ÇİN’İN DOĞU AKDENİZ POLİTİKASI

ENERJİPOLİTİK MÜCADELE SERTLEŞİYOR

Doğu Akdeniz’de bulunan petrol ve doğalgazın çıkarılması, paylaşılması ve pazarlanması sorunu, bölgemizin en önemli problemi…

Mesele son günlerde Türkiye ile Yunanistan özelinde daha da sıcak bir seviyeye yükselmişse de, İsrail’den Mısır’a, Lübnan’dan Güney Kıbrıs’a, Suriye’den Libya’ya Doğu Akdeniz çanağının etrafındaki her ülkeyi ilgilendirmektedir.

Diğer yandan İtalya ve Fransa hem Akdeniz ülkesi olarak hem de bölgedeki enerjiye ilgi duyan büyük şirketleri nedeniyle, AB bölgenin petrol ve doğalgazının ulaşacağı esas pazar olması nedeniyle, ABD de enerji egemenliği mücadelesindeki pozisyonunu sürdürebilmek için Doğu Akdeniz’deki bu çarpışmanın boylu buyunca içindedir.

Kuşkusuz başka aktörler de var:

RUSYA’NIN DOĞU AKDENİZ İLGİSİ

Rusya, Doğu Akdeniz’deki bu mücadeleyle yakından ilgili bir ülke…

Moskova hem doğrudan Suriye’de sahada olduğu için hem de Libya’daki mücadelenin bir parçası olduğu için Doğu Akdeniz’le ilgili. Nitekim Doğu Akdeniz ülkesi Suriye’de deniz üssünü geliştiren ve bölgede geçen ay bu ülke ile askeri tatbikat yapan Rusya, Doğu Akdeniz’deki filosunu büyütmeye çalışıyor.

Ancak enerjipolitik açıdan da Doğu Akdeniz konusu Rusya’yı çok yakından ilgilendiriyor. Şundan:

Avrupa’nın en büyük enerji tedarikçisi Rusya’dır. Bu durum ABD’yi oldukça rahatsız etmektedir. Zira ABD, Rusya’nın Avrupa üzerindeki enerji tekelinin bir siyasi nüfuza dönüşeceğinden kaygı duymaktadır.

ABD o nedenle Rusya’dan Almanya’ya uzanan Kuzey Akım-2 projesini engelleyebilmek için her yolu denedi. Ancak başaramadı.

Washington Avrupa’nın Rusya’dan enerji tedarikini azaltmak için öncelikle kendi kaya gazını, sıvılaştırılmış doğalgazını Avrupa’ya ihraç ederek azaltmaya çalıştı, çalışıyor. Ancak bunun yeterli olmadığı ortada.

İşte Doğu Akdeniz doğalgazı bu açıdan önem kazanmış durumda.

Dolayısıyla Doğu Akdeniz’in enerjipolitik mücadelesi Rusya’yı yakından ilgilendiriyor. (Türkiye’nin o nedenle Rusya’yla birlikte hareket edebilmesinde sayısız yarar var.)

ÇİN’İN DOĞU AKDENİZ İLGİSİ

Doğu Akdeniz’le ilgili bir diğer büyük güç ise Çin’dir. Dünyanın en büyük enerji ithalatçısı durumundaki Çin’i, bu konumu nedeniyle kürenin her tarafındaki enerjipolitik mücadele ilgilendirmektedir.

Diğer yandan bölge, Çin’in 2013 yılında ilan ettiği “Kuşak ve Yol İnisiyati”nin Deniz bölümünün, yani 21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu’nun güzergâhı üzerinde olması bakımından da kritik önemdedir.

Beijing yönetiminin bölgeye ilişkin politikası, genel dış politikasıyla oldukça uyumlu seyretmektedir:

1) Birbiriyle mücadele eden ülkeler de dahil, bölgenin her ülkesiyle ilişki kurmak,

2) İlişkinin merkezine ticareti koymak,

3) Kazan-kazan temelinde hareket etmek…

İSRAİL VE YUNANİSTAN’IN ÇİN ENERJİPOLİTİĞİNDEKİ YERİ

Tabii ki Doğu Akdeniz ülkeleri içindeki bazıları diğerlerine göre Çin’le ilişkileri bakımından öne çıkmaktadır. Bunlar İsrail ve Çin’dir.

Çin, İsrail ile yapılan 2 milyar dolarlık anlaşma doğrultusunda Hayfa Limanı’nın 2021 yılından itibaren 25 yıl süreyle işletilmesini aldı. Bu durum Washington’u oldukça rahatsız etti.

Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo iki ay önce İsrail’i ziyaret etmiş ve bu konuda Tel Aviv yönetimine baskı uygulamıştı: “İsrail’in Çin’le işbirliği yapması, Washington’un Tel Aviv’le önemli projelerde çalışmasını tehlikeye atıyor” (14.5.2020).

