AKP için Doğu Akdeniz yıllarca -Türkiye’nin çıkarları açısından- konu olmadı. Hatta tersine konu oldu; AKP hükümeti AB’ye aday üyeliğinin içeride kendi iktidarına yarayacağı gerçeğinden hareketle Denktaş karşıtı çizgi izledi, Annan Planı’nı destekledi ve Türkiye ile KKTC’nin çıkarlarının karşısında konumlandı.
Tüm bu yıllar içerisinde Doğu Akdeniz’de yeni hidrokarbon rezervleri bulunuyor; Doğu Akdeniz ülkeleri GKRY (2005), Suriye (2009), Libya (2009) ve Lübnan (2010) Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan ediyor; GKRY 2003’te Mısır’la, 2007’de Lübnan’la, 2010’da İsrail’le MEB sınırlandırma anlaşması yapıyor ama olanlar tüm uyarılara rağmen AKP’nin umurunda olmuyordu.
Zira AKP’nin gündemi başkaydı; davası vardı, “150 yıllık modernleşme hikayesiyle” hesaplaşması gerekiyordu, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki ulusal çıkarları ancak davasıyla örtüşürse ilgi alanına girebiliyordu.
İşte yıllarca Doğu Akdeniz’de hiçbir şey yapmayan AKP’nin ansızın 2019’da konuya ilgi göstermesi de bu örtüşmedendi. Mısır’da yıkılan, Tunus’ta güç kaybeden, Suriye’de AKP’nin tüm çabasına rağmen iktidar yapılamayan Müslüman Kardeşler (İhvan) için Libya’nın batısında bir fırsat vardı. İhvancı Serrac yönetimi Libya’nın tamamında iktidar yapılırsa, AKP’nin Sünni blok içindeki yalnızlığı giderilebilirdi!
AKP’nin bu hedefi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki yalnızlığına müttefik bulma ihtiyacıyla örtüştü ve 2003’ten 2019’a kadar konu olmayan Doğu Akdeniz, bir anda iç kamuoyuna “beka” sorunu ilan edildi!
Şam ve Kahire karşıtlığının maliyeti
Ancak AKP hükümeti bu noktadan sonra da İhvancılığı nedeniyle yapılması gerekenleri yapmadı.
Libya’yla yapılan deniz yetki sınırlandırma anlaşmasından sonuç alınabilmesi için Türkiye’nin Suriye’yle, Mısır’la, hatta İsrail’le de anlaşmalar yapması gerekiyordu.
Suriye’de Esad’ı devirmek isteyen, Müslüman Kardeşler sorunu nedeniyle Mısır’la diplomatik ilişkileri kesen ve tabanını dava adına sağlam tutabilmenin aracı olduğu için ticaret yaptığı halde İsrail’le siyaset yapmayan AKP hükümeti, bu ülkelerle anlaşma aramadı.
Onca gecikmeye rağmen aslında hâlâ şans vardı. Ankara Şam’la anlaşsa, bu Kahire’yi ABD ve AB destekli İsrail-Yunanistan-GKRY bloğundan koparabilirdi. Üstelik sadece Mısır’la değil, İsrail’le de anlaşmak mümkündü; çünkü iki ülkenin MEB anlaşmasını Türkiye ile yapmaları, kendilerine Doğu Akdeniz’de daha çok alan kazandırıyordu.
Üstelik Mısır, Yunanistan’la uzun süredir müzakere ediyordu ancak henüz anlaşma imzalamamıştı.
Atina’nın yakaladığı fırsat
Beklenildiği gibi AKP hiçbirini yapmadı. Hatta MEB bile ilan etmedi. Salt askeri güç kullanmakla sorunları çözebileceğini sanarak bazı girişimlerde bulundu; ABD ve Almanya devreye girince de geri adım attı. Yani askeri gücün caydırıcılığını da sulandırmış oldu!
Ve tüm bu süreci yanlış yöneten AKP hükümeti, Türkiye’ye bir fırsat daha kaçırttı: Çünkü Mısır en sonunda önceki gün Yunanistan’la MEB anlaşması imzalamış oldu!
AKP yönetimi ve Dışişleri Bakanlığı ise Yunanistan ve Mısır’ın deniz sınırı bulunmadığını ileri sürerek anlaşmanın yok hükmünde olduğunu savundu!
AKP’nin hatalarını fırsata çevirmek isteyen Atina yönetimi ise bir hamle daha yaptı: Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis Mısır’la anlaşmaya vardıkları gün, “Türkiye’yle yaşanan sorunun çözümü için Lahey’e gitmeye ve çıkacak sonucu uygulamaya hazırız” çıkışı yaptı.
Libya’da Rusya karşıtlığının maliyeti
Suriye’de Rusya’yla yürüttüğü işbirliğini İdlib’de “ÖSO bölgesi” kurmak hevesiyle riske atan AKP hükümeti, bunun devamı olarak Libya’da da Moskova’yla karşı karşıya geldi. Oysa Doğu Akdeniz konusu, Avrupa’nın en büyük enerji tedarikçisi olduğu için Rusya’yı da yakından ilgilendiriyordu. Yani Suriye, Doğu Akdeniz, Libya hattının tamamında Ankara Moskova’yla işbirliği yürütebilirdi.
Yazdık: Bu, Suriye’de kurulan Türkiye-Rusya-İran üçlüsünün Libya’da da Türkiye-Rusya-Mısır şeklinde kurulmasını getirir diye…
AKP hükümeti ise Libya’da Rusya’yla çalışmanın yollarını zorlayacağına, tersine Rusya’ya karşı ABD’yle “ortak çalışma” aradı; bu konuda Trump’a işbirliği mektubu yazdı, mutabakatlar yaptı, mutabakatların ete kemiğe bürünmesi için bakanlar arasında mekanizma kurdu.
Türkiye-Rusya-Mısır üçlüsü kurulabilecekken, AKP-Serrac-Malta üçlüsü kurdular!
Yanlış kaptanla doğru rotada ilerlenmez
Bu noktadan geri dönüş yok mu? Elbette var, hâlâ var…
Türkiye’nin dış politika denizlerinde doğru bir rotaya girmesi AKP hükümetinin kaptanlığında elbette zor, biliyoruz, hatta bazı noktalarda imkânsız.
Ancak dış politika ve ulusal güvenlik konularında yazan biri olarak, işimiz “yapılması gerekeni” yazmayı sürdürmektir.
“Türkiye dış politikada şunu yapmalı” diye önerdiğimizde, kimi okurlardan “AKP’den mi bekliyorsun, hayal” yanıtları alıyorum. “Olmalı”yı, “AKP yapar” umuduyla yazmıyorum elbette. Ancak “AKP yapmaz” diye de yapılması gerekeni yazmazsam, AKP gidene kadar yazmayı bırakmam gerekir haliyle…
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
8 Ağustos 2020
#1 by puma on 09/08/2020 - 14:28
AKPyi dogru rotaya sokmak icin Avrasyanin bir havuc ve bir sopa sayilabilecek aleti var. Sopa, Rusyanin turist yollamaktan vazgecmesi, tarim urunu ithalatindan vazgecmesi, dogal gazi kesmesi. Ancak bu durumda Rusya da zarar eder, ekonomik degil jeopolitik zarar riski var, bu yuzden ucak dusurme doneminde bile barismanin yollarini ariyorlardi, bence. Zaten ucak dusuruldugunde “sirtimizdan vurulduk”tan ote “hay aksi” diye dusunduklerini dusunmustum.. Ve Karlov suikastindan sonra buyuk bir kriz yasanmadi, “ikimize birden yapilan bir saldiri” diye nitelendirildi, halbuki Akp boyle birseyi onleyebilirdi.
Havuc ise Cin’den. Cin dolar kontrolu icin kredi saglar, karsiliginda hizada kalmamizi bekler, ama bizimkiler kredi ve hibeleri yandaslara yedirdikten sonra hizadan yine cikar, bu sayede yine kredi ve hibe bekler, Cin ise “yeter, size artik kredi mredi yok” diyecekken, biraz daha sabredelim, Akpnin Atlantike geri donmesiniin bedeli agir olur.. Cin’le Akp arasinda mesaj tasiyici ise bence Vatan Partisidir.
Vatan Partisi bu gucunu kullanarak ordudaki tasviyeyi engelleyebilirdi, ama yapmadi, ya da atlantik-derindevlet daha fazla kredi verdi.. Ya da Akp Yas kararlari konusunda soz verdi, ama buna uymadi, hem Pekin ve Moskovayi, hem Londrayi ayni anda memnun edemezdi, ama ikisinden de kredileri alip harcadi.. Buna cevap olarak Avrasya sinirlendi , ve dovizler yukseldi. Altin-ve-gumus-un yukselmesi ise kuresel bir sebepten, belki bazi baskilamalari hafifletmek gerekiyordu, mesela altin ve gumus uretmek artik karli hale gelmezse, bu sefer talebi karsilayamamaktan fiyatlar yukselebilirdi falan..
Eskiden de jeopolitik gerginlikler oluyordu, ama bu guvenli limana yatirimi her zaman etkilemiyordu.
Mesela Trump Suriyeye numaraciktan 59+107 fuzeyle saldirdigi zaman piyasalar etkilenmemisti. Halbu ki Obama Tomahawk yollayabilirim dediginde piyasalar fazlasiyla etkilenmisti.
Ayrica galiba Rusya sayesinde galiba Hafter bizi Rusya’da yendi, ya da geri adim attirdi. Bu da Idlibde oldugu gibi bir uyariydi. Sehirtlerimiz icin bassagligi diliyoruz, ama burda suclu olanlar bizi sehit edenler degil, icerdeki sehit ettirenlerdir. Turkiyenin kzanamasi icin bazi ufak savaslari kaybetmesi gerekiyor, bu garip durumu da AKPnin icindeki Fetovari zihniyet yaratmakta. AKPden cok istesek kurtuluruz da ondan sonra AbdullahGul liderliginde bir “Chp” iktidari alternatif olacak, bunu bilen kuresel dostlarimiz Akpye katlaniyorlar. MuharremInce;nin tutumuna hirs, oyunbozanlik falan diyenler olabilir, ama Ataturkculer yeniChpye kerhen oy vermekten bikti, bu kanser temizlenmeli diyor. YCHPnin uyarilmasi bazi gerceklerin ortaya dokulmesi gerekiyordu. M.Incenin ne kadar yararli olacagi, etrafindakilerin ne kadar bilincli olduuna bagli.. Mesela M.Ince Putinle, Xi ile Trump ile poz verse, dunyadaki savasin mahiyetini dogru teshis edip ona gore bir tavir alsa, ihale M.Inceye verilebilir. Akp ince bir operasyonla yikilabilir. Akpnin yurtdisina kacirdigi zenginlikler ulke borcunu odemek icin kullanilabilir v.s.
#2 by puma2 on 09/08/2020 - 14:36
Pardon, Hafter bizi Rusya’da degil, Libya’da yendi, ( ya da bize geri adim attirdi), diyecektim
Rusya’ya ABD arti Avrupanin bile gucu yetmez, bizim mi gucumuz yetecek. Neymis SIHA’larimiza guveniyormusuz. Rusya herhangi bir elektronik aleti isterse calisamaz hale getirebilir. AYI’nin kulagini ya da kuyrugunu cekersiniz, tepki vermiyor diye siz ondan daha guclu degilsinizdir. Malesef bunun bedelini de sorumlular degil, devletimiz, halkimiz, ve ordumuz oduyor..
#3 by yakup kılıçkaplan on 09/08/2020 - 22:20
AKP ,Amerika da siyasi kariyeri yazılmış bir partidir.Başındaki şahsiyet,tv lerde 34 kez ”Biz büyük Ortadoğu projesinin eş başkanıyız.Görevimiz bu” diyen bir siyasidir.Ne dış politika da ne iç siyasi politikada ,ülke yararına bir iş yapmamıştır.Yapamaz da.Tamamaen inandırıcılığını kaybetmiştir.