Prof. Dr. Mehmet Ceyhan 25 Mart akşamı ekranda şöyle diyordu: “Gıda kaynakları aritmetik artar, insan nüfusu geometrik artar. Bu artış böyle devam ederse insanlar yiyecek bulamaz. Allah nasıl bir mekanizmayla ayarlamış bunu? İnsanları ortalama belli bir yaştan daha fazla yaşayamaz. Bu neyle sağlanır? Bakteri yaratmış Allah, siz buna karşı ilaçlar, antibiyotikler buluyor, öldürüyorsunuz. Bu sefer bakteriler bu dengeyi koruyabilmek için direnç geliştiriyor. Virüsleri Allah neden yaratmış? Çünkü insanların belli bir sayının üzerinde çoğalamaması gerekir.”
Doğrusu şaşırmıştım. Acaba Prof. Ceyhan ekranda olduğu için siyasal iklimin ağır baskısını mı hissediyordu!
Prof. Dr. Ceyhan, gelen tepkiler üzerine ertesi gün sosyal medyadan açıklama yaptı ve ekrandaki o sözleri için Thomas Malthus’u işaret etti ve kısa açıklamasını şöyle bitirdi: “Hangisine inanıyorsanız; buna, doğanın veya Tanrı’nın dengesi diyebilirsiniz” (26.3.2020).
Yani koronavirüse laikler doğanın dengesi, dindarlar da Tanrı’nın dengesi diyebilirdi! Bu da AKP döneminde bir bilim adamının kendi dengesi oluyordu herhalde!
Önceki akşam MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli koronavirüsle ilgili sosyal medyadan şöyle dedi: “Unutulmasın ki, Allah yarattığı her hastalık için bir de şifa vermiştir.” (7.4.2020)
İktidarın ortağı MHP’nin genel başkanı Bahçeli, esas olarak Prof. Ceyhan’la aynı şeyi söylüyordu yani. Koronavirüsü Tanrı yaratmıştı, şifasını da elbette verecekti!
Böylece Thomas Malthus, Mehmet Ceyhan ve Devlet Bahçeli aynı yerde buluşmuş oldu.
Sürü bağışıklığı: zayıfların temizliği
Bir rahip olan Thomas Malthus, 1803’te yayımladığı Nüfus Artışı Hakkında Araştırma adlı eserinde yiyeceklerin aritmetik, nüfusun ise geometrik arttığını iddia eder. Bu dengesizlik ise salgınlarda, doğal afetlerle dengelenmektedir.
Mesele burada kalsa, Malthus’un yazdıkları bu kadar etki bırakmaz, dahası 21. yüzyıla taşınmazdı elbette. Zira yiyeceklerin aritmetik, nüfusun geometrik arttığı iddiası yanlıştır. Sorun nüfusun yiyecekten fazla olması değil, küçük bir azınlığın yiyeceklerin/malların/gelirlerin büyük çoğuna el koyuyor olmasıdır!
Aslında Malthus, işte bu büyük gerçeği örtmeye çalışıyordu 200 yıl önce. Ve görüşlerini de yiyeceklerin çoğuna el koyan o azınlığın çıkarı için dile getirmişti. Zira Malthus’a göre toplumsal sefaletin en büyük nedeni alt sınıflardı, bu yüzden nüfus planlaması üst sınıflara değil alt sınıflara uygulanmalıydı. Halka yardım yapılmamalıydı. Tersine kıtlıklarla, salgınlarla halktan kurtulmak gerekiyordu!
Kraliçe’nin başbakanı Boris Johnson da koronavirüs salgının ilk günlerinde bunun modern versiyonunu savunuyordu: Sürü bağışıklığı.
Yani koronavirüs için önlem alınmamalı, topluma yayılması için salgın doğal akışına bırakılmalıydı. Böylece yaşlılar, hastalar, zayıflar temizlenirdi!
Kapitalizmin kalesi ABD’de de benzer görüşler dolaylı savunuluyordu. Teksas Vali Yardımcısı Dan Patrick, “Yaşlılar, kamu sağlığı önlemleri için harcanan paranın ABD ekonomisine zarar vermesindense ölmeyi tercih eder” (24.3.2020) diyordu örneğin.
Yani ABD ekonomisi zarar göreceğine, yaşlılar ölmeliydi!
Sömürgeciliğe kılıf: ırkçılık
Korona ile ırkçılık da hortladı! Bu virüsün Türklere bulaşmayacağını savunan bile çıktı!
Malthus nüfus planlamasını nasıl egemen sınıf adına istediyse, ırkçılık da yine egemen sınıfın çıkarı için üretilmişti ve bilimsel değildi. Kapitalizm emperyalizm aşamasına geçerken, Asya ve Afrika’nın sömürülmesi, yerli halkın köleleştirilip çalıştırılması gerekiyordu. “Beyaz adam” için bunun “hak” olduğu savunulmalıydı!
Fransız aristokrat Joseph Arthur de Gobineau 1853-1855 yılları arasında yayımladığı İnsan Irklarının Eşitsizliği Üzerine adlı dört ciltlik eseriyle, emperyalistlerin ihtiyacının “teorisini” yaptı ve insanları beyaz, siyah ve sarı olmak üzere üç ırka ayırdı. Beyaz ırkın özellikleri iyiyken, sarı ve siyah ırkın özellikleri kötüydü!
Yani emperyalist Avrupa, Asya’yı ve Afrika’yı sömürebilirdi!
Virüs evrimin ispatıdır
Özetle koronavirüsü Tanrı’nın dengesi gören, yani Tanrı’ya “nüfus planlamacısı” görevi veren bu görüşler, “vahşi kapitalizmin” ürettiği “ırkçılık” anlayışının ve onunla işbirliği yapan dinciliğin türevidir!
Virüs ise evrimin gerçekliğinin en somut göstergesidir.
Büyük Devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “hayatta en doğru yol/rehber, bilimdir!”
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
9 Nisan 2020
#1 by puma on 10/04/2020 - 08:08
Bu yaziya buyuk oranda katilmamla ve Boris’i bir lider olarak begenmememle beraber:
sürü bağışıklığı gerekcesiyle hastaligin (degil ama virusun) yayilmasina izin vermenin makul gerekceleri de olabilir:
1. Bu virusu birileri yayiyor, bir yerde kokunu kazisak bile her an baska bir yerden patlak verebilir, ve kokunu kazimanin hicbir yarari olmamis olur. Yaz ayi daha rahat gecebilir, hava daha sicak ve temiz, ayrica bol D vitamini alinabilir, ama sonbahar ve sonrasini da dusunmek gerekir.
2. iyilesenlerin kani ilac olarak kullanilabilir. bagisiklik kazananlarin hastaligi tasima ve yayma ihtimali ortadan kalkar.
3. Enfeksiyonlara karsi dogal tedaviler mevcuttur. Devlet agir seyretme ihtimali olan durumlarada ucuz ve kolay tedavileri uygulayabilir, BigPharma yani derin devlet izin verirse. BigPharmayi temizlemek artik butun ulkelerin cikarinadir. Yilanin basi ezilmezse boyle sorunlar bitmez. Yilan cok buyudu, ama ayni zamanda gucu azaldi ve saldirganlasti, kontrol ettigi bolge daraldi. Yine de etrafa salyalarini bosaltmaya devam etmekte. Bu yil bu isin halledilmesi lazim. Bir sonraki saldirisi ne olacak acaba, ordularin kontrolunu kaybbettiler, paranin kontrolunu kaybediyorlar, yakinda medyanin, sirketlerin, hukumetlerin, dinlerin, istihbaratin, egitimin , uzerindeki kontrollerini de tamamen kaybetmelerini umuyoruz.
4. Ayrica salgin gerekcesiyle ekonomik aktivitenin durmasinin da bedeli agir olabilir, ve bu da bircok hayata mal olabilir. Burda kastettigimiz para kazanamayacak olmamiz degil. Para sonucta bir enstruman. Sosyalist bir duzen bile olsa, toprak ekilmezse, para tam esit bile dagitilsa bile anlami yok.
……….
Ben aslinda yapay “dogal seleksiyon”a cok da karsi degil, ama bu olacaksa “fasistce” olmamali, insanca olmali. Mesela karakterinden dolayi yuzkizartici suc islemis olanlar, cocuklarina da bu karaktetri genleriyle transfer edebilecegi icin hapiste yalnizca ceza cekmeleri degil, cogalmalarnin da engellenmesi saglanabilir.
Ayrica nufus ta cok artmamali. Herkes hayatindan cok memnun olsa , cok cocuk sahibi olsalar dunyanin dengesi bozulacak, yine gelip bu durum insanlari vuracak.
Mesela herkes ayni anda zengin olabilir mi. O zaman insanlar calismak istemezler, ve bu tembellik gelir yine topluma zarar verir. Zenginlik diye birsey kalmaz ortada.
Nufus artisi biryerde zaten engellenecektir. Yani bunun icin bir komplo , virusler, bakteriler, vahsi hayvanlar gerekmez. Evrendeki atomlarin sayisindan dolayi bir yerde bir engel cikacaktir.
“Allah herseyin caresini vermisitir”: Cok iddiali bir laf. Mesela hickimsenin hasta olmamasi saglanabilir mi, imkansiz bir sey bu. Ama tabi ki dogada bir cesit etki-tepki (bunun felsefi adi nedir , diyalektik falan olabilir mi) gibi seyler vardir. Mesela Afrika mandalarinin kendilerini savunmak icin boynuzlari vardir. Boynuzu olmasa, mesela ceylan olsalar, bu sefer hizli kosmalarini saglayan bacaklari vardir. Benzer sekilde hastalik varsa ilaci da vardir dogada, ama bir yere kadar.
Virusler dogada vardir, her zaman olacaktirlar ve olmalilardir da. Darwin’in evrim teorisi bence dogru olsa da aciklamasi eksik, yani en azindan o zamanlar gen bilimi yoktu. Yani mutasyon ve dogal seleksiyon haricinde de mekanizmalar vardir. Ya da en azindan evrim bize lisede ogretilenden daha kapsamli bir olaydir. Dinciler hemen derler ki bu kadar kompleks bir sey kendiliginden olusabilir mi. Bir biyolog bir tv programinda, ona bakarsak bence hidrojen atomu da yeterince kompleks bir seydir demisti, ve aynen benim fikrim de bu yondeydi. Dogadaki duzeni ilahi bir seye baglamak gereksiz, cunku mesela kar tanelerinin mukemmel bir sekilde altigen seklinde olmalari fizik kurallari tarafindan belirlenemeyecek kadar ilahi bir guce mi ihtiyac duyar.
Kisaca dinciler yanlis soru sorup mantiken yanlis bir aciklama yapmaktadirlar. Ama birseyde sebep degil de hikmet ariyorsak bu felsefi cabaya da saygi duymak gerekir.