı konusu bir başka ülkeyi ilgilendirdiği anda, ortaya çok ciddi uluslararası/devletlerarası bir problem çıkmaktadır. Ve o problem demokrasiye en uzak yöntemle, “gücü gücüne yetene” mantığıyla “çözülmeye” çalışılmaktadır. Yani güçlü olan güçsüze “demokrasi götürmeye” kalkmaktadır.
Ve elbette “demokrasi götürmek” emperyalizm açısından kılıftan ve hedef ülkeyi işgal etmesi için kullandığı bir gerekçeden ibarettir.
Komşunun teröristini terörist kabul etmeme yanlışı
Benzer durum “terör” kavramı için de geçerlidir.
Ne yazık ki terör konusunda dünyada üzerinde mutabık kalınan bir tanım ya da uluslararası bir standart yoktur. Çünkü bir ülkenin terörist dediğini, diğer ülke terörist görmemekte, tersine o ülkeyi zayıflatmak için desteklemektedir.
Örneğin YPG Türkiye için teröristtir ama ABD için değildir; hatta ABD YPG’yi “kara ordusu” ilan etmiştir. Örneğin ÖSO içindeki pek çok grup Suriye için teröristtir ama Türkiye maalesef onları “Kuvayı Milliye” ilan etmektedir.
Örnekler çoğaltılabilir…
Önemli olan şudur: Tıpkı “demokrasi yok” demekle başlayan sürecin “demokrasi ihracına” ilerlemesi gibi, komşu bir devletin teröristini terörist görmemekle başlayan süreç de, yine “müdahaleci” bir yönelime giriyor…
Geçmişte çok yaşandı: Ankara Şam’a karşı İhvan’ı, Şam Ankara’ya karşı PKK’yi destekledi. Dahası Ankara, Şam, Bağdat ve Tahran, komşu ülkenin Kürt örgütünü ne yazık ki komşusuna karşı destekledi… Bundan en çok yararlanan da ABD emperyalizmi oldu!
Dolayısıyla daha iyi bir tanım/yöntem bulunana kadar yapılması gereken şudur: Egemen bir devletin, kendi sınırları içindeki bir örgütü terörist görmesi, komşuları için de bağlayıcı olmalı… Yani Suriye’nin terörist kabul ettiği bir örgütü Ankara da terörist kabul etmeli ve destek vermemeli; Ankara’nın terörist gördüğü bir örgütü de Şam terörist kabul etmeli ve destek vermemeli!
Ancak bu şekilde “iyi komşuluk” sürdürülebilir ve ancak bu şekilde bölge emperyalist müdahalelere kapalı tutulabilir. Aksi durumda, bugün yaşadığımız sorunların sürmesi demektir…
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
28 Kasım 2019
#1 by puma on 01/12/2019 - 22:27
Ben demokrasi ihracina o kadar da karsi degilim. Su ana kadar oyle oldugu iddia edilenler genelde (belki hepsi) antidemokratik ve zalimce mudahelelerdi. Ama olumlu ornekler de mumkudur. Su ana kadar olmadiysa, belki gelecekte olabilir.
Mesela TC devleti “Dersim”e demokrasi goturdu. Orasi fiilen TC kanunlarinin islemedigi bir kurtarilmis bolgeydi. Biraz elimize gozumuze bulastirmis, orantisiz guc kullanmis ta olabiliriz, ama gerekcemiz hakliydi (emperyalist/somurgeci bir amacimiz yoktu, ve zamani coktan gelmisti), buyuk resimde operasyon basariliydi (oralar yalnizca kagit ustunde degil fiilen de TC de topragi oldu), ve gercekten de feodalite yikildi ve demokrasi geldi (tek partili yonetimde demokrasi mi olurmus demeyelim, konu uzadikca uzar).
Kibris baris harekati da oyle yorumlanabilir. Garantor ulkelerden biriydiysek te Kibris ayri bir devletti. Rum fasizmine karsi savasip , Kuzey’e demokrasi goturduk. Hatta galiba dolayli olarak Yunanistana da demokrasi goturmus olabiliriz.
Rusya Kirim’a demokrasi goturdu. Aslinda kendi topragini geri aldi da diyebiliriz belki.
Nasil demokrasi goturmus oldu: o sirada Ukrayna’da fasist nazi siyonist ve isbirlikci bir yonetim teror darbesiyle isbasina gelmisti. Ukraynanin hepsine olmasa da bir kismina demokrasi gelmis oldu (Rusyada ne kadar varsa iste o kadarDaha iyi ornekler bulunabilir belki. Son 200 yil genelde somurgeci emperyalistlerin mudaheleleriyle gectigi icin, aksini pek dusunemiyoruz.
Cin Afrika’ya demokrasi goturuyor. Nasil: kazan-kazan prensibiyle oralara medeniyet goturuyor. Demokrasi de arkasindan gelecektir.
Rusya Amerika ve Avrupa’ya demokrasi ihrac ediyor. Nasil: satanistlerin sistemini cokertmek icin Trump’u destekliyor. Bu destek nasil olur, mesela satanistler eski duzenlerini surdurmek icin savas ve provokasyon pesinde iken Rusya keskin dislerini gosteriyor, ve boylece savas karsiti tarafin elini guclendiriyor. Jeb Bush cumhuriyetcilerin adayi olacakti. Ben de yari espri olarak, imkansiz-cunku Putin izin vermez dedim, ve bu sozum baya begenilmisti hem de ABDliler tarafindan. Hillary de hile ile “demokratlar”in adayi oldu, ve az daha hile ile secimi de kazanacakti. Dunya bir felaketten dondu, ve artik dunya savasini konusmuyoruz pek. ABDde ekonomik kriz, fema toplama kamplari da konusulmuyor. Ama Trump azledilirse yine boyle seyler gundeme gelebilir (bence olmaz, onun yerine Trump yanlisi bir darbe olur, ve hatta bu bence tek secenektir).