Erdoğan’ın dış politikayı, iç politikada iktidarını güçlendirmek amacıyla “kullanması” maalesef Türkiye’yi toplamda sıkıntıya sokuyor.
İlki, iç politikada AB’nin gücünü kullanmak adına Annan Planı’nı destekleyip Güney Kıbrıs’a alan açmasıydı. Güney Kıbrıs bunu iyi kullandı ve önce 2004’te Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan etti, ardından da 2010’a kadar Mısır’la, Lübnan’la ve İsrail’le MEB sınırlandırma anlaşmaları yaptı.
Sonuncusu, yine Doğu Akdeniz düzleminde yaşandı. Erdoğan, Doğu Akdeniz’deki sıkışmışlığın nedenini Atatürk ve İnönü’ye bağladı!
Erdoğan’ın tarihi çarpıtması
Şöyle dedi Erdoğan: “Tek parti CHP’sinin dış politikada bıraktığı kötü mirasın ceremesini çekiyoruz. Misak-ı Milli sınırlarımıza sahip çıkılmamasıyla Adalar meselesinde ürkek davranılmasının ülkemize çok büyük maliyeti olmuştur” (20.8.2020).
Yani şunu demek istiyor Erdoğan: Bugün Doğu Akdeniz’deki yalnızlığın ve sıkışmışlığın sebebi İhvancı dış politikamız değil, Atatürk ve İnönü’nün Misak-ı Milli’ye sahip çıkmaması ve Adalar’ı almamasıdır!
17 Ağustos tarihli “AKP’nin tarihle mücadelesi” başlıklı yazımızda belirtmiştik: Cumhurbaşkanlığı Arşiv Daire Başkanı, elinin altındaki arşivden çıkardığı tek bir belgeyle tarihi eğip bükemez. O belgeyi okuyabilmek için tarih bilmek, dahası önündeki ve arkasındaki belgelerle birlikte değerlendirmek gerekir. Yetmez, Türkiye’ye Adalar’ı teklif eden Alman büyükelçinin, kendi dışişleri bakanlığıyla yazışmalarını da bilmek gerekir.
AKP’nin Adalar karnesi!
Ancak Erdoğan için de arşivcisi için de mesele başka; AKP’nin dış politika başarısızlığına tarihten bir bahane bulma…
18 yıl içinde kimi ada, adacık ve kayalıkların Yunanistan tarafından işgal edilmesine, Yunan yetkililerin bu adalara sanki kendi egemenliğindeymiş gibi resmî törenle çıkmasına, Lozan’a aykırı olarak kimi adaların silahlandırılmasına göz yummuş AKP iktidarı, Atatürk ve İnönü’yü Adalar meselesinde ürkek davranmakla suçlamaya kalkıyor!
Yanlış dış politikaları sonucunda Süleyman Şah türbesini Suriye’deki “vatan toprağından” kaçırmak zorunda kalanlar, Atatürk ve İnönü’yü “Misak-ı Milli sınırlarımıza sahip çıkmamakla” suçlamaya kalkıyor!
Kıbrıs’ı İngiltere’ye Abdülhamit verdi
Erdoğan, Atatürk ve İnönü dönemlerine işaret ederek, “Güneyimizdeki zengin enerji kaynaklarının da dışında bırakıldık” diyor!
Sanırsın, güneyimizdeki enerji kaynaklarının merkezinde olan Kıbrıs’ı, 1 Temmuz 1878’de İngiltere’ye Abdülhamit değil de, daha doğmamış olan Atatürk ve İnönü verdi!
Yere göğe sığdıramadıkları Abdülhamit neden Kıbrıs’ı İngiltere’ye verdi peki? Çünkü Osmanlı ordusu yenilmiş ve 18 Şubat 1878’de Rus ordusu İstanbul’un girişindeki Yeşilköy’e kadar gelmişti. Abdülhamit Kıbrıs’ı vererek Ruslara karşı İngiltere’nin desteğini aldı.
Oniki Ada’yı yazdık: 1911’de Trablus’u işgal eden İtalya, Mustafa Kemal ve Enver Beylerin yönettiği gerilla hareketi nedeniyle bölgeye egemen olmakta zorlanınca, Oniki Ada’yı işgal ederek ikinci bir cephe açmıştı. Birinci Dünya Savaşı’nda da, Lozan’da da, İkinci Dünya Savaşı’nın ilk bölümünde de Oniki Ada zaten İtalya’nın işgalindeydi. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından da galipler Yunanistan’a verdi.
Adalar Misak-ı Milli’den önce kaybedildi
Gelelim Misak-ı Milli sınırlarına sahip çıkılmaması suçlamasına…
Osmanlı Devleti Kıbrıs’ı 1878’de, Girit’i 1897’de, Oniki Ada’yı 1911’de, Ege Adalarını 1912’de kaybetti.
Mısak-ı Milli ise Osmanlı Mebusan Meclisi’nde 17 Şubat 1920’de kabul edildi ve 30 Ekim 1918’de elimizde olan toprakları kapsamaktaydı.
Yani Erdoğan’ın ileri sürdüğü gibi “bugünkü enerji kaynaklarının dışında kalmamızı sağlayan” tablo, Atatürk ve İnönü’nün Misak-ı Milli sınırlarına sahip çıkmaması şeklindeki gerçekdışı bu iddiasıyla ilgili değildir.
Tablodaki kayıplar Misak-ı Milli’den öncedir!
AKP’nin tarihle çarpışması
Bugünkü Türkiye’nin iki katı, yani 1,5 milyon kilometrekare toprak kaybeden Abdülhamit’i yere göğe sığdıramayanların, savaşarak bu toprakları kurtaran Mustafa Kemal liderliğindeki kurucu kadroya karşıtlığı, kuşkusuz ideolojik: Türk devrimine, saltanatın ve hilafetin kaldırılmasına, aydınlanmaya, laikliğe, ümmetin bir devrimle millet olmasına, cumhuriyetin hedeflediği yurttaş kimliğine karşılar…
Sıkıntıya düşerlerse genel merkezlerine Atatürk posteri asarak ona sığınırlar ama normal zamanda da Atatürk’e temelden karşı çıkarlar, onun yaptıklarını yıkarlar, ismini her köşeden silmeye çalışırlar.
Sonuç olarak tarihimizi silip yeni bir tarih yazmaya çalışmaktadırlar. Tarihe sarılmaya ve tarihimizdeki devrimci köklerle birleşmeye dünden çok daha fazla ihtiyacımız var.
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
22 Ağustos 2020
#1 by Dr. Murat Aygen on 23/08/2020 - 07:14
Kıbrıs’ı Atatürkçü Türkiye’ye Falkland adasını da Bolivarcı Arjantin’e bırakmayan Büyük Britanya, HongKong ve Formoza adalarını Komünist Çin’e ha verdi ha veriyor. Kezâ, Çarlık Rusya’sından kalan bütün petrol kuyularını da LENiN’e.. Ada ve petrol kuyusu istiyorsan, sen de Marksist ol. Hatta MAOiST.
#2 by puma on 23/08/2020 - 12:02
Misaki Milli zaten imkansiza yakin bir projeydi, buna ragmen Ataturk bunu buyuk olcude basardi. Ingilizler en buyuk yenilgilerinin sebebinin Ataturk oldugunu bir cok sekilde soylemislerdir. Misaki Millinin tamamlanamamasinin sebebi yine dincilerdir: Seyh Sait isyani. En buyuk dusmanlari Ataturk, ikinci buyuk dusman George Washington (niye Gandi degil mesela..?), ucunusu de (Gandi degilse) Trump ve Putin olabilir !. Ingilizler derken kastettigimiz derin devlettir, belki de bunun basindakiler Hazar turkleridir. Cunku yahudi gorunumlu satanist Hazar turkleri derin devletin buyuk bir kismini olusturur.. Hazar turkleri “ne mutlu turkum” demezler, hatta bu anlamdaki turklugu tamamen yok etmek isterler.
Ataturk’e iftira atanlar, kendileri savas yokken adalarimizin isgal edilmesini saglamislardir. Kimbilir savas olsa, ya da iktidar elden giecek olsa neler yapmazlar.. Karadenizde biraz gaz bulmusuz, mujde bunun nerseinde, ama o gazi simdiden satarlarsa biraz nakit bulabilirler, belki de bunu yaptilar. Akp gidince yabancilar bilmedigimiz bir cok imzanin karsiligini isteyecekler, biz de vermiyoruz bunlari, o sizin adaminiz olarak bizim mallarimizi caldi diyecegiz. Ayrica belki Dperincek te o zaman yine keskin bir manevra yapip, 16 nisan, hatta 2002 secimleri gayrimesruydu, butun imzalar yok hukmundedir diyecektir.
#3 by Dr. Murat Aygen on 24/08/2020 - 01:38
“(…) kılıf arıyor”. Arar! Eeee, ne demiş Mahatma Gandhi? «Freedom is not worth having if it does not include the freedom to make mistakes» (iSTİKLÂL, eğer yanlış yapma serbestîsini de ihtivâ etmiyorsa, TAM değildir) demiş. Kralın yakasına yapışırken düşünecektin onu muhterem. O kralın yerinde Sn. ERDOĞAN olsa, sana, “artislik yapma, ananı da al git hindistana” derdi.