Henüz netlik kazanmamakla birlikte, Çin’in Hafya Limanı’na alternatif olarak Suriye’nin Lazkiye Limanı’nı kiralayabileceği de gündemde…

Çin’in Deniz İpek Yolu açısından esas yatırımı ise Yunanistan’ın Pire Limanı’dır. Çin bu limanın işletmesini 2009’da 35 yıllığına aldı ve burayı dünyanın en büyük 30. limanına dönüştürdü.

DENİZ İPEK YOLU VE İZMİR LİMANI

Türkiye her ne kadar Pekin’i Londra’ya bağlayan Kuşak ve Yol İnisiyatifinin kara ayağının üç koridorundan birinde, orta koridorun güzergâhı içinde yer alsa da, benzer bir durum Deniz İpek Yolu’nda sağlanamadı.

Birkaç yıl önce bu konuda doktora tezi hazırlayan bir Çinli akademisyene iki öneride bulunmuştum:

1) Çin, Adana-Ceyhan’da dev bir teknopark açabilir. Böylece Çin, bu teknoparkta montajlayacağı ürünlerini Avrupa pazarına kısa yoldan ulaştırabilir.

2) Çin, Ceyhan Limanı’nı Deniz İpek Yolu içinde önemli bir terminal olarak değerlendirebilir.

Geçen yıl bu önerimi Cumhuriyet gazetesindeki köşemde de ele almış ve şöyle demiştim: “İskenderun Havzası’ndaki bu işbirliği, hem Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki enerji savaşlarında elini güçlendirecek, hem de Çin’e ekonomik kazanç ile stratejik derinlik kazandıracaktır” (Cumhuriyet, 1.4.2019).

Geçenlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, benzer bir öneriyi, İzmir için yaptı. Soyer, İzmir’in “orta koridorun Akdeniz ile buluştuğu yer olduğunu” belirterek, hem Şanghay’da, hem de Chengdu’da bir İzmir Ofisi açmayı planladıklarını belirtti (9.7.2020).

Umarız bu konuda Dışişleri Bakanlığı da devrede olur ve Atina’daki Pire Limanı’nın karşısında, İzmir Limanı da Deniz İpek Yolu içerisinde önemli bir konum kazanır!

Mehmet Ali Güller
CRI Türk
11 Ağustos 2020

Reklam
  1. #1 by puma on 12/08/2020 - 11:57

    Turkiye de ipek yolunun icinde (galiba) ama denizden degil karadan bagli. Galiba Kars civari bir yerden baslayip 3. kopruden devam eden bir guzergah var. Her ulkeyi bir sekilde bu baris ve ticaret projesine dahil etmek lazimdi ki kimse mizikcilik yapmak istemesin. Yunanistan’i baska turlu dahil etmek zor olacagi icin deniz yolunu secmislerdir. Dogu-Bati kutuplasmasindansa “tek dunya” baris icin ve gelecek icin daha uygun.

    Derindevlet’in de tek dunya projesi vardi: insan nufusunu yuzde 90 azaltmak, ve geri kalanlari (elit olanlar haric) kole yapmak. Elitlerin bu “yeni dunya duzeni” projesinde Trump onemli bir engel olarak goruluyor ve bu sebeple russiagate, korona ve BLM’yi yarattilar. Rusyanin bu asiyi once yapmasi da bu savasin bir parcasi, ve derindevletin kendi silahiyla vurulmasi anlamina geliyor olabilir.

    ABD Guney Cin Denizi’nde bir guc gosterisi yapmak istedi ama orda da , 2014te Karadenizdeki ABDnin Donald Cook gemisine yapildigi gibi jamlama yapildi. Ve bu gemiler 19. yuzyil gemileriyle batirilabilecek hale geldiler… Zaten gercek bir saldirganlik olacaksa bu denizaltilarla olur, ucak gemisi zayif ulkeleri korkutmak icindir, saldiri amaci olsa hicbir gerginlik olmadan bu yapilir.
    Havlayan kopek isirmaz. Altin ve gumus sert yukseldikten sonra dunden beri altin yuzde 10, gumus yuzde 20 deger kaybetti. Bu durum , Obama’nin Suriyeye kimyasal bahanesiyle (guya) saldiracakken vazgecmesine benzedi. O zaman da piyasalar hareketlenip sonra eski haline gelmisti. Perde arkasinda Rusyanin teknolojisi vardir, ya da Cin’de de boyle tekonolojiler vardir, veya bu durum aslinda dunyadaki iyilerin (antiderindevlet) derin devleti kandirmak icin yaptigi bir kurgudur, ya da bu gemiler aslinda batidaki iyiler, veya asyali casuslar tarafindan icerden ele gecirilmistir, ve kritik zamanlarda jamlanma etkisi yaratiliyordur. Bazilari eski gerginliklerden bahsederken 3. dunya savasini Uzaylilar onledi, gibi seyler diyorlar. Bunu cok ciddiye almasam da,
    sanki birileri bir felaketi onlemek uzere bu elektronik aletleri riskli durumlarda calisamaz hale getirmek icin onlara uzaktan kontrol edilebilen bir sey (yazilim veya donanim) eklemisler gibi.

  2. #2 by Dr. Murat Aygen on 13/08/2020 - 06:33

    ÇiN, bize, kadim dostumuz ABD’yi aratmayacak. Polis Hong-Kong’un osmankavalası Jimmy Lai’nin ofisini basmış, bir avuç kapitalistin derdini bütün bir ulusun derdi gibi göstermeyi meslek edinmiş ne kadar şrf•zgncl varsa, hepsini gözaltına almış. Sn.PERiNÇEK bu Stalinizm’i onaylıyor mu? Hiç sanmam. Neden? SEVDÂLINIZ DEMOKRAT PARTiLiDiR de ondan, NETEKiM [bkz: “SHP liderini TUSiAD’la buluşturan adam Özal’ın sırtından para kazanıyor” (⅔ sütun üzerine) başlıklı Günün Portresi, Hürriyet gzt., Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A. Ş. adına Sahibi Erol Simavi, Genel Yayın Müdürü Seçkin Türesay, Yazı İşleri Müdürü Erol Türegün, Sorumlu Müdür Fikret Ercan, Yıl 38 Sayı 13650, 12 Nisan 1986 Cumartesi, Basıldığı Yer Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A. Ş., s.4].

  3. #3 by puma on 13/08/2020 - 14:25

    Bu arada …

    Kedigiller olarak (aslanlar, kaplanlar,..) Muharrem Ince’nin hareketini simdilik destekliyoruz, parti kurarsa oy verir miyiz bu tamamen ayri mesele, ama sabahki konusmasi cok ikna ediciydi, esasen
    partisi tarafindan ihanete ugramasi , yani secim gununu kastediyorum, sebebiyle adam kazandi demek zorunda kaldi, ne yapsaydi, partim bana ihanet etti, beni desteklemedi, cunku zihinlerinin arkasinda Abdullah Gul’u sectirmek vardi, ikinci tura kalmis bile olsam bunu ispatlayacak delilim yok, diyip partisini iyice yipratsa miydi. M.ince’ye degil ulkeye ihanet var chp icindeki atlantikci mafya tarafindan.

    • #4 by puma3 on 14/08/2020 - 01:23

      Bu arada M.Yanardag’in performansi 4+4 te bugun cok iyi degildi. M. Ince’yi kalibinin adami olmamakla sucladi.. Bence esas mesele bu degil. Esas mesele eksen, ve kimin adami oldugu, kendi kalitesi ikinci planda. Quantum saplantisi var mi yok mu beni cok ilgilendirmiyor, ama A.Gul’e partiyi hatta devleti teslim etme planina karsi cikmasi , sandiklara sahip cikilmamasina itiraz etmesi hepimizi cok ilgilendirir. M.Yanardag bu itirazlarla ilgili bir sey dedi mi, kacirmadiysan demedi… Unal Cevikoz Bekaroglu, S. Tanrikulu niye bu partideler , niye Taraf pacavrasi samimi bir gazete olarak goruluyor ve Ahmet Altan “hapisteki gazeteci” diye alkislatiliyor, niye reis Londra bankerlerinin pesinde diye suclanirken, kendisinin de Londra istihbaratinin adamlariyla bulustugu sorgulanmiyor…
      Niye M.incenin siyasetci olmayan adamlarla bir ekip kuracak olmasi, siyasetle ilgilenmeyen adamlardan bir ekip kuracagi seklinde yorumlanir. Bilgisi zekasi ve vicdani olan her vatandas birazcik zamani da varsa siyasetle ilgilenir, partili olmak sart degildir.
      M. Yanardag’in belki bir bildigi vardir… mesela bir kaset vardir, bu sebepten cumhurcular m.inceyi destekliyordur, ve secim zamani piyasaya sureceklerdir… Bu arada bu devirde akilli telefonu olan hemen herkesin “kaseti” de vardir, genc siyasetcilerin buna da dikkat etmesi gerekir, ulkenin gelecegi bir kac kasete kurban gitmemeli…cb adayi kim olsun derseniz, yakin zamana kadar imamoglu derdim, hem yeterince dogru bir adam, hem de kazanma potansiyeli yuksek. Su anda cok emin degilim, ama
      muhtemelen su asamada yine tercihim o olurdu. Ote yandan bircogumuz kilicdar’i da desteklemistik,
      “aday degilim” diye nazlandiginda, “lutfen…” demistik, sonrasi malum. O yuzden insanin gecmisini, karakterini, eksenini bilmek lazim, bir de kaseti var mi yok mu, varsa mahiyeti.. Derindevlet inceince planlar yapar, benim gibiler BLM duygusalligina kanmadi, ama belki guvendigimiz referanslar olmasa ona da kanabilirdik.. mesela E.kongar, Hillary denen cocuk kani icen (ehh.. onlarin kulturunde bu normal) birini Trump’tan bariz olarak iyi zannediyor hala.

  1. ÇİN’İN DOĞU AKDENİZ POLİTİKASI -/- ENERJİPOLİTİK MÜCADELE SERTLEŞİYOR | (Öykü-Şiir-Anı-Günce)-----Doğa+Yaşam+Sağlık+Politika

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: