Okan Müderrisoğlu, açılışını Erdoğan’ın yaptığı İstanbul’daki MİT karargâhı üzerinden MİT güzellemesi yaptığı yazısında önemli bir gerçeğe işaret etti: “MİT’i, 15 Temmuz’a giden süreçteki muhtelif toplantıları zamanında ve yeterince fark edememesinin yanında darbe teşebbüsünün öne alınmasını ve sekteye uğratılmasını sağlayan çabasıyla birlikte değerlendirmek gerekiyor” (Sabah, 1 Ağustos 2020).
Ancak burada “başarıyı” Hakan Fidan’a yazmak, Hulusi Akar’a büyük haksızlık olur!
Aksakallı’nın yanıtlanmayan o sorusu
Akar ve Fidan’ın 14 Temmuz programı ilginçtir. 15 Temmuz’da yapılacak Özel Kuvvetler İhtisas Kursu Mezuniyet töreni bir gün önceye çekilmiş ve Genelkurmay Başkanları bu törenlere katılmazken Akar, Fidan’la birlikte katılmıştır. Törenden sonraki yemeğin ardından Akar ve Fidan, Yaşar Güler ve Zekai Aksakallı ile küçük bir toplantı yapmış, ardından da Akar ve Fidan 20.30’dan 00:30’a kadar baş başa 4 saat daha konuşmuştur. Akar ayrıldıktan sonra ise Fidan bir yarım saat de Aksakallı ile baş başa görüşmüştür.
Ancak bu görüşmeler, Akar ve Fidan TBMM Araştırma Komisyonu’na giderek ifade vermediği ve milletvekillerinin sorularını yanıtlamadığı için hâlâ aydınlatılamadı. Akar’ın yazılı gönderdiği 8 sayfalık ifadesinde ise Müderrisoğlu’nun sadece MİT’e başarı yazdığı o “erkene alma” gerçeğine işaret var: “Tedbirler sayesinde paniğe kapıldılar. Darbe öne çekildi ve akamete uğratıldı” (Türkiye, 31.5.2017).
İyi de oldu, darbe bastırıldı! Bastırabilmek için öne çekmek, darbeyi erken doğurtmak elbette bir yöntemdir, itirazımız yok…
Ancak “erken doğurtmaya gerek kalmadan da darbe önlenebilir miydi acaba” diye sormalıyız yine de. Zira o gecenin öne çıkan isimlerinden Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’nın mahkeme ifadesindeki şu saptaması/sorusu hâlâ yanıt bekliyor: “TSK’da kriz ve olağanüstü durumlarda ilk haber alınır alınmaz tedbir olarak ‘Personel kışlayı terk etmesin’ emri verilir. Birlik komutanları kışlalarında, mesaiye devam edilir. Her zaman uygulanan bu temel ve basit kural 15 Temmuz’da ilk haber alındığı zaman uygulanmamıştır. Uygulansaydı darbe girişimi baştan açığa çıkardı.” (Hürriyet, 20.3.2017).
600 Albayın tasfiyesi
Akar’a “darbeyi açığa çıkartacak o emri neden vermedin” diye sonra Aksakallı, biliyorsunuz son Yüksek Askeri Şura’da (YAŞ) emekli edildi. Sürpriz değildi, zira öncesinde kızağa çekilmişti zaten.
Aksakallı’nın emekli edilmesinden daha önemli olanı, son YAŞ’ta 600’den fazla Albayın tasfiye edilmesidir. Bilenlerden ve onları tanıyanlardan aldığımız bilgilere göre tasfiye edilenler, ordunun Kemalist subaylarıydı…
Bakınız, 15 Temmuz gecesinin en önemli gerçeğidir: Tamam, her siyasi iktidar öyle bir geceden kendine kahramanlık payı çıkarmak ister, ancak darbe gerçekte Erdoğan’ın işaretiyle sokaklara çıkanların tankın egzozuna atlet tıkıştırmasıyla önlenmiş değildir. Tankı durduran tanktır; Türk ordusunun Kemalist subayları darbeyi çatışa çatışa bastırmıştır!
İşte YAŞ’ta tasfiye edilen 600 Albay, o gece darbeyi bastıranlardandır! Bu nedenle tasfiye edilmelerini sessizce geçiştiremeyiz…
17 yılda dört darbe
Tabloyu anlayabilmek için bugüne son 20 yıldan, yani “büyük resimden” bakmalıyız: Türk ordusuna 21. yüzyılda dört darbe yapıldı!
1. Darbe: 4 Temmuz 2003’te ABD Süleymaniye’de Türk askerlerinin başına çuval geçirdi! Hedef Türk ordusunun ABD’nin BOP planına teslim alınabilmesiydi.
2. Darbe: Ergenekon-Balyoz kumpasları. ABD destekli AKP-FETÖ operasyonlarının hedefi, Türk ordusunun Türkiye’nin BOP’a uygun yapısal dönüşümüne itiraz edememesiydi.
3. Darbe: 2. Darbe sürecinde ordunun sinir merkezlerine yerleştirilen ve siyasi destek nedeniyle YAŞ’ta tasfiye edilemeyen FETÖ’cüler 15 Temmuz’da darbe yapmaya kalktılar. Neyse ki Kemalist subaylar bastırabildiler.
4. Darbe: 3. Darbeyi “Allah’ın lütfu” gören iktidar, bunu 20 Temmuz’dan itibaren 4. Darbe fırsatına çevirdi. TSK’yi önce ikiye böldü; kuvvetleri (Kara, Deniz ve Hava) Savunma Bakanlığına, genel komutanlıkları (Jandarma ve Sahil Güvenlik) İçişleri Bakanlığına bağladı. Askeri yargıyı, askeri okulları, askeri hastaneleri kapattı. GATA’lar Abdülhamit hastaneleri olarak Sağlık Bakanlığına bağlandı. TSK’ye din adı altında tarikatlar sokuldu! YAŞ’ın yapısı değiştirildi; 8 sivil ile 4 asker karar merci oldu; tayin ve terfilerin siyasileşmesinin önü açıldı, kimin general olacağına adalet, eğitim, hazine bakanları karar verir hale getirildi!
İşte 600’den fazla Kemalist subayın tasfiye edilmesi de 4. darbenin son hamlesidir ne yazık ki ve sonuncu mudur, bilemiyoruz…
“Cumhuriyet adım adım nasıl yıkılıyor ki” diye soranlar, bu tabloyu iyi incelemeliler öncelikle!
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
3 Ağustos 2020
#1 by puma on 04/08/2020 - 16:27
Aynen.
Fetoculer 15 temmuzda kan dokerek elde edemediklerini, sanki hicbir sey olmamis gibi bu sefer sessiz sessiz elde ediyorlar.
Vatan partisi suskun. Chp suskun, zaten hdp ve chpnin hdplesmis liderlerinin suskun olmasi gayet normal (atlantikcilik sebebiyle), ve zaten itiraz etseler bile chpnin ic kamuoyuna yonelik zorlama itirazlar olduklarini dusunebiliriz. Mesela, Abdullah Gul bu tasviyelerden memnun mudur, tabi ki memnundur, hatta bu sekilde Reis’ten daha guclu hale gelmektedir. Fetoculer , ve benzerleri adim adim devleti isgal ediyorlar, ve bundan sonra secim olup olmamasi da farketmez bu gidisle.
Benim anlamadigim, Ataturkculer bu kadar mi zavalli durumda. Yani oyle gorunuyor ki devletin icinde bir kac guclu grup var, en guclusu feto olmak uzer, sonra reis, sonra diger tarikatlar, sonra bahceli, icisleri bakani, ve son olarak d.perincek te kendini guclu zannediyor ama hicbir hukmu olmadigini goruyoruz. Silahla kurulan bu devlet imzalarla yikiliyor, biz de mal gibi seyrediyoruz.
Genclik ne durumda, onlar Z kusagi olarak ellerinde akilli telefonlar, surekli beyinlerine ne siringa ediliyorsa onu aliyorlar. Dunyadan haberleri yok, ilkokul konularini bilmeden universiteden mezun olurlar, tabi jeopolitikin zerresinden haberleri yoktur. Birgun okurlarsa Perincekten nefret ederler, Aydinlik okurlarsa Hdpden ve belki kurtlerden nefret ederler, ama esas hainlere dokunan olmaz. Rusya ve Cin’den de hayir gelmedigini goruyoruz, bizim gidip yardim istememiz lazim, ama bizden kime guvenirler, perincek’e o da yandaslastigi icin heralde akepeyi destekleyin diyordur, sonucta digerleri yikilinca Akp de kriz sebeiyle yikilacak ve perincek’e baskanlik altin tepside sunulacak.
Bir de bu askeri arabalar niye kirsal kesimde kendi kendine devrilir ve icindeki herkes sehit olur, anlamak zor. Bu haberler yillardir var, ve herkes te normal karsiliyor gibi. Mesela ben otoyolda baska hicbir araba yokken yavas yavas surerken arabam devrilse ve olsem, bu cok normal bir sey mi sayilacak. Yoksa bu da bir tasviye yontemi mi. Mesela istenmeyen askerler bi arabaya doldurulur (Titanik’e yapildigi gibi). sonra konturgerilla bunlari oldurur, ve askeriyede bunun bir teror eylemi oldugunu herkes bilir, ama deerler ki, pkkya prim vermemek icin araba devrildi diyecegiz..
Yani bu gariplige daha mantikli bir aciklama bulamiyorum.
#2 by puma on 04/08/2020 - 17:04
Eskiden protesto amaciyla istifalar olurdu, belki eskiden ise yarardi, ama bu sefer yaramaz, biz de bunu istiyorduk, defol nereye gidersen git derler..
Bence bu albaylar bir ATATURKCU ALBAYLAR PARTISI kursun ve ordudaki gizli fetoculeri, daha dogrusu en tepedekini her yerde mitingler yaparak halka anlatsin. Secim kazanmak sart degil. Ataturk te
meclisi kurdugunda padisahla bir secimde yarismak gibi bir hedef ortaya koymamisti. Dikkat: chp ve vatap partisine mesafeli kalmali, dincilik irkcilik gibi seylerden uzak durarak her kesimin sempatisini kazanmayi hedeflemeli, secim olursa buyuk partilere isteklerini dayatmali.
Muharrem Incenin kuracagi bir partiden daha etkili olur